Emin Çölaşan Sözcü’’deki köşesinde AKP iktidarı ile medya ilişkisini kaleme aldı. Çölaşan, AKP iktidarını medyayı sindirip kendi medyasını yaratmakla suçladı.
Rastlantının bu kadarı!
AKP iktidarı yedi yıldan beri ülkemizi yönetiyor. Bu süre içerisinde kendi kendi açısından yaptığı ve gerçekten ’“Başarılı’” olduğu en büyük iş, medyayı halletmek oldu. Bunu yaparken Tayyip ve şürekası üç boyutlu işlem yaptılar.
1-Kendi medyalarını yarattılar. Artık onların yüzlerce televizyon kanalı, gazete ve dergileri var.
Sabah Gazetesi ile atv’’nin devlet bakanlarından sağlanan para ile AKP’’nin eline nasıl teslim edildiğini unutmayalım. Örneklerden sadece biridir.
2-Kendilerinden olmayan medyayı sindirdiler, korkuttular. Buna hem doğrudan. Hem de işadamlarını korkutarak yaptılar. İşadamları nasıl kokutuluyordu? Muhalif bilinen gazete ve televizyonlarda reklam vermesinler diye kibarca uyarılıyorlardı.
3-Ergenekon ve Tayyip bu davanın savcısı olduğunu açıkça söylemekten çekinmedi.
Ergenekon, özellikle AKP karşıtlarının korkutulup sindirilmesinde kullanıldı ve itiraf etmek gerekirse bu konuda çok başarılı olundu.
Bu konular çok önemlidir’… Ve bundan gelecekteki bu acı medya gerçeklerinin üzerinde sık sık duracağım.
Şimdi size ilginç bir gelişmeden söz etmek istiyorum. Çoğunuzun gözünden kaçmıştır. AKP’’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana, muhalif yayın yapan dört televizyon kanalı vardı.
1- Kanaltürk. ( Sonra Kanal Biz. ) Sahibi Tuncay Özkan.
2- Başkent TV. Resmen olmasa bile tek adamı ve söz sahibi Prof. Dr. Mehmet Özbek.
3- ART (Avrasya). Tek söz sahibi, sendikacı Mustafa Özbek.
4- Ulusal Kanal. Önderi, İşçi Patisi Genel Başkanı Doğu Perinçek.
AKP iktidarı Tuncay Özkan’’ı bitirmek için elinden geleni ardına koymadı. Üzerine vergicileri gönderdi. Kanaltürk büyük bir parasal açmaza girdi ve Fethullah ekibine satıldı. Bu konuda büyük tepki alan Tuncay daha sonra Kanal Biz’’i kurdu. Fakat para yoktu. Çalışanlara maaç bile ödenmesi mümkün olmuyordu. Çöküş başladı’… Ve Kanal Biz yaklaşık bir ay önce kepenkleri indirdi.
Başkent tv yayınına binbir güçlükle devam ediyor.
Ulusal kanal öyle.
ART yarın kepenkleri indirecek. Zaten doğru dürüst maaş ödemiyordu. Ankara merkezi kapanacak ve yayını Kıbrıs’’tan devam edecek. Böylece pek çok programda rafa kaldırılmış olacak. Yaklaşık 100 çalışanın işine üç gün önce son verildi.
Şimdi burada işin püf noktasına bakalım! AKP’’ye karşı yayın yapan, muhalif ses verebilen neredeyse dört ulusal kanal vardı’…
Ve rastlantıya bakın ki, bu dört kanalında gerçek yöneticileri (buna isterseniz resmen olmasa bile sahibi, isterseniz tek adamı, her şeyinden sorumlu olan otoritesi deyin), tamamı şimdi tutuklu. Haberal hastanede, ötekiler Silivri Cezaevinde.
Hangi davadan?
Ergenekon’’dan!
Peki ama bu kanallar niçin zora girdi?.. Çünkü firmalar ve işadamları bunlara reklam vermeye korkuyorlardı. Kimden korkuyordu?
AKP iktidarından! İktidar onlara sadece bir göz kırpmış. Mesajını o yolla vermişti.
Kanal Biz’’deki arkadaşlar bana, Türkiye’’de ismini istisnasız hepimizin bildiği bir büyük holdingle ilgili inanılmaz bir olay anlatmışlardı. Size de aynen aktarıyorum:
Bu holding bize Kanaltürk döneminde reklam vermiş ve parasını peşim ödemişti. O zaman baskılar bu boyutta değildi. Kanaltürk kapandı, Kanal Biz’’i yayına soktuk ve holding yetkilisine telefon açıp şöyle dedik: ’“Parasını peşin vermiştiniz, elimizde olmayan nedenlerle yayınlayamadık. Şimdi aynı reklamları Kanal Biz’’e parasız yayınlayıp size olan borcumuzu ödeyeceğiz.’” Verdikleri yanıt inanılmazdı: ’“Biz size paramızı helal ettik, sakın yayınlamayın.’” Hükümetten korkuyorsa, o yüzden ekranımızın reklamlarının görünmesini istemiyorlardı.’”
Sevgili okuyucularım, siz bugüne kadar AKP’’ye yağcılık ve yalakalık yapan herhangi bir yayın organının parasal açıdan zorda olduğunu, kapandığını falan hiç duydunuz mu? Elbette duymadınız. Onların keyfi yerinde’… Ve onlar ille de dinci bizim de bizim medyanın anlı şanlı, para babası patronları. Bir başka deyişle, medya baronları. Her birinin bu iktidar döneminde hükümetle milyarlarca dolarlık işleri, ihale ve beklentileri var. Hepsinin bir eli yağda. Bir eli balda.
Öte yandan ise Tayyip ve şürekasının hoşuna gitmeyen yayın yapan dört televizyon kanalının (adına ne derseniz deyin) sahipleri, yöneticileri, önderleri, Ergenekon sanığı olarak tutuklu. Prof. Dr. Mehmet Haberal, Doğu Perinçek, Mustafa Özbek ve Tuncay Özkan.
Daha nicelerini de eklersek, bu durumda sormak gerekiyor:
Tayyip’’in savcı olduğu, AB tarafından da desteklenen Ergenekon, acaba siyasi bir dava mı?
Valla billa değil! Bunların hepsi rastlantı!