Konuyu sürekli olarak Meclis’e taşıyan, bu konuda pek çok önerge veren ve çalışmalar yürüten CHP’li Güven şu açıklamayı yaptı. “T. Erdoğan’ın ‘Kimsenin özel hayatına karışmıyoruz’ derken, kaç çocuk doğurulacağına, bebeklerin sezaryen ile mi yoksa normal doğum ile mi olacağını hatta kürtajı da yasaklayacağını belirttiği görülmüştür. Bu nedenle,sivil toplum kuruluşlarının, hekimlerin ve kadınların gösterdikleri tepkiler sonucunda ‘kürtaj yasası’ çıkmamış, ancak ‘yasak’mış gibi bir algı yaratılarak hekimler ve hastalar zor durumda bırakılmışlardır. Yine bir çok hastanede de kürtaj kayıt bölümünün Medula sisteminden silinmesi sonucunda kürtajla ilgili tüm tetkik ve hizmetlerin durdurulduğu saptanmıştır. Hatta Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne bağlı Konak Kadın Doğum Ünitesi’nde müdahalelerin durdurulması ile konu İzmir gündeminde de yer almıştı. Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği’de online kayıt sisteminde kürtaj için kullanılan ‘tıbbi tahliye’ kodunun hiçbir yasal dayanak olmaksızın kaldırılmasının sakıncalarını açıklayarak tepkilerini göstermişlerdi. Çünkü kürtajın yasaklanması kadınların, istenmeyen gebeliklerinin sonlandırılması ya da tıbbi gereklilik nedeniyle yapılmasının zorunlu olduğu durumlarda, çoğu kez ölümle sonuçlanacak olan çocuk düşürmelerine veya düşürtmelerine yol açacağı çok açıktı. Bu hassas konuda gösterilen tüm tepkiler sonucunda, yayınlanan tebliğe göre 10 haftadan küçük gebeliklerde isteğe bağlı kürtaj ödeme kapsamına alındı. Böylece Sağlık Bakanlığı geri adım atmış, böylece SUT’ta yeni düzenleme yapılması sağlanmıştır. Umuyoruz ki gerçekten Bakanlık, konunun önemini kavramıştır. Ödeme kapsamına alarak düzeltilen, anne ve bebek sağlığı gibi önemli bir konu seçim malzemesi olarak kullanılarak, seçimlerden sonra tekrar eski düzene dönüştürülmez.”