İZMİR - Başbakan Erdoğan, Abdullah Öcalan'a ev hapsi tartışmalarını bitirdi, Ecevit-Bahçeli-Yılmaz iktidarında Öcalan teslim edildiğinde idam edilseydi bu iş çoktan bitmiş olacaktı. O anda koalisyonda olsaydık uygulanması gereken cezayı uygulardık. Ya idam edilirdi, ya da istifa ederdik çekilirdik" dedi.
Başbakan Erdoğan, Suriye'de yaşanan olaylarla ilgili bir soru üzerine, gelen bilgilerin çelişkili olmasından duyduğu endişeyi dile getirerek, şöyle konuştu:
"Suriye bizim için kaygı verici. Dün itirabiyle 1200 kadar Suriyeli vatandaş ülkemize sığınmış durumda. Suriye'den ülkemize sığınan tüm kardeşlerimize kapımızı açık tutacağız. Bu şekilde ölümün yoğunlaştığı ve oradaki kardeşlerimizin böyle bir sığınma imkanı aradığı dönemde kapıları kapamamız mümkün değil. Suriye'yle olan ilişkiler diğer ülkelerle olan ilişkilere benzemez. Gerek Hatay, gerek Gaziantep, Mardin tarafında. Sığınma noktasındaki durumun Halep'e sıçraması olabilir. Bu konuda tedbirleri aldık. Tek hamdettiğim nokta yaz mevsimindeyiz. Anında çadırkentler kurarak misafir ediyoruz. Kızılay süratle devreye girdi, gerekli gıda, ilaç, su desteğini veriyor. Temenni ederim ki, bu endişe verici süreci süratle atlatırız. Üç gün önce Esad'la görüştüm. Kendileri bana çok daha farklı şeyler anlattı. Polislerin öldürülmesi konusunda farklı istihbari bilgiler geliyor. Endişeyle takip ediyoruz."
MHP KASET SKANDALI
İkinci soru ise MHP'yi sarsan kaset skandalıyla ilgili oldu. Başbakan Erdoğan ise konunun ayrıntılarını bilmediğini belirterek şöyle konuştu:
"Böyle bir şeyden haberim yok. Bu yayından sonra gerçeği nedir onu öğrenirim. Gerçek yönünü bilemediğim için yorum yapmayayım. TİB'i devreye koyduk, süreç yargıyla ilgili. Yargı takibini sürdürüyor. Bu tür olaylara şahit olmamayı temenni ederiz. Hangi siyasi parti olursa olsun. Bu tür pislik nerede varsa bunun ihbarından da kimsenin rahatsız olmaması gerekir. Siyaseti bunlardan arındırmamız lazım."
"TEPKİMİ ŞEKER HASTALIĞINA BAĞLAMAK EDEPSİZLİK"
Yine bir radyodan gelen seçim meydanlarında tepkinin fazla olduğu eleştirisine ve bunu hastalığına bağlanmasına Başbakan şöyle yanıt verdi:
"Tepkimi şeker hastalığına bağlamak edepsizliğin ta kendisi. Hakaret var mı, buna bakın. Bana hakaret edildi susacak mıyım? Ben dilsiz şeytan olmayacağım. Hak neyse cevabını vereceğim."
'BDP KÜRTLERİN TEMSİLCİSİ DEĞİL'
Öcalan'ın Ak Parti'ye yönelik açıklamalarını ise şöyle değerlendirdi:
"PKK benim Kürt kardeşlerimin temsilcisi değil. Kürtlere savaş açmak ifadesi çok adi, alçak bir ifadedir. Kürtler benim kardeşimdir. BDP Kürtlerin temsilcisi değildir. Kimin temsilcisi belli değil. BDP oradan nemalanmak istiyorlar. Kimsenin AK Parti'ye oy verme mecburiyeti yok. Bu anlattıklarım farklı bir şeydir. Kürtlere savaş ilanı ifadesi çok çirkin bir yaklaşımdır. Kürtler onlardan çok benim kardeşimdir."
PKK'YA TAVİZ İDDİALARI
Başbakan Erdoğan, MHP-BDP ittifakı ve hükümetin PKK'ya taviz verdiği iddialarını da yanıtladı:
"MHP'ye gönül verenlere şunu söylerim, biz hukuk devletinde yaşıyoruz. Yürütme olarak çerçeve neyse ona göre hareket etmeye mecburuz. Kendileri bu ülkede 3.5 sene iktidarda bulundular. Bizim burada atılacak adımlarda gerilim politikasıyla değil... Olayı çözerken gerilim yaratmadan çözmek de, gerilim yaratarak da mümkün. Güvenlik teşkilatları birlik beraberlik içinde. Bir anda hemen olağanüstü olarak açılan pankartı görmeyebilirsin. Görüldüğü anda müdahale edilmesi gerekir. Bunu bazı istisnalar dışında yapmışlardır. Ayrıca yargının üzerine düşen görevler vardır. PKK'ya müsade olarak dillendirilmesi yanlıştır. MHP bize bir öneri getirmemiştir.
