Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir süre önce 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Ahmet Davutoğlu arasında polemik konusu olan, Davutoğlu'nun 2013'teki "Pensilvanya ziyareti" için, kendisinden izin alındığını söyledi.
Gül ile Davutoğlu'nun farklı açıklamaları hakkında. "Cumhurbaşkanımızla bu konuyu görüştüler mi doğrusu bilmiyorum" diyen Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ahmet Bey’in Pensilvanya’ya gitmesinden benim bilgim var. Benden bu konuda izin almıştır ve oraya gitmiştir. Kaldı ki zaten oraya gitmesi konusunda izin alması gereken makam benim. Hem genel başkanı olduğum partinin bir mensubu olması aynı zamanda da o dönemde başbakan olmam hasebiyle. O aralar zaman zaman bizim milletvekillerimizi Pensilvanya’ya götürme adeti başlamıştı. Bazen bakan da götürüyorlardı. Tezgâh derin, hedefler farklı, bunlar muhtemelen daha sonraki günlere yönelik adımlardı. Tabii bir dönemden sonra ben arkadaşlara ‘Pensilvanya’ya gitmeyeceksiniz’ demeye başlamıştım. Çünkü rahatsız olmuştum. Fakat Ahmet Bey’in gidişi hatta hatta Zafer (Çağlayan) Bey de gitmiştir. Bunlar benim bilgim dahilindeydi. Tabii bu iyi niyetlerimizin hiçbiri karşılık bulmamıştır. Ahmet Bey döndükten sonra görüşmenin içeriğini bana anlatmıştı. Görüşmenin içeriğini söylemem doğru olmaz. Abdullah Bey’le aralarında ne geçmiştir bilmiyorum.”
'SAVCI VE HAKİM TUTUKLAMALARI DEVAM EDEBİLİR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “paralel yapılanma”nın MGK'da hazırlanan "Kırmızı Kitap"ta yer alacağı yönündeki sözlerinin hatırlatılması üzerine ise şöyle konuştu:
"MGK biliyorsunuz ‘Legal görünüm altındaki illegal terör örgütleri’ ifadesini kullandı. Hükümetimiz de gerekli yerlere bunun bildirimlerini yaptı ve tekrar MGK’da hazırlanan taslak ile Kırmızı Kitap’ı tüm bakanlıklar, ilgili kurumlar gözden geçirdiler. Ve riyasetimdeki Bakanlar Kurulu’nda değerlendirme yapıldı. MGK Sekreterliği son halini tekrar Başbakanlık’a gönderdi ve son hali de bugün-yarın gelmiş olacak ve böylece Kırmızı Kitap’a girmiş olacak. Kırmızı Kitap’a girdikten sonra burada yargı mercilerinin de bakışı değişecek. Çünkü bu milli güvenlikle ilgili bir durum. Bu mücadelede neler yapılabilir, süreç başladı. Yargıda olanları takip ediyoruz. Bu ülkenin tarihinde yargı mensuplarından savcı veya hâkim hiç tutuklanan oldu mu? Bu farklı bir olay. Burada bu tutuklama süreci muhtemelen diğerleriyle devam edebilir. Görünen o."
'SURİYE'DE İZLENECEK TAKVİM HENÜZ BELLİ DEĞİL'
Suriyeli muhaliflere yardım için Suudi Arabistan, Türkiye, Katar ve koalisyon güçlerinin çalışmaları olduğunu belirten Erdoğan, “Bu çalışma nedir? Eğit-donat çerçevesinde bir çalışmadır. Eğit-donat çalışmasını biz de yapıyoruz. ABD de yapıyor ve yaptırıyor. Hatta diğer ülkelerde de buna benzer çalışmalar var. Bizim bu konuda ABD’ye söylediğimiz şey, uçuşa yasak bölge, güvenlikli bölge ve eğit-donattır. Eğit-donatı şu an ABD bizimle paylamış vaziyette. Biz de bu konuda adımları müşterek olarak atıyoruz. Bu konunun içinde Suud’un da Katar’ın da buna uygun bakış açısı var. Ama Suriye’de ne tür bir takvim izlenecek, onu önümüzdeki aylar belirleyecektir” dedi.
