HABERLER>ULUSAL MEDYA
29 Temmuz 2011 Cuma - 15:03

İstanbul medyasında deprem

Türkiye medyası güne ayrılık haberleriyle uyandı. Can Dündar, Ferai Tınç ve Fehmi Koru görevlerinden ayrıldıklarını açıkladılar

İstanbul medyasında deprem

İSTANBUL -  Bugün medya güne ayrılık haberleriyle merhaba dedi. NTV’de ana haber bültenini sunan Can Dündar NTV’den ayrılırken, 28 yıllık çalışanı ve köşe yazarı Ferai Tınç ve Zaman Gazetesi’nin ağır toplarından Fehmi Koru çalıştıkları kurumlarından ayırldıklarını açıkladılar.

Dündar: NTV bizi değil kendini bitirmiştir
NTV'den bir ayrılık haberi daha geldi. Can Dündar da sorunlar yaşadığı NTV ile yollarını ayırdı.Banu Güven'in ardından NTV bir ünlü programcısını daha kaybetti. Bugün de Can Dündar NTV ile ilişkisini bitirdiğini duyurdu.
 
Kendisine ait resmi web sitesinden açıklama yapan Can Dündar, ayrılığın gerekçesini "ANA HABERİN" kendisinden alınması olarak gösterdi.
 
Can Dündar, "Böylece benim grupla 2006'dan beri (sırasıyla "Neden", "Canlı Gaste" ve "Canlı Ana Haber"le) sürdürmekte olduğum habercilik ilişkisi son bulmuş oldu" diyerek, NTV ile yollarının kesin olarak ayrıldığını belirtti.
 
ANA HABERİ VERMEKTEN VAZGEÇTİLER
İşte Can Dündar'ın anlattıkları:
 
Geçen ay sonu yazdığım Günce'de NTV'de yaşananlara biraz değinmiştim. "Bundan sonra ne olur bilemiyorum" diye yazmıştım. Ancak seçim öncesi Canlı Ana Haber'e –vaktinden önce- veda ederken, olabilecekleri tahmin ederek seyirciye veda etmiştim.
 
Çünkü kanal yönetimi, haberciliğe başka bir çizgide devam etme iradesini daha o zamandan belli etmişti. Bana da kurulacak yeni kanalın (TVEN) ana haberini yapacağım söylenmişti.
 
Bu hafta, "ana haberden vazgeçtiklerini" bildirdiler. Böylece benim grupla 2006'dan beri (sırasıyla "Neden", "Canlı Gaste" ve "Canlı Ana Haber"le) sürdürmekte olduğum habercilik ilişkisi son bulmuş oldu.
 
GEYİĞİNİ YAPIYORDUK, MİRGÜN'ÜN KEHANETİ GERÇEKLEŞTİ
Sezonu kapatırken Mirgün'le (Cabas) geyiğini yapıyorduk. O, "Mirgün Cabas'la Her şey" programını, her gece "Her Şey'in sonuna geldik" diyerek kapatıyordu. Sonunda programlarımız (sırasıyla Çiğdem'in, Mirgün'ün, Nuray'ın, Banu'nun, Ruşen'in, benim) peşpeşe yayından kalkınca, Mirgün'ün kehanetinin gerçekleştiği ve en azından bizler için, "her şeyin sonuna gelindiği" anlaşıldı.
 
* * *
 
Üzgün müyüm?
 
Doğrusu evet... Çünkü NTV, birçok çalışanı ve izleyicisi gibi beni de kendisine bağlamış bir kanaldı. Yıllar içinde ilmek ilmek inşa edilmiş bir itibarı, ağırlığı, güvenilirliği vardı. İçerde de (sıkıntılar yaşansa da) medyada artık görmeye alışkın olmadığımız, uyumlu bir hava hüküm sürüyordu.
 
Bana zor zamanımda kapılarını açtılar. Her daim el üstünde tuttular. Dış baskılara karşı kolladılar ve meslek hayatımın en huzurlu dönemlerinden birini yaşamamı sağladılar. Onlara yöneticisinden muhabirine, editöründen çaycısına kadar teşekkür borçluyum (ve bunu bizzat yapmak kısmet olmadığı için buradan yapabiliyorum.)
 
