Erol Tuncer: DSP'ye ihtiyaç var

Fırat Soylu/EgedeSonsöz - Demokratik Sol Parti (DSP) İzmir 2. bölge 1. sıra Milletvekili adayı Erol Tuncer, bu Pazar yapılacak genel seçimler öncesi Ege’de Sonsöz’e özel açıklamalarda bulundu. Aynı zamanda İmar ve İskan eski Bakanı olan Tuncer, 12 Haziran seçimlerinin Türkiye’nin geleceğini belirleyecek seçim olduğuna vurgu yaparak, yeni oluşacak meclisin çok partili bir meclis olması gerektiğini söyledi.

 

ÇOK PARTİLİ BİR MECLİS GEREKİYOR
AK Parti’nin ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın iki partili bir meclis istediğini ve bunun için yoğun bir çaba ortaya koyduğunu dile getiren Tuncer, “Bu parlamento yeni bir anayasa yapacak. Yani kurucu meclis görevi üstlenecek. Kurucu meclis seçimlerinde baraj olmaz. Anayasa toplumsal bir sözleşmedir. Anayasanın yapılışında toplumdaki bütün partilerin görüşünün yansıtılması istenir ki, anayasa herkesin malı olsun. İktidar partisi MHP’nin meclise girmesini istemiyor, bu açık. Gözümüzün önünde cereyan ediyor. Başbakan da görüşünü saklamıyor. MHP seçime girmezse meclise iki parti girecek ve AKP 367 sandalye sayısını ulaşacak diye düşünüyor. Bunun geçmişte bir örneğini 2002 seçimlerinde yaşadık. AKP yüzde 34 oyla, meclisteki sandalye sayısının yüzde 66’sını aldı. 363 milletvekili çıkardı. Şimdi yine öyle bir sonucu arzu ediyor. Başbakan kendi ağzından, “367 sayısını geçersem referanduma gitmem” dedi. Ben bir DSP yöneticisi olarak DSP’nin yanı sıra MHP’nin de mecliste olmasını istiyorum. CHP’nin alacağı fazla oy eğer meclise giren parti sayısı artmadıkça bir işe yaramaz. CHP oyunu artırsa bile üç, beş sandalye fazla alır. Halbuki, bir parti daha meclise girerse iktidar partisinin sandalye sayısı düşer” dedi.

 

BARAJI AŞTIK
DSP’nin baraj sorunu olmadığını, son dönemde özellikle kararsız seçmenin DSP’ye yöneldiğini dile getiren Tuncer, DSP’nin oylarını artırmasının CHP ve MHP’nin oy oranlarını düşürmeyeceğini söyledi. Daha önce iktidara oy vermiş birçok vatandaşın bu seçim tercihini DSP’den yana kullanacağını belirten Tuncer, “DSP’nin seçime girdiğini, canlılığını koruduğunu halka anlattığımızı düşünüyorum. Barajı aşma konusunda halen tereddüttü olan seçmenlerimiz var. Özellikle CHP örgütleri tarafından bu kaygılar tahrik edilmektedir. Biz de buna karşı daha çalışarak, barajı aşacağımıza olan inancımızı halkımıza anlatmayı sürdürüyoruz. Biz yüzde 10 barajını aşacağız. Yüzde 15 kararsız seçmen var. Biz daha çok bu kararsız seçmenlerin oyunu almaya talibiz. Gezdiğimiz ilçelerde, temas ettiğimiz ilçelerde bu ışığı aldık” diye konuştu.

 

PARLAMENTODA İŞBİRLİĞİ YAPALIM
Meclise birden çok sosyal demokrat partinin girmesinin zarardan çok yarar getireceğini belirten Tuncer, DSP’nin mecliste olması gerektiğinin altını çizdi. Tuncer, “Halkımıza soldan birden çok parti olmasının yazarlı değil, bilakis yararlı olacağını anlatmaya çalıştık. Bunda da başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Halkımızın ikna olduğunu düşünüyorum. Şöyle ki, bu batı demokrasilerinde de birden çok sosyal demokrat parti parlamentoda vardır. Bunlar birleşerek hükümet kurarlar. Bizde sadece iş birliği sandıkta oluyor. Hâlbuki parlamentoda işbirliği de çok önemli” dedi.

