Paneller, konserler, danslar ve ’‘Barışa Kurulan Sofra’’larla geçen festivalde biri Ksanthi’’de, diğeri Adalar’’da büyümüş iki defne ağacı yan yana dikildi; dallarına ’‘Binlerce Güvercin’’ konsun diye’…
İşte Celal Başlangıç’’ın kaleminden ’‘dostluğun’’ festivali’…
Bozcaada’’daydılar, Aleksandrapolis’’teydiler, Midilli’’deydiler.
İzmir’’deydiler, Selanik’’teydiler.
Pamukkale’’deydiler, Samos’’taydılar.
Aydın’’daydılar, Fourni’’deydiler.
Antalya’’daydılar, Rodos’’taydılar.
Kavala’’daydılar, Kapadokya’’daydılar.
Tam sekiz yıldır Ege’’nin bir yakasından öbür yakasına taşıyorlardı barışı ve dostluğu Türk-Yunan Defne Dernekleri’…
Merkezi İstanbul’’daki Defne Derneği ile Merkezi Atina’’daki Nea Daphne Derneği’’nin ortaklaşa düzenledikleri IX. Türk Yunan Dostluk Festivali’’nin Yunanistan ayağı Ksanthi (İskeçe) kentinde, Türkiye ayağı ise İstanbul’’un Adalar ilçesindeydi.
Bu yılki festivalin ana teması da ’“Binlerce Güvercin’” olarak belirlenmişti. Çünkü hem Yunanistan’’ın Ksanthi’’si, hem de İstanbul’’un Adalar’’ı farklı etnik ve dinsel kökenlilerin harman olduğu iki yerleşimdi.
İSTANBUL’’DAN KSANTHİ’’YE
Ana sponsorluğunu Türkmall’’un, ulaşım sponsorluğunu Metro Turizm’’in üstendiği Dostluk Festivali, Türkiyeli katılımcıların 12 Haziran’’da İstanbul’’dan Ksanthi’’ye hareketiyle başladı.
Festival için bastırılan bildirileri dağıta dağıta Yunanistan sınırına doğru gidiliyordu. Türkiye’’deki son konaklama noktasında da festivalin programı dağıtılınca genç bir çift sevinçle ’“Biz burada doktoruz. İstanbul’’a daha az gidiyoruz. Dedeağaç (Aleksandrapolis)’’a bir tek yemek yemeye gittiğimiz bile oluyor. İskeçe’’ye mutlaka geliriz’” diyordu.
Çok sayıda gazeteci, yazar, akademisyen, diplomat ve yerel yöneticilerden oluşan Türkiye heyeti Ksanthi kentinin tarihi bölgesini ve Halk Müzesi’’ni gezerken tarihe verilen önemi, küçücük objelerden zengin bir müzeye varmanın becerisini görmemek mümkün değil. Geziden sonra burada Türkiyeli ve Yunanlı sinemacıların, gazetecilerin ve tarihçilerin katıldığı panelle başladı.
Sinemacılar Petros Markaris ve Fehmi Yaşar yedinci sanat sinemanın barışa, insan haklarına ve Türk-Yunan ilişkilerine katkısını tartıştılar. Gazeteciler Oral Çalışlar ile Takis Kabilis ülkelerindeki gazetelerin azınlıklara yaklaşımını sert bir dille eleştirdiler. Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Vangelis Kechriotis ile Yıldız Üniversitesi’’nden Elçin Macar da iki ülkedeki azınlık sorunlarına değindiler.
Burada bir konuşma yapan Ksanthi Belediye Başkanı Mihalis Stilyanidis ’“Ksanthi Belediyesi olarak iki halkı bir araya getiren bu etkinliği gönülden destekliyorum. Hem Yunan, hem Türk halklarına verdiğimiz bu mesajlar eminim ki Balkanlar’’daki tüm halklara da yayılıyor’” dedi. Türk Defne Başkanı Prof. Dr. Eser Karakaş adına konuşan Prof. Dr. Mehmet Altan da soğuk savaş döneminde sınır kentlerinin en tehlikeli bölgeler olduğunu ancak günümüzde kültürel alışverişin ve dostluğun en hızlı geliştiği alanlara dönüştüğünü söyledi.
Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu da konuşmasında Kshanthi kenti yöneticilerine bir çağrı yaparak ’“Kardeş Belediye’” önerisinde bulundu.
Festivalin ilk günü İstanbul Kemençesi uzmanı Prof. Synopoulis’’in Türk ve Yunan müzisyenlerle birlikte verdiği konserle sona erdi.
Festivalin Yunanistan ayağının ikinci ve son günü Advira bölgesinin Mandra köyünde sürdü. ’“Burada Ekmek Var’” etkinliğinde Türkiyeli ve Yunanlı defnelerle köy halkı hep birlikte hamur yoğurup peynirli, cevizli, susamlı ekmekler pişirdiler. Barış sürecinin iki toplumun refahına ve ekonomisine katkısını vurgulamak amacıyla yapılan ’“Burada Ekmek Var’” etkinliği sırasında büyük bölümü 1923 Mübadelesi ile Adapazarı’’ndan gelen köy halkından bazı kadınlar, büyükannelerinin Anadolu’’dan getirip sandıklarında sakladıkları giysileri giyerek ortak Türkçe ve Yunanca şarkılarla dans ettiler.