BASKIDAN YILDILAR, NTV BİZLERDEN DEĞİL, KENDİNDEN VAZGEÇTİ
Kenarda el ovuşturan bazı meslektaşlarımızın iddia ettiği gibi kötü bir iş mi yaptık? Kişisel beceriksizliklerimiz yüzünden mi dışlandık?
 
Sanmıyorum.
 
Gelen tepkiler, verilen ödüller, alınan ratingler gösteriyor ki, kanalla yolları ayrılanlar, bu ekranın ilgiyle izlenen yüzleriydi. O yüzden kanalın yeni çizgi arayışının ardında, bizlerin mesleki zaaflarından duyulan bıkkınlık değil, genel basıncın yarattığı yılgınlık yatıyor diye düşünüyorum.
 
Dolayısıyla “NTV bizlerden değil, kendinden vazgeçti” diyebiliyorum.
 
TASFİYE OLACAĞI SÖYLENİYORDU
Aslında uzunca bir süredir medyada geniş bir tasfiye yaşanacağı, “yeni dönem”de bazı gruplara, kanallara, gazetelere, kadrolara, isimlere yer olmayacağı yazılıyor, söyleniyordu. Birçok medya organı da bu tasfiyeyi zamana yayarak yaşamış, yeni döneme sessizce uyum sağlamıştı. Ama NTV öyle prestijliydi ki, en çok tartışılanı o oldu.
 
Şair’in dizelerini uyarlayarak söylersek, “Bütün kanallar aynı hızla değişiyordu; birinciliği NTV’ye verdiler”.
 
İKİ İŞYERİMDE OLANLAR TESADÜF MÜ?
Bu kararı verenleri suçlamak en kolayı olur. Aydın Doğan’a yaşatılanları gördükten sonra kimseden kahramanlık bekleyemeyiz. Bize düşen, patronlardan kahramanlık beklemek değil, patronların kahramanlık göstermesini gerektirmeyecek bir medya düzeni için mücadele etmektir.
 
Kaygım kişisel değil:
 
Sadece bir bülteni, işi, kanalı değil, bir mesleği kaybetme noktasında olduğumuzu görüyorum. Son dönem her sorana –ille tahtalara vurarak- NTV’de ve Milliyet’te çok huzurlu çalıştığımı söylüyordum. Nasıl bir rastlantıysa ikisi aynı hafta türbülansa girdi. Her yerin birden karışması tesadüf mü?
 
* * *

Lakin “Olmasaydı sonumuz böyle” şarkısını söyleyerek oturmanın alemi yok. Bir yerde olmazsa başka bir yerde, şimdi değilse ilerde, habercilik tıkanırsa köşelerde, orası da kapanırsa kitapta, senaryoda, filmde, dizide, nette, derste, bildiğimizi, inandığımızı söylemeyi sürdüreceğiz.
 
Başta söylediğim şakaydı yani: Henüz “her şeyin sonuna gelmedik.”

Hürriyet’te sürpriz ayrılık Ferai Tınç yolları ayırdı
Hürriyet Gazetesi Dış Haberlerde 28 yıldır çalışan ve aynı zamanda köşe yazarlığı yapan Ferai Tınç "ustalık bana göre değil" deyip gazetesi ile yollarını ayırdı. Sürpriz ayrılığın perde arasında ne var tam olarak belli değil. Bugünkü veda yazısında ayrılığın "başka bir gazeteye geçmek için" olmadığının altını çiziyor... Ama Hürriyet ile neden yollarını ayırdığını ya da ayırmak zorunda kaldığını belirtmiyor.
 
Bir yandan "karar tamamen bana ait" derken öte yandan "hevesim kaçtı", "ustalık bana göre değil" diyerek başka imalarda bulunuyor.
 
