İSTANBUL - "Sayın Başbakan..." diye başlayan mektup bürokratların verdiği listenin müdafaa metni olduğunun altını çizdi ve "aynı rakamlara, aynı istatistiklere, aynı olaylara, aynı kişilere, aynı dava dosyalarına bakarak bu denli büyük fark çıkarılamaz" yazdı.
İşte o mektup:
SAYIN Başbakan…
"Türkiye gazetecileri hapislere tıkan bir ülke oldu" şeklindeki haberleri okuyunca emrinizdeki bürokratlara "Gerçekten de durum bu mudur? Derhal bir araştırma yapıp sonucu bana getirin" demişsiniz.
Emrinizdeki bürokratlar, size bir liste sunmuşlar.
Siz de o listeye bakarak kararınızı vermiş görünüyorsunuz.
Uzun bir süreden beri...
"Alayı yalan" diyorsunuz. "Bunların hiçbiri gazetecilik faaliyeti nedeniyle yargılanmıyor" diyorsunuz. Fazlasıyla iddialı, fazlasıyla kendinden eminsiniz.
Sayın Başbakan...
Şunu da hesaba katmalısınız:
Bürokratlarınıza "Gerçekten de durum bu mudur? Derhal bir araştırma yapıp sonucu bana getirin" dediğiniz anda, bürokratlarınız "Evet, durum budur... Biz gazetecileri içeri tıkıyoruz" demezler, diyemezler.
Onların size "veri" diye sundukları listeler, bir tür "müdafaa" metinleridir.
"Külliyen yalandır" diyemem, ancak en azından çek edilmeye muhtaçtır.
Sayın Başbakan...
Bu konuda Türkiye Gazeteciler Sendikası, tutuklu gazeteciler konusunda çeşitli açıklamalar yapıyorlar.
Onların sundukları bilgiler ile size sunulan bilgiler taban tabana çelişiyor.
Onların verdikleri bilgilere baktığımızda...
Türkiye gerçekten de gazeteciler için cehennem olmuş durumda...
Sizin verdiğiniz bilgilere baktığımızda ise... Türkiye gazeteci cenneti...
Aynı rakamlara, aynı istatistiklere, aynı olaylara, aynı kişilere, aynı dava dosyalarına bakarak bu denli büyük fark çıkarılamaz.
Bu nedenle lütfen kendinizi en baştaki pozisyona, yani "Gerçekten de durum bu mudur" noktasına çekiniz.
Bürokratlarınıza kulak verdiğiniz gibi, Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın yetkililerine de kulak veriniz.
"İki veri" arasındaki uyumsuzluğun nereden kaynaklandığını gözlerinizle görün.
Kararınızı ona göre verin."