Cumhurbaşkanlığı görevini hakkıyla yapmak dışında bir düşüncesi olmadığını da vurgulayan Gül, görev süresi sona erdikten sonra siyasetle ilgili herhangi bir hesabı ya da beklentisi olmadığını açıkladı.Gül, Kanal 24'te katıldığı canlı yayında, gazetecilerin görev süresi ve sonrasına ilişkin görüşlerinin ne olduğuna ilişkin sorularını yanıtladı.
Görev süresiyle ilgili öngörülebilirliğin çok önemli olduğunu, bunu birkaç yıl önce de söylediğini ifade eden Gül, görev süresinin 5 yıl mı, 7 yıl mı olduğuna ilişkin tartışmaların hiçbirine girmediğini belirtti ve “Cumhurbaşkanı olarak görev süremle ilgili bir şey söylemem” dedi.
Gül, şöyle devam etti:“Yapılan tartışmalar bazen o noktaya geliyor ki, beni siyasetin bir parçası gibi görüp konuşanlar çok oluyor. Halbuki ben cumhurbaşkanı olduktan sonra siyasetin içinden gelmiş, Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı yapmış, parti kurucusu olmuş bir kişi olmama rağmen cumhurbaşkanlığını, siyasetin dışında tutmak için olağanüstü bir çaba gösterdim. Bunu kamuoyu ve sizler takdir edeceksiniz. Ben bunu gösterirken, herkesin de bu dikkati göstermesini isterim makam açısından. Bu konuyla ilgili karar neyse bunun da bir an önce netleşmesini çok arzu ederim çünkü yakışık almayan bir durum ortaya çıkıyor.
"SİYASETİ YAPTIM VE GELDİM"
Benim prensibim şu oldu; hangi görevi yapıyorsam, o görevi hakkıyla yapmak... Onun dışında hiçbir şey düşünmedim. Bugün de cumhurbaşkanı olarak, cumhurbaşkanlığı gibi çok sorumlu ve onurlu bir görevi hakkıyla yapmanın dışında bir şey düşünmedim, düşünmüyorum da. Daha da açık söyleyeyim, siyasetle ilgili herhangi bir hesabım da yok. Bunun da bilinmesini isterim.”
Cumhurbaşkanlığından sonra kariyerinin nasıl devam edeceğinin merak edildiğinin sorulması üzerine Gül, hayatta emekliliğe inanmadığını söyledi. İnsanın ne iş yaptığının ayrı konu olduğunu dile getiren Gül, “Tekrar söylüyorum, siyasi bir beklenti ve hesap içinde değilim. Zihnimi meşgul eden böyle bir konu söz konusu değil” dedi.
Gül, “5 yıl olsa devam etmek ister misiniz, 7 yıl olsa yeterlilik görür müsünüz?” sorusunu, “Buna birazcık girmeye başlarsam arkası çok gelir” diye yanıtladı.
Siyasette her kademede bulunduğunu ve cumhurbaşkanı konumuna geldiğini vurgulayan Gül, “Benim bundan sonra yapacağım şeyler gayet belli. Siyaseti yaptım ve geldim” dedi.
Milletvekillerinin emekli maaşlarına yapılan zammı ve düzenlemeye ilişkin tepkileri nasıl değerlendirdiği sorulan Gül, TBMM'den kanunlar çıkınca Cumhurbaşkanlığına geldiğini ve kendilerinin de yayınladığını, yani onayladığını söyledi. Kanunun çok tartışıldığını belirten Gül, yasanın sadece milletvekilleriyle ilgili olmadığına, genel bir kanun olduğuna dikkati çekti. Gül, yasanın Cumhurbaşkanlığına yeni geldiğini ifade ederek, Cumhurbaşkanlığındaki hukukçuların yasaları incelediğini, değerlendirdiğini ve kendisinin de ona göre karar verdiğini kaydetti. Gül, “Bu konuyla ilgili belki Meclis Başkanı, Maliye Bakanı'ndan o maddelerle ilgili bilgi alabiliriz. Ama bize yeni geldi” dedi.
Gül, sosyal paylaşım sitesi twitter'ı siyasi ya da devlet işleriyle ilgili konularda değil, daha çok insani, sosyal konularda kullandığını söyledi. Sosyal medyayı, milyonlarca insanın kendisine ulaşması açısından önemsediğini ifade eden Gül, sosyal paylaşım sitesindeki mesajları kendisinin yazdığını belirtti.
