İZMİR - Partisinin İzmir il başkanlığında düzenlediği basın toplantısında BM’nin Mavi Marmara Raporu’nu ve imzalanan Füze Kalkanı Projesini değerlendiren Kılıç, Mavi Marmara katliamının ardından İsrail'e yaptırımlardan kaçınarak işi BM'ye havale eden hükümetin umduğunu bulamadığını ifade etti.
Hükümetin BM'den medet umarak 15 ay beklemesinin ve BM'nin İsrail aleyhine karar verebileceğine inanmasının büyük bir hata olduğunu savunan SP’li Kılıç, Türkiye’nin başından beri her adımda aktif olma zorunluluğu bulunduğunun altını çizdi. ABD ve İsrail Lobisinin yoğun baskısı altında olan BM’nin, bugüne kadar İsrail aleyhine yaptırım içeren hiçbir karara imza atmadığını hatırlatan Şerafettin Kılıç, “Bu nedenle Türkiye'nin Mavi Marmara baskını yapılır yapılmaz İsrail'e doğrudan ağır yaptırımlarla karşılık vermesi ve İsrail’in uluslararası savaş suçları mahkemesinde yargılanabilmesi için hukuki girişimler başlatması gerekiyordu. İsrail'in ihracat yaptığı ülkeler arasında Türkiye en üst sıralarda yerini almaktadır. Tam gaz ticaretin devam ettiği bir ülkeye olan yaptırımlar kadük kalmaz mı? İsrail’e yönelik açıklanan yaptırımları olumlu bulmakla birlikte Mavi Marmara cinayetlerine karşı uygulamaya konulan bu yaptırımları geç kalmış buluyoruz, yetersiz buluyoruz, az buluyoruz. Dokuz masum canın bedeli için bunlar yeterli olamaz.” dedi.
Net cevaplar bekliyoruz
Taşıdığı tehlike ve dezavantajları kamuoyunda geçen yıl tartışılan ‘Füze Kalkanı Projesi’nin Meclis tatildeyken acele bir şekilde imzalandığını belirten Genel Başkan Yardımcısı Kılıç, “Bugüne kadar Müslüman ülkelere yararı dokunmayan, yararı bırakın pek çok zararı dokunan NATO'nun, bir dizi tehlikeler içeren bu isteğine boyun eğilmesini doğru bulmuyoruz. Daha henüz BM'nin Mavi Marmara Raporu'nda İsrail’e arka çıkan, Türkiye’yi ve masum canları hiçe sayan tavrı yeni iken, bir de NATO’nun bu projesine evet denilmesi ne itibarımız, ne güvenliğimiz, ne de şahsiyetli dış politika açılarından uygun olmamıştır. İslam'a ve Müslümanlara karşı saldırı paktı olan NATO'nun bu sisteminin İsrail'in güvenliği için kurulacağını herkes biliyor. Terör devleti İsrail'in çıkarları için Anadolu topraklarının kullanılmasını kabul etmemiz mümkün değildir. İsrail korunacak diye, kendisini daha güvende hissedecek diye niçin biz zarar görmeyi göze alıyoruz? Bu ne gaflet? Bir taraftan İsrail ile askeri anlaşmalar askıya alınırken diğer taraftan İsrail'in güvenliği için yapıldığı açık olan füze kalkanı projesinin imzalanması ne yaman bir çelişkidir?” şeklinde konuştu. Hükümet yetkililerinin bugüne kadar tatmin edici bir bilgi vermediğini öne süren Kılıç, ‘Türkiye’nin hangi şartları kabul edildi? Türkiye projeyi kabul ederken muhtemel bütün zararları iyi tespit edip gerekli önlemleri anlaşmaya koydu mu? Füze kalkanı neden İran ile İsrail'in arasındaki coğrafi bölgeye kurulacak? Komuta kimde olacak? Savunma füzelerine ateşleme emrini kim verecek? İmha edilen füzelerdeki kimyasal ve biyolojik silahların serpilme yeri, hangi topraklar olacak?’ sorularına iktidarın net cevaplar vermesini istedi.