İşte günün en ilginç veda yazısından bölümler:
Bana müsaade
 
Noktayı koyuyorum. Yazılarıma son veriyor ve mesleğe başladığım Hürriyet Gazetesi ile 28 yıllık beraberliği noktalıyorum.
Karar tamamen bana ait.
Evet 28 yıllık beraberliği noktalıyorum.
Karar ani olmadı ve başka herhangi bir yere de gitmiyorum.
Hevesim kaçtı. Bir yıldan beri üzerinde düşündüğüm, hazırlık yaptığım ve olgunlaştırdığım bir karar.
 
BU ORTAMDA OLAĞAN SONUÇ
Yaptıkları haberler yüzünden ya da düşüncelerini yazdıkları için cezaevinde tutuklu bulunan sosyalist, Kürt, Milliyetçi, İslamcı basından gazetecilerin sayılarının azalacak yerde gittikçe arttığı bir ortamda, basın özgürlüğüne yönelik müdahalelerin birçok gazeteci tarafından bile "olağan" karşılandığı bir iklimde, tek işleri gazetecilik olanların heveslerinin kaçması olağan bir sonuç değil midir?
 
USTALIK BANA GÖRE DEĞİL
Tabii ki basın özgürlüğü için çalışmaya devam edeceğim. Eşitlikler temelinde özgürlük ve demokrasi yolundaki yolculuğum sürecek Ama bana müsaade sevgili okuyucularım, arkadaşlarım. Ustalık bana göre değil. Her şeyin tekrarlandığını sanarak yaşamak yerine, acemisi olduğum şeylerin heyecanını yaşayacağım bir çıraklık dönemine yelken açıyorum, izninizle, ayrılıyorum.

Koru’dan Zaman'a veda yazısındaki tuhaflık
Fehmi Koru'nun Zaman'dan ayrılığı gerçekleşti. Star Gazetesine geçmek için Zaman'dan istifa eden Koru bugün okurlarının karşısına veda mesajıyla çıktı.
Elbette vedasında ayrılığın gerekçelerini yazmıyor.
Alışkın olduğumuz, rutin veda yazılarından biri...
Sadece bir nokta farklı...
 
TUHAFLIK
Adaptır, nezakettir ya da alışkanlıktır...
Adına ne derseniz artık!
Veda yazılarında yöneticilere ismen teşekkür olur genelde. Bir köşe yazarıysa veda eden, en azından Genel Yayın Yönetmeni'ni ismen anıp teşekkür eder.
Haaa derseniz! Şart mıdır!
Elbette değil...
Ama doğrusu ya Fehmi Koru'nun bu veda yazısında insanın gözü Ekrem Dumanlı'nın ismini arıyor. Ne de olsa işsiz kalan Koru'ya yazmayı en çok istediği dönemde Zaman'ın kapılarını açan oydu... O yüzden Fehmi Koru'nun Zaman'a veda yazısında Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı'nın adını hiç anmamasını tuhaf bulduk.
 
ZAMAN GÜVENİLİR LİMANIMDI
Zaman Gazetesi'ndeki mazisini hatırlatarak başladığı veda yazısında özetle şunları yazıyor: "Ayrı kaldığım uzun yıllarda bile, Zaman'a, ihtiyaç duyulduğunda sığınılacak güvenilir bir liman olarak baktım hep. Yazılarımla katkıda bulunduğum son altı ay bu teşhisimde yanılmadığımı bana fazlasıyla gösterdi. Önceki gazetemden hiç hesaplamadığım bir anda apansız ayrılmak durumunda kaldığımda, "Gel" davetini ilk Zaman'dan aldım.
 
ŞÜKRAN BORÇLUYUM
İçinde yaşayanlar, yıldızların parladığı veya söndüğü tarihî anlara tanıklık ettiklerini fark edemeyebilirler. Türkiye'nin son altı ayı, yaşananlar kadar yaşatılmayanlar bakımından da, tarihimizin en kritik dönemlerinden biriydi.
(...) O dönemde ben de elimden geleni yapmalıydım; uzakta duramaz, düşüncelerimi sadece kendime saklayamazdım. Zaman yönetimi bu imkânı sağladı işte ve görüşlerimi ülkenin en duyarlı, en bilinçli, en sağduyulu okurlarıyla doğrudan paylaşmanın keyfini bana yaşattı. Söylenenin büyüyerek çok geniş kitlelere mal edilebildiği nadir platformlardan biri Zaman ve o önemli platformda bana da sesini duyurma fırsatı tanıyanlara şükran borçluyum.
 