Bizzat eşbaşkan hanımla Elazığ il başkanı arasında geçen ses kayıtları tespit edildi. Bu tespitte CHP'nin kazanma şansı varsa onları, MHP'nin varsa MHP'yi destekleyelim diyorlar. Şu andaki tespitlerde görülüyor ki müşterek çalışmanın içine girmiş durumdalar. Açık açık 5-0 olmasın diyorlar."
'TELEKOM'U NEDEN SATTINIZ'
Bu arada Kral FM'in "Neden AK Parti'ye oy vermeyeceğim" diyenlerle sokak ropörtajları yayınlandı. Kayıtları izleyen Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"AK Parti çok profesyonel bir ekip kurmuş halka oynuyor sözüne verilecek bir cevap yok. Halkın taleplerini yerine getiriyoruz."
Burada Kılıçdaroğlu'nun "Telekom'u niye sattınız" suçlamasının hatırlatılması üzerine şöyle konuştu:
"Özelleştirme nedir? Devletin kendi kuruluşlarının çoğu zarardaydı. Bunların faturasını millet ödüyordu. Kendini yenileyemeyen bir teknoloji. Ekonominin içinde olan işadamı konumunda bir devlet değil, düzenleyen devlet. Biz şu anda bunu gerçekleştirdik.
Türk Telekom'un özelleştirmeden önceki konumu neydi, şimdi ne? Yüzde 40 gibi bölümü devletindir. Daha önceki konumu itibariyle böyle bir imkan Telekom'da yoktu. Özelleştirmeyle Türk Telekom rekabet ortamını hazırlayan imkanı meydana getirdi. CHP'nin zihniyetinde devletçilik var. Bunlar artık geçmişte kaldı. CHP hala devletçiliği terk edemedi. Vergiyi veren Telekom mu, önceki Telekom mu deyince Türkiye daha da kardadır."
"YA İDAM EDERDİK YA İSTİFA"
"Milletin asla tereddütü olmasın. Şimdiden aynı şeyi söz veriyorum. Son dönem milletvekili adayı oldum. Bu dönem son adaylığımdır. Ara vermemiz gerekiyor. İmrali'dakiyle ilgili ceza kesinleşti. Nedir bu ceza? Ağırlaştırılmış müebbet hapis. AK Parti bunun üzerinde asla oynamaz. Bizden İmralı'dan çıkarıp gelip E tipi cezaevlerinde kalmasını talep edenler oldu. CHP'liler de, MHP'liler de oldu. İmralı'da tutulmasının bir sebebi var. Her gün oralarda gösterilerle karşı karşıya kalırsınız. Bundan dolayı bu adımlar atılıyor. Kendisi uluslararası standartlar neyse orada cezasını çekmektedir. Farklı odalarda yanına beş mahkum kondu. Onlarla günde belli saatleri var, görüşme imkanları oluyor. Bu da cezalarda olması gereken bir uygulama diye sağladık. Böyle bir şey düşünülemez bu mertçe değil, namertçe bir iftiradır. Tayyip Erdoğan sağ oldukça, böyle bir şeye müsade etmez. Ancak bir şey var. İdam Türkiye'de kalkmadığında ABD geldi Öcalan'ı teslim etti. Teslim edildikten sonra merhum Ecevit, Bahçeli, Yılmaz iktidardaydı. İdamın ertelenmesine karar verildi. Altında onların imzası var. O zaman bunu sümenaltı yapmasaydınız, bu iş çoktan bitmiş olacaktı. O anda koalisyonda olsaydık uygulanması gereken cezayı uygulardık. Ya idam edilirdi, ya da istifa ederdik çekilirdik."
YENİ BAKANLAR KURULU
Erdoğan dün açıklanan yeni kabine sistemiyle ilgili soruya şu yanıtı verdi:
"8.5 yılda elde ettiğmiz bir deneyim var. Bu yeni yapılanma icracı bakanlıkların sayısını 20'ye çıkararak daha seri karar alma, halkla bütünleşmeyi getirecek bir süreç. Aslolan Türkiye'nin şu 2023'e gidişte bu değişimle birlikte sağlam zeminde bir adım atması. 12 yılın bu ilk dört yılı çok önemli. Yeni kabine inşallah çok daha pratik, verimli neticeler alabilecek bir kabine olacaktır. Bakan yardımcılığında üniversite mezunu olma kaydı da söz konusu olmayacak. İlkokul mezunu bir bakan yardımcısı olabilir. Sabancı'nın üniversite mezunu olmadığını biliyorum. Tahsil bir engel olmayacak. Bakan çok daha rahat ulusal ve uluslararası çalışmalara koşturabilecek."
YENİ ANAYASA
"367 vekil alırsak STK'ların partilerin görüşlerini alarak Türkiye'de halkın benim anayasam diyeceği anayasayı hazırlayalım istiyoruz. Temel hak ve özgürlükleri sahiplenen bir anlayışı, sendikal haklar noktasında güvence getiren anayasayı ve Türkiye'yi evrensel değerlere sadık hale getirecek bir anayasa." (ajanslar)