 

9 YIL SONRA İLK GENEL SEÇİM
2007 seçimlerine katılmayarak CHP’ye destek verdiklerini hatırlatan Erol Tuncer, seçim çalışmalarında en çok zorlandıkları konunun bu olduğunu söyledi. Tuncer, “Parti olarak yoğun bir seçim kampanyası sürdürdük. İzmir’in bütün ilçelerine milletvekili adaylarımız, parti yöneticilerimiz olarak ziyaretlerde bulunduk. İlçeleri birden çok üç, dört kez ziyarette bulunduk. Vatandaşlarımızla görüştük, toplantılar yaptık. Sorularını yanıtladı. DSP olarak bizim girdiğimiz son seçim 2002’dir. 2002 genel seçimlerinden sonra 2007 seçimlerinde DSP seçime girmedi, CHP adına feragat etti. Bu bizim en büyük dezavantajımız. Bu nedenle bizim örgütlerimiz dokuz yıldır bir genel seçim görmedi. Dokuz yıldır ilk kez bir seçim sürecini yaşıyor örgütlerimiz. Dokuz yıl aranın ardından halkımıza da DSP’yi yeniden hatırlatmak gibi zorunlu bir işimiz oldu” şeklinde konuştu.

 

ECEVİT’LE KILIÇDAROĞLU’NUN FİKRİ BİR DEĞİL
CHP’nin iktidarın çıkardığı yasaları Anayasa mahkemesine götürme konusunda DSP’den yardım aldığını da belirten Tuncer, yeni CHP’yi de eleştirmekten geri kalmadı. CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun ‘Ecevit’e benzetilmesini de değerlendiren Tuncer şöyle konuştu:

“Kılıçdaroğlu’na hediye edilen ve Ecevit’in şapkası olarak yorumlanan o şapkanın aslı bizdedir. Kaldı ki, rahmetli Ecevit’in bir kimliği daha vardır. Sayın Ecevit, CHP’nin uzun yıllar genel başkanlığını yapmış bir kişidir. CHP’nin Ecevit’e sahip çıkması bizi mutlu eder, bizi üzmez. Ama Ecevit’e sahip çıkmak, Ecevit’in düşüncelerine sahip çıkmak demektir. Yeni CHP’nin ortaya attığı fikirlerin birçoğu Ecevit’in düşünceleriyle örtüşmüyor. Örneğin, biz Nato’nun Libya’ya müdahalesinde biz CHP ile aynı düşünmüyorduk. Biz müdahaleyi karşı çıktık. CHP ise iktidar partisi ile aynı düşünüyordu. CHP Lideri Dersim dosyasının açılmasından yana olduğunu söylüyor. Biz ise buna karşıyız. Her olay kendi koşullarında yargılanır. Türkiye’nin kuruluş aşamasında, yeniden yapılanma dönemindeki olaylara bakış farklıdır. O olayları bugünün değerleriyle bakırsanız çok farklı sonuçlar alırsınız.”

 

YENİLENME KOLAY OLMAZ
Yenilenme ve değişimin uzun soluklu bir süreç olduğunu dile getiren Tuncer, “Yenilenme bir partide talimatla, temenniyle gerçekleştirilmez. Bu bir süreçtir. CHP’de Sayın Ecevit’in önderliğinde böyle bir süreç yaşanmıştır. 1965’de ortanın solu söylemi ile başlayan bu süreç 1977’de meyvesini vermiştir. 12 yıl toplumla, parti örgütleriyle, sivil toplum örgütleriyle haşır neşir olarak sağlanmıştır. Öyle bir seçim dönemine sığmayacak bir süreçtir. Örgütün ne kadar benimsediğini bilmiyoruz” dedi.