BEN AYRILIYORUM DİYE ZAAFA UĞRAMAYACAK
Evet, doğru anladınız, altı ay önce yazarları arasına katıldığım Zaman'dan ayrılmanın vakti geldi benim için... Yazarları arasına katılmadan önce de olağanüstü değerli bir kadrosu vardı Zaman'ın. Ben ayrılıyorum diye en ufak bir zaafa uğramayacak bir kadro... Her geçen gün sayıları artan okurlarıyla buluşmaya can atan, okurların da yazdıklarını okumak için büyük heyecan duyduğu yazarlar...
 
AYNI HAVAYI SOLUDUĞUMU HİSSETTİRECEK KADAR YAKINDAYIM
Türkiye'nin çok kritik bir döneminde sığınağım ve sesimi duyurma platformum olan Zaman'dan ayrıldığım için elbette üzgünüm. Ayrılığım, 'Zaman' denildiğinde hemen akla gelen değerli insanlarla, yazar ve yönetim kadrosuyla, okur kitlesiyle yolumun ayrılması anlamına gelmiyor. Gözüm ve kulağım her daim onlarla birlikte olacak; aynı havayı soluduğumu hissettirecek bir uzaklıkta olacağımı sizlerin de bilmenizi istiyorum.
 
Kişisel tarihimin en önemli ve verimli dönemini geçirdiğim 'Zaman' gazetesi iyi ellerde büyümeye devam edecek, sizlerle birlikte; ben de hemen yanı başınızdayım. (GAZETECILER.COM)

 
 
Kılıçdaroğlu’ndan adaya saldırı sonrası ilk açıklama
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Cengiz Nuri 30 Temmuz 2011 Cumartesi 09:48

Askerden gelen haberlerle ve Yaldızlı kulelerde ahkam keserek halktan kopuk gazetecilerin dönemlerinin bittiğinin göstergesi.

Yorumu oyla      12      7  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
‘Sizin avlunuz kaç adım?’
Türkiye Gazeteciler Cemiyet’nin 2011 Basın Özgürlüğü Ödülü’ne hak kazanan ...
Bu gazete bildiğiniz gazetelerden farklı!
Tutuklu Gazete, 39 tutuklu ve hükümlü gazeteci kadrosu ve 1 konuk yazarıyla, ...
Ece Temelkuran’a “kansız” tweetler
Habertürk gazetesi yazarı Ece Temelkuran anneannesi için Twitter’da kan ...
 
NTV'den 'zorunlu' Banu Güven açıklaması
Banu Güven'in NTV'den ayrılmasıyla ayyuka çıkan dedikodular NTV yönetimini ...
İnterpress takibine 'sosyal medya'yı da ekledi
Türkiye’nin ilk medya takip şirketi olan Interpress, müşterilerine sunduğu ...
‘AK Parti, İzmir’i almak üzere’
Çeşme ve Alaçatı belediyelerini Kılıçdaroğlu'na şikayet eden Semercioğlu ...
 
'Baba bunu bize nasıl yaparsın!'
Şike Operasyonu'nu yapan Organize Şube'nin müdürü Fenerbahçeli. İçi kan ...
‘Kanserin beni yeneceğine inanmadım’
Geçen cuma ameliyat olan Mehmet Ali Birand canlı yayında sağlık durumuyla ilgili bilgi verdi.
Canlı yayında veda etti
Mehmet Ali Birand dün akşam programının sonunda söyledikleri ile izleyenleri ...
 
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (9) 'Bizim radyo tiyatrolarımız vardı'
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bektaşi Devleti tartışmaları!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
‘Erkekler bastığım kaldırımı öperdi!’
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
İzmirli kız ve Onur E. Yıldız meselesi
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Parti tabanı Özel’den kopuyor mu?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
CHP ne yapmalı?
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Neden toprak reformu yapılmalı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Eril toplumda kıyamet alametleri...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmir’e kruvaziyer niye gelsin?
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İzmir’in sokakları hem kız hem deniz kokar… 
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva