İzmir'in Karşıyaka ilçesinde yaşayan ve 2007 yılında böbrek tescil teşhis konulan Yüzbaşı Tansu Hatipoğlu, böbrekleri iflas edince 2017'de diyalize girmeye başladı. Malulen emekli olan ve e-ticaret ile uğraşan Hatipoğlu için 2 yıl önce evlendiği eşi Melis Bozkayalar Hatipoğlu (30) bağışçı olmak istedi ama eşinin bu isteği henüz anne olmadığı için etik kurul tarafından kabul edilmedi. Acıbadem Kent Hastanesi'nde kadavra bekleme listesine yazılan Hatipoğlu'nun yolu, henüz 20 yaşında immün hepatit sırasında nörolojik tedavi teşhisi koyulan bir çocuk annesi, Almanca öğretmeni Tuğçe Saygı ile birleşti. 1994 yılında Almanya'da böbrek nakli olan, 2019 yılında bağışlama merkezi Saygı, geçen yıl mart ayında İzmir'de bir böbrek nakli oldu. Ancak Saygı'nın vücudu, kadavradan bağış böbreği birkaç gün içinde reddedildi ve tekrar diyalize girmeye başladı. Saygı da Hatipoğlu gibi Acıbadem Kent Hastanesi'nde kadavra listesine girdi, umutla yeni bir bağışı beklemeye başladı. Aynı hastanede aynı kadavra bekleme listesi isimleri yazılı olan Hatipoğlu ile Saygı'nın beklediği haber 17 Eylül'de geldi. İki hasta aynı kadavranın bağışlanan böbreklerini paylaştı. Nakil Uzm. Dr. Işık Özgü başkanlığındaki Uzm. Dr. Uğur Saraçoğlu, Prof. Dr. Hüseyin Töz, Doç. Dr. Ebru Sevinç Ok ve Uzm. Dr. Gökhan Ekin'den oluşan ekip tarafından biriktirilen parayla iki hasta yeni hayatlarına başladı.

Göz-Göz evinde galibiyet peşinde! Göz-Göz evinde galibiyet peşinde!

'YAŞAMA SEVİNCİMİ KAZANDIM'
Yaklaşık 7 yıldır, günde 4 saat, haftada 3 gün diyalize girdiğini ve bu süreçte çok zorlandığını ifade eden Tansu Hatipoğlu, 'Ülkemizde kadavradan böbrek nakli maalesef çok yaygın değil. Diyalizle hastaların ortalama yaşam ömürleri 6 yıl. Bu süreçte insanların hayatlarını ve hayatta sevinçlerini kaybediyorlar. Kadavradan böbrek nakli gerçekten kan bağışı olmalı. Özellikle kan bağışı nasıl Kızılay tarafından destekleniyorsa, kadavradan nakiller de destekleniyor Ne kadar artış olursa o kadar kurtulabilecek' dedi.

Eşiyle yapmak istediklerini diyaliz nedeniyle kısa süreli sınırlamayı sürdürmek zorunda ve bu durum hayatlarını olumsuz kötüleştiriyorni anlatan Hatipoğlu, şöyle devam etti:

'Ben artık yaşama sevincimi kazandım. Diyaliz süreci günde 4 saat, haftada 3 gün olan bir şey. Bu 3 gün içinde 1 saat gidiş, 1 saat geliş olmak üzere yaklaşık haftanın 3 günü 6 saat minimum bu tedavi edilebilme harcamamız gerekiyor. Haliyle bir seyahat planı Bir yere gitmek için iki gün içinde planlamanız gerekiyordu.Bir karavanımız var, bundan sonra seyahat etmeyi planlıyoruz.Bunları daha uzun süreli yapma hayalimiz var.Böbrek nakli sonra artık evdeyken vakit ayırabiliyoruz.'

'KARAVANIMIZ İLE DÜNYAYI GEZECEĞİZ'
Eşine gönüllü verici olan ve bu amacına ulaşamayan Melis Bozkayalar Hatipoğlu ise kadavradan bağışla hayatlarının belirtti, 'Ben de verici olmak istedim. Tetkikler yapıldı ve böbreğimin yanartuğunu öğrendikleri. Etik kuruldan geçemeyince çok iyi çalışıyor. Ama kadavradan bağışla hayatımız. Karavanımız ile gitmeyi planını hayatta kalmak için çok az zaman kaldı' diye konuştu.

'ÜÇÜNCÜ HAYATIMA BAŞLADIM'
Hücre naklinden sonra, 2'nci kez böbrek de nakli yapan Tuğçe Saygı da 'Bundan 1,5 sene önce bir böbrek nakli parçaların vücudunun böbreği reddetti. Zorlu ve biraz üzücü bir süreçti; ama hiçbir zaman arkadaşımmu kaybetmedim. Bu benim için 3'üncü Yaşam. Organ bekleyen diğer hastalarımıza umut olmak amacıyla, kadavra bağışının verilmesini ben çok istiyorum. Gerçekten yaşamak için bir umut oluyor insanlara' dedi.

'KADAVRA BAĞIŞININ ARTMASI LAZIM'
Acıbadem Kent Hastanesi Böbrek Nakli ekibinden Uzm. Dr. Çok daha verimli oluyor. Kadavra bağışı maalesef ki oranda değil. Bunun biraz daha artması gerekiyor ve başka ülkelerde de gelmesi gerekiyor' diye konuştu. (DHA)