"BAZEN BÜYÜK ÜLKELERİN TARİHİNDE KÜÇÜK HAREKETLER OLUYOR"
Fransa parlamentosunda kabul edilen Ermeni teklifini ve Türkiye-Fransa ilişkilerine etkisini değerlendiren Gül, iki ülkenin köklü ve kadim ilişkilere sahip olduğunu söyledi. İki ülkenin karşılıklı çıkarları olduğunu dile getiren Gül, “Bu konu iki ülkenin milli menfaatleriyle ilgili bir konu değil” dedi.
Konunun Fransa'da iç politika malzemesi olarak kullanıldığına işaret eden Gül, “Fransa gibi büyük ülke... Bazen büyük ülkelerin tarihinde böyle küçük hareketler de oluyor. Çok acı gerçekten” diye konuştu.Türkiye'de bir dönem devletin resmi görüşünün dışında söz söylemenin, yazı yazmanın ya da tersi görüşleri içeren kitaplar basmanın yasak olduğunu anımsatan Gül, Türkiye'nin bu tip yasaklardan kurtulduğunu kaydetti. Gül, “Duruma bakın ki Fransa gibi özgürlüklerin yurdu diye tanıtılan ülkede, devletin resmi görüşünün dışındaki görüş cezalandırılıyor. Akıl almaz bir şey ve bütün bunlar çok küçük hesaplar için yapılıyor” ifadelerini kullandı.
Yasanın Fransa'nın demokrasisini gölgelediğinin altını çizen Gül, yasaya karşı “asıl Fransız entelektüelleri, aydınları ve yazarlarının feryat etmesi gerektiğini” ifade etti.Cumhurbaşkanı Gül, parlamenterler asamblelerinde milletvekillerinin bunu konuşacağını, Türk aydınların, yazarların, sivil toplum örgütlerinin de Fransa'nın demokrasi anlayışına karşı şüphesiz çalışma yapacağını söyledi.
Yanlışlığın devam etmemesini umduğunu kaydeden Gül, yasa sürecinin Senato'ya varmadan durdurulmasını temenni etti.Gül, Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy'nin telefonuna çıkmadığının anımsatılarak, “Mesela bir devlet ve hükümet başkanları zirvesinde Sarkozy yanınıza geliyor, tepkiniz, yaklaşımınız nasıl olur” sorusunu, “Beni görmezlikten geldi, ben de onu görmem” diye yanıtladı.
Ermeni iddialarının 100. yılı olan 2015'e az zaman kaldığını anlatan Gül, bu konuda geçmişte bir ihmalin söz konusu olduğunu belirtti. Dünya kamuoyunun Ermeniler tarafından adeta ikna edilir hale getirildiğini ifade eden Gül, şöyle konuştu:“Eski yıllardaki ihmalimizin faturasını bugün görüyoruz. Bazıları bir şeye inanınca onu değiştirmek kolay olmuyor. Öz eleştirimizi yapmak gerekir. Bunun çeşitli sebepleri olabilir. Cumhuriyetin ilk yıllarında yeni nesillere düşmanlık aşılamamak, düşmanca yetiştirmemek için yeni nesillere anlatılmadı. Halbuki tarihimize baktığımızda Balkanlar'da çektiklerimiz.... 500-600 sene Türk şehri olarak tarihe geçmiş kaç tane Avrupa başkenti, şehri var.
400-500 yılda oralarda ne eserler vardı. Peki oradaki Müslüman Türk nüfus ne oldu? Bütün bunlar o savaşlarda ya yerlerinde, ya yollarda yok oldular. Türkiye'ye ulaşanlar ancak ulaşabildi. milyonlarca insanı biz kaybettik. Şimdi şüphesiz ki devletin resmi çalışmaları değil, üniversitelerin, tarihçilerin, sanatçıların, herkesin bu konu üzerinde çalışması gerekir ve inandırıcı eserler ortaya koymalı.
Bu topraklarda çok acılar çekildi. Acılar herkesin acıları. Acıların olmasını kimse istemez ama bu topraklarda en büyük acıyı çekenler de Müslümanlar oldu, Türkler oldu. Dolayısıyla acıları tekrar ortaya koyup düşmanlık yaratmak yerine, nasıl dostluklar, yeni işbirlikleri kurulabilir, ilişkiler nasıl canlanır buna bakmak gerekir.”