Evlerinde pişirdikleri zeytinyağlı sarmaları tepsi tepsi taşırken köylerine gelen konukların neredeyse tek tek ağızlarına veriyorlardı.
Yazar Şahin Alpay ’“Adapazarılı hemşerilerine’” yaptığı konuşmada, her ’“Adapazarı’” deyişinde yaşlı kadınların gözleri doluyor, ağlamaları bir hıçkırık olarak boğazlarında düğümleniyordu.
Şahin Alpay bolca alkışlanan konuşmasını ’“Hepinizi konuğumuz olarak İstanbul’’a davet ediyoruz’” diye bitirdiğinde Mandra köyü insanlarının yüzünde sanki o an İstanbul’’u görmüşler gibi bir mutluluk gülümsemesi belirdi.
Nitekim o köyden orta yaşlı bir çift, İstanbul’’a hareket eden festival otobüsünde yerlerini almışlardı ertesi sabah.
Festivalin Yunanistan ayağı Ksantipion Açıkhava Tiyatrosu’’nda gerçekleştirilen Suzan Kardeş konserinde hep birlikte söylenen Balkan türküleri ve hep birlikte oynanan Balkan danslarıyla sona erdi.
Atina’’dan, Selanik’’ten gelen ve İskeçe’’den katılan Yunan Defneleri de festival kafilesine eklenince Türk Defneleri gittikleri sayının iki katı olarak dönüyorlardı İstanbul’’a.
BÜYÜKADA’’DA BARIŞ VE DOSTLUK RÜZGÂRI
Türk-Yunan Dostluk Festivali’’nin Türkiye ayağı 14 Haziran’’da biri Ksanthi’’de, diğeri de Adalar’’da yetişen iki defne ağacının Büyükada’’daki Çınar Parkı’’na dikilmesiyle başladı.
Çok sayıda Yunanlı konuğun da katıldığı festivalin Adalar ayağının açış konuşmasını yapan Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu ’“Bizler Ksanthi’’de iki gün boyunca büyük bir dostluk ve sevgiyle karşılandık. Çok güzel bir birliktelik sergiledik. Aynı güzelliğin iki gün boyunca Adalar’’da da sergilenmesini istiyorum’” dedi.
Yunan Defne Derneği Başkanı Prof.Dr. Costas Sophoulis de amaçlarının, iktidarların ve devletlerin önüne geçen, toplumları yan yana getirme çabaları olduğunu ve bu festivalin de böyle bir çabanın ürünü olduğunu söyledi.
Ana sponsorluğunu Turkmall’’un, ulaşım sponsorluğunu Metro Turizm’’in yaptığı festivalin açılış konuşmalarından sonra biri Adalar’’da diğeri de Kshanti’’de yetişen iki defne ağacı Çınar Parkı’’na yan yana dikildi. Türkiyeli heykeltıraş Yusuf Taktak ile Yunanlı heykeltıraş Adonis Kutsubas’’ın önderliğinde festivale katılan konuklar ağaçların çevresini ’“uygarlığın simgesi’” olan taş piramitlerle ördüler.
Yunan ve Türk Defnelerinin yanı sıra Yunanistan’’ın İstanbul Başkonsolosluğu temsilcilerinin, Adalar’’daki bazı sivil toplum örgütü temsilcilerinin ve çok sayıda sanatçının, yazarın katılımıyla gerçekleştirilen törenden sonra moderatörlüğünü diplomat Yalım Eralp’’in yaptığı ’“Binlerce Güvercin’” adlı panele geçildi. Yazar Mario Levi ve Mıgırdıç Margosyon’’un, Batı Trakyalı gazeteci Sami Karabüyükoğlu ile Kshanti Halk Müzesi kurucusu E. Pasxalis, Atina’’da yaşayan Büyükadalı Rum avukat Eirini Noti, yönetmen Sırrı Süreyya Önder’’in katıldığı panelde çok kültürlülüğün önemi vurgulanırken geçmişte Adalar’’da yaşayan farklı kültürden insanların yarattığı zenginlikler anlatıldı.
Festival, Adalar Belediyesi önüne kurulan açık büfe ve rembetiko konseriyle sürdü. ’“Barışa Kurulan Sofra’” etkinliğinde katılanlara ’“Adalı Lezzetler’”; Rum, Musevi ve Ermeni yemekleri sunuldu.
Festivalin son günü Büyükada’’dan kalkan ’“müzikli tekne’” ile başladı. Yunanistan’’dan gelen rembetiko grubunun büyük renk kattığı gezide Adalar ilçesine bağlı tüm adalara tek tek uğrandı.
Festivalin kapanış konseri ise Büyükada’’nın İskele Meydanı’’nda Coşkun Sabah’’ın katılımıyla gerçekleşti. Kalabalık bir izleyici topluluğunun katıldığı gece Türklerle Yunanların dostluk mesajlarıyla sona erdi.
Yıllardır Ege’’nin bir yakasından diğer yakasına; Bozcaada’’dan Aleksandrapolis’’e, Midilli’’ye; İzmir’’den Selanik’’e, Pamukkale’’den Samos’’a, Aydın’’dan Fourni’’ye, Antalya’’dan Rodos’’a, Kavala’’dan Kapadokya’’ya uzanan Türk ve Yunan Defneler barışı, dostluğu bu kez de Ksanthi’’den Adalar’’a taşıdılar.