 

BÜLENT ECEVİT’İN ADI BİLE YETİYOR
DSP olarak 9 yıl aradan sonra ilk kez bir genel seçime katıldıklarını ifade eden Tuncer, aradan geçen süreye rağmen vatandaştan gelen ilginin son derece sevindirici olduğunu söyledi. Tuncer, “Hemen hemen gezdiğimiz bütün ilçelerde rahmetli Bülent Ecevit’in büyük bir ismi var. Kaybolmamış. Onu büyük bir devlet adamı olarak bağlılığını bildiriyor. Unutmadığını söylüyor. O bizim bir avantajımız. Ecevit’in kurduğu kadrolar olarak seçime girmek bizim için bir artı. Ama 9 yıldır bir aktivitesi olmadığı için bizim partiyi hatırlatmak, seçime girdiğimizi kararlı bir şekilde hatırlatmak gibi bir işlevimiz oldu. Onu da başardık. İzmir’in tüm ilçelerinde, köylerde, kasabalarda DSP’nin bütün gücüyle çalıştığı ve seçime büyük bir kararlılıkla girdiği biliniyor” diye konuştu.

 

HEDEF KARARSIZLAR
Seçim çalışmaları kapsamında alana indiklerinde vatandaşların kafasında DSP’nin durumu hakkında hala bir karamsarlık olduğunu gördüklerini söyleyen Tuncer, bunu yok etmek için yoğun bir çalışma sergilediklerini ve başardıklarını dile getirdi. Tuncer şöyle devam etti: “Bizim geçmiş hizmetlerle ilgili olarak halktan aldığımız sempati var. Bülent Bey’in yaptıkları halk tarafından biliniyor. Bize yönelmelerinin birincisi yaptıklarımız, ikincisi ise hazırladığımız ve yapacaklarımızı anlatan bildirgemizdir. Bu seçim bildirgemizde çok ayrıntılı olarak yapacaklarımız yer almakta. Toplumun her kesimine yönelik projelerimiz, vaatlerimiz var. Gezilerimiz sırasında bunları da halka anlatıyoruz. Olumlu bir yaklaşım var. Ama kafalarında bazı tereddütler var. Bizim CHP ile birleştiğimizi zannedenler vardı. Bu dönem içerisinde, birleşelim temennisinde bulunanlarda vardı. Girilmemiş bir seçimden sonra kısa zamanda eski parlak gücü kazanmak zor. Bizim en önemli hedefimiz barajın üzerine çıkmaktır. DSP yüzde 40 oranında oy almış bir partidir. Bu koşullarda yüzde 40’ı telaffuz etmiyorum, gerçekçi olmak gerek. Yüzde 15’lerdeki kararsızların oyunu almaya uğraşıyoruz.”

 

YEREL SEÇİME GİTMİYORUZ
İzmir’de de önemli bir başarı elde edeceklerini ifade eden Erol Tuncer, “Gezilerimiz sırasında AKP’ye oy vermiş, şimdi vermemekte kararlı birçok seçmen bize destek vereceğini söylüyor. Kararsız seçmenlerden oy alacağımıza inanıyorum” dedi. AK Parti ile CHP’li belediyeler arasında yaşanan proje tartışmalarına da değinen Tuncer, “Yerel projeler daha çok yerel seçimlerde tartışılır. İktidar partisinin İzmirlilerin karşısına 9 yıldır yapmadıklarının yapacağı sözünü vererek çıkıyor. “Dokuz yıldır yapmadık ama artık yapacağız” diyor. İzmir’i hatırladım diyor. Madem yapmak bu kadar kolaydı 9 yıl niye beklediniz?” diye konuştu.