Suriye’de muhaliflerin her geçen gün güç kazandığını kaydeden Erdoğan, “Rejimse güç kaybediyor, bunu da görmek lazım. Şüphesiz ki, muhaliflerin bu güç kazanımında bölgedeki dost ülkelerin onlara desteği var. Bu destek devam etmese muhalif güçlerin başarılı bir şekilde bunu sürdürmesi mümkün değil. Türkiye olarak biz de bu kadar uzun bir sınırımız olan Suriye ile kendimizi emniyete almamız gerekiyor. Bununla ilgili tedbirlerimizi almış vaziyetteyiz” diye konuştu.
'AFRİN'LE KAMIŞLI'YI BAĞLAMAK İSTİYORLAR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çözüm süreciyle alakalı olarak hükümetin samimiyetine inandığını ancak "HDP’nin işi çok farklı bir şekilde provoke ettiğini" öne sürdü. Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yani bölgede çok farklı metot uygulanıyor. Bu Afrin’den başlıyor, Kobani ve Kamışlı’ya doğru gidiyor. Şu anda hedefleri bu noktaları birbirine bağlamak. Orada belli bir etnisite oluşturma gayretindeler. Şimdi Amerika bunu yeni görmeye başladı. Biz de dedik ki, buralarda yapılacak şeyleri bizimle görüşmeniz lazım. İşte bu işin çilesini çeken biziz. Akrabalık bağları olan aynı zamanda biziz. Bunları gayet iyi biliyoruz. Eğer burada samimi adımlar atılacaksa gelin koalisyon gücünü hep birlikte takip edelim. Eğit-donat buna dahil olmak üzere güvenli bölge ve uçuşa yasak bölge ilan etmek suretiyle çalışmalar yapalım. Şu an ekiplerimiz bu çalışmaları yürütüyor. Eğit-donat başlamış vaziyette. Amerikalı generaller geldiler baktılar, incelediler gittiler. Onlar da bu çalışmalara destek verecekler, vermeleri lazım. Türkmenlerin yetiştirilmesi lazım. Bunları yapacağız. Ve Amerika’yla olan diyaloğumuz sağlıklı bir şekilde yürüyor. Suudi Arabistan’la aynı şekilde, Katar, Ürdün’le de bu tür diyaloglarımız devam ediyor."
'SEÇİME GÖLGE DÜŞÜRME GAYRETİ VAR'
Erdoğan, sandık güvenliği konusunda tüm tedbirlerin İçişleri Bakanlığı ve Jandarma tarafından alındığını, Silahlı Kuvvetlerin de gereken desteği vereceğini ve sandık güvenliğinin sağlanacağını söyledi. Siyasi partilerin de sandıklarına sahip çıkması gerektiğini belirten Erdoğan, “Her halükârda milletimizin özgüveni ile sandığa giderek demokratik hakkını kullanması ve gerekli adımı atması lazım. İnanıyorum ki, sandıklarda çok yüksek bir katılımla Cumhuriyet tarihindeki en büyük seçime katılım rekoru kırılacaktır” dedi. Türkiye’nin sandığa güven sorunu olan bir ülke olmadığını da kaydeden Erdoğan, şunları söyledi:
“Ama birileri kendince bu tür asılsız iddialarla, seçime gölge düşürmenin gayreti içinde sanırım. Muhtemelen neticeyi şimdiden görenler, ‘Nasıl bir şaibe düşürebiliriz’ gayreti içerisindeler. Nitekim Avrupa’dan gelen AGİT temsilcileriyle yaptıkları görüşmelerde benzer şeyleri onlara da söylemişler. Dertleri şimdiden seçime gölge düşürmek. Bunu ne denli yaparlarsa yapsınlar, herkes biliyor ki bu işin senedi mazbatalardır. Bu mazbatalar, tutanaklar ortada olduktan sonra sandığa şaibe karıştırma girişimlerinin hiçbiri tutmaz."