Ermenistan ile ilişkilerde açılım başlatıldığı anımsatıldıktan sonra, “Nerede hata yapıldı?” sorusu yöneltilen Gül, Fransa Senatosu'ndaki oylamayla ilgili Türkiye'nin kesinlikle bir hatası olmadığını vurguladı. “Hatayı, affedilmez hatayı yapan Fransa tarafıdır ve Fransız Cumhurbaşkanıdır” diyen Gül, Fransız Meclisi'nde daha önce oy birliğiyle konunun tarihçilere bırakılması gerektiğine ilişkin karar alındığını anımsattı.
Türkiye'nin 3 yıl önce Ermenistan'ı da içine alan Kafkas açılımının kapsamı ve Türkiye'nin bu alandaki hedefini anlatan Gül, bölgedeki durumun hiçbir ülkenin lehine olmadığını söyledi. Açılım politikasında ileri adımların atıldığını dile getiren Gül, “Ama maalesef bunlar baltalandı diyebilirim. Daha fazla detayına girmek istemem. Türkiye'nin bu tür ayak bağlarından kurtulması gerekir” dedi.
Türkiye'nin Fransız menfaatlerini baltalama politikası gütmediğini ve dış politikada Fransa ile yarış içinde olmadığını vurgulayan Gül, “Bölgedeki gücümüzü yapıcı bir şekilde değerlendiriyorsak, bundan herkesin memnun olması gerekir” değerlendirmesinde bulundu. Gül, Türkiye'nin ilkeli politikalarının bazılarını kıskandırabileceğini, rahatsız olanların olabileceğini ifade ederek, “Üzülebilirler ama alınmamaları gerekir” diye konuştu.
"ARAP ÜLKELERİNDEKİ HALKLARIN MUTLU OLMASINI İSTİYORUZ"
Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerindeki “Arap Baharı” sürecine ilişkin görüşlerini de açıklayan Gül, Türkiye'nin kendisine dost ve kardeş Arap ülkelerindeki halkların mutlu olmasını istediğini, pozisyonunun da “gayet net” olduğunu kaydetti. Dönüşüm sürecinin maliyetinin az olması gerektiğinin altını çizen Gül, “Riskler çok tabii, kolay değil. Eğer yönetimlerin inisiyatifinde reformlar gerçekleşseydi maliyet az olurdu. Bu olmadı. Bazı yerlerde halk ayaklandı, bazı yerlerde dış müdahale oldu. Bu, çok maliyetli bir dönüşüm” ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin kendisini Arap ülkelerine örnek göstermesinin kaynağı olan siyasi ve ekonomik reformların hayata geçirilmesinde AB'nin çok katkısı olduğunu anlatan Gül, bunu kimsenin inkar edemeyeceğini söyledi. Cumhurbaşkanı Gül, AB'nin gelinen noktada çok olumsuz tavırları olduğunun altını çizerek, şöyle konuştu:
“Şaka yapar gibi, bir taraftan müzakere süreci devam ediyor, bir taraftan açılan hiçbir fasıl yok. Bir araya geldiğinizde konuşuyorsunuz ve gidiliyor. Buna takılmamak gerekir. Bizim ne yapacağımız belli. Ülkemizi nasıl geliştireceğimiz, nasıl herhangi bir Avrupa ülkesi seviyesine çıkaracağımız belli. Formülü elimizde. Bunları kendimiz fiilen yapmamız lazım.”
Gül, Türkiye'deki insan hakları ve basın özgürlüğü bağlamında eleştirilen KCK operasyonlarıyla ilgili görüşünün sorulması üzerine, Türkiye'nin genel olarak insan hakları konusunda çok iyi duruma geldiğini ve bunun gölgelenmemesi gerektiğini belirtti. Türkiye'nin demokrasisini, insan haklarını, ifade özgürlüğünü, hukuk sistemini “soft power” olarak niteleyen Gül, bunun önemli bir güç olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin bölgesinde ve uzak çevresinde bu gücü sayesinde itibarının son yıllarda arttığına işaret eden Gül, “Bunu hiç gölgeletmememiz gerekir. Bununla ilgili şikayetlerin arttığını görüyorum ben de. Birleşmiş Milletler'de, insan haklarıyla ilgili konularda iyi olmayan bazı gelişmeleri de görüyorum. Bununla ilgili paylaşmam gerekenleri paylaştım. Türkiye'yi hiç beraber olmaması gereken ülkelerle beraber gösterecek gelişmeler söz konusu olabilir, bunları önlememiz lazım” dedi.