 

KALE’YE BİZ HAYAT VERDİK
“İzmir CHP’nin kalesi” sözüne “Demek ki CHP’nin kalesine biz hayat verdik” diye karşılık veren eski Bakan Tuncer, “CHP’nin kalesi olma sonucu 2007 seçimlerine bakılarak ortaya çıktı. 2007’de DSP seçime girmedi, CHP’ye destek oldu. Burada CHP’ye de bir sitemimiz var. Bunca desteğin sonucunda CHP’nin bize verdiği yanıt, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ile Ordu Belediye Başkanını ve başka belediye başkanlarımızı ve parlamenterlerimizi transfer etmek oldu” dedi.

 

VATANDAŞLIK HAKKI PROJESİ
AK Parti’nin ‘Hedef 2023’ vizyonuna da göndermede bulunan DSP’li Tuncer, 2023 hedefini ilk koyanın DSP’nin büyük ortağı olduğu 57. hükümet olduğunu söyledi. Tuncer, “2023 icadı da 57. hükümete aittir. 8. 5 yıllık planla ilgili hazırlıklarda hedef 2023 yılı olarak belirlenmiştir. Biz önden gidiyoruz, onlar arkadan geliyorlar” dedi. CHP’nin açıkladığı Aile Sigortası projesine karşılık kendilerinin de ‘Vatandaşlık hakkı’ projesinin olduğunu söyleyen Tuncer şöyle konuştu: “CHP’nin aile sigortası projesine karşılık DSP’nin de ‘Vatandaşlık hakkı’ projesi olduğunu söyleyen Tuncer, “CHP’nin aile sigortası ayni yardımlara bir seçenek olarak kondu. Yani biz erzak vermeyiz, para veririz’ denildi. Biz onu bir adım öteye taşıyoruz. Her aileden işsiz bir ferde iş vereceğiz. Yani, bir insana nakdi de olsa yardım yapmak başka bir şeydir, onu iş sahibi ederek, kendine güvenini sağlayarak, kendi geçimini sağlamasını kazandırmak çok farklı bir şeydir. Bunun yanı sıra bizim üniversite ve lise öğrencilerini sigortalı etmek gibi bir projemiz daha var. Emeklilik yasasını çıkarıp, emeklilerin maaşları arasındaki farkı gidermek ve maaş tabanını yükseltmek gibi projelerimiz var.”

 

TOPLUMSAL İSTİKRAR BOZULDU
Seçim meydanlarındaki üslup tartışmalarına da değinen Tuncer, “Üsluplarını son derece yadırgıyorum. 40 yıldır Türkiye’de siyaset yapıyorum. Üslubun seviyenin bu kadar düşürüldüğü bir seçim daha hatırlamıyorum. Siyaset adamları, devlet adamları topluma örnek olmak zorundadırlar. Kötü örnek oluyorlar. Yeni yetişenleri de siyaset bu düşüncesine sevk ediyorlar. Yukarda siyaset böyle gerçekleşirse aşağıda gerginliği de önleyemezsiniz. Aşağıda çok fazla gerginlik var. Toplumsal istikrar işte bu yüzden bozuluyor” diye konuştu.

 

12 Haziran seçimlerinden sonra Türkiye’yi çok büyük sıkıntıların beklediğini, iktidarın değişmemesi halinde Türk halkının ekonomik olarak zorda bırakılacağını savunan Tuncer, “Yurttaşı sıkıntıya sokacak ekonomik önlemler alacak. Türkiye ciddi bir rejim tartışması içinde Anayasa tartışmaları içinde bu daha çok artacak. İktidarın tarif ettiği istikrar gerçek istikrar değildir. Bunun adı yönetimde istikrardır. Parlamentoda bir partinin çoğunluğudur. Halbuki, Başbakan’ın yönetim anlayışı, demokrasi anlayışı ile bu tür çoğunluklar diktaya dönüşüyor. Bu tür istikrarlar Saddam döneminde Irak’ta da vardı. O ne dese o oluyordu. İstikrar ekonomide, toplumda istikrar olur. Bu nedenle 12 Haziran sonrası bizi çok sorunlu bir Türkiye bekliyor. Halkımıza bu zor dönemde DSP’ye olan ihtiyacı anlatmaya çalışıyoruz” dedi.