İZMİR - Kanun hükmünde kararname ile bir gecede unvanlarının 'müfettiş'likten 'denetmen'liğe indirildiğini ifade eden milli eğitim müfettişleri, haklarını aramak için meydana indi. Türkiye Eğitim Müfettişleri Sendikası (TEM- SEN) İzmir Temsilciliği ve Eğitim- Sen İzmir Şubeleri, Konak Meydanı'nda bulunan İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde toplanarak yeni düzenlemeyi protesto etti. 652 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'yle eğitim müfettişliği unvanının kaldırılarak il eğitim denetmenliğinin getirildiğini söyleyen TEM- SEN İzmir Şube Başkanı Mehmet Ece, bakanlık müfettişlerinin denetçi, eğitim müfettişlerinin de denetmen olarak adlandırılacağını söyledi. Ece, "Eğitim müfettişlerinin iş yükü olabildiğince arttırılmış, buna karşın özlük ve ekonomik haklarında kısıtlama yapılmıştır" dedi.
Ece, yeni getirilen sistemin, eğitim konusunda büyük zaafiyetlere yol açacağını, denetleme konusunda aksaklıkların meydana geleceğini dile getirdi. Ece, "Denetmenlikle müfettişlik farklı şeylerdir. Denetmenler kontrol görevi yerine getirir, müfettişler ise teftiş, inceleme gerektiğinde sorgulama ve araştırma görevleri yaparlar. Bu nedenle eğitim müfettişi unvanımımızın geri verilmesini istiyoruz. Bu amaçla 2 Aralık 2011 Cuma günü görev yerlerimize gitmeyip, 9 Aralık 2011 Cuma günü de Ankara'da Milli Eğitim Bakanlığı önünde toplanacağız" diye konuştu.
EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET
Öte yandan 666 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin kamudaki ücret dengesizliğini ortadan kaldırmayacağını ileri süren Türkiye Kamu Sen İzmir Şubesi üyeleri de Konak Meydanı'nda basın açıklaması yaptı. İzmir Şube Başkanı Merih Eyyüp Demir, son iki haftada yaklaşık 7 bin imzayı Milli Eğitim Bakanlığı ve Başbakanlığa gönderdiklerini dile getirdi. Demir, "Kamuda ücret adaletini sağlamak için hazırlandığı iddia edilen kanun hükmünde kararneme başta öğretmen, öğretim görevlileri, sağlık personeli, askerler ve din hizmetleri sınıfında çalışanlar, fazla mesai, ikramiye ve tazminat ödemesi olanlar ve KİT'lerde çalışan personel olmak üzere, kamuda çalışanlar açısından yeni adaletsizlikler ve mağduriyetler doğurmuştur. Adalet, devletin temeli olarak ancak varlığı da yokluğu da paylaşmakla tecelli edecektir. Bir kesimin ihya edilip bir başka kesimin ihmal edildiği bir sistemin adalet getirmesi mümkün değildir. Bir kesime kepçeyle verilirken, bir kesimin rızklarının kesilmesi asla adaletle bağdaşmaz. Bunun için de yapılacak düzenlemelerin muhataplarından kaçırılmadan, yasama, denetleme ve yargı sistemi işletilerek, ortak çalışmalar yapılarak hayata geçirilmesi gerekmektedir" dedi. (DHA)