İSTANBUL - Milli Piyango’nun yılbaşı büyük ikramiyesinin İstanbul’daki talihlisinin 75 yaşındaki çiftçi emeklisi Yusuf Akoğlu olduğu ortaya çıktı. Akoğlu’nun yaşadığı Arnavutköy Haraççı Mahallesi’nde dün herkes bunu konuşuyordu. Ancak Yusuf Akoğlu, haberi alır almaz ortadan kaybolmuş...
Haraççı Mahallesi’ndeyiz. Mahalleye girişte daha arabadayken yanımıza yaklaşan mahallenin çocukları, evin yolunu gösterme yarışına giriyor. “Abla, bizi de manevi çocukları diye çeksenize” diye yalvaranlar, “televizyona” çıkarak “meşhur” olma ümidiyle “Recep gel Recep” diyerek arkadaşına seslenenler. Çocuktan al haberi sözüne güvenerek son ses bağırışan arkadaşlara kulak veriyoruz. Ancak anlaşılan o ki, iki günde mahallede efsaneler almış yürümüş:
Haberi alan Yusuf Bey’in tansiyonu fırlamış, hastaneye kaldırılmış. Oğlu Nihat’ın evine koşarak “toz” olmuş, bir daha da gören olmamış. Ankara’ya gitmiş ama dönecekmiş. Tüm bu laf kalabalağından anladığımız Yusuf Bey’in öyle ya da böyle ortadan kaybolduğu.
Mahallenin yardımsever çocukları sayesinde evin önündeyiz. Bahçede kocaman iki köpek. Onlar bile şaşırmış gibi geliyor gözüme. Susmak bilmeyen bir genç adam başlıyor anlatmaya: “Abla, Yusuf amca elinde sapan bizi de köpekleri de kovalardı. Zengin olmadan önce yani...”
Eşini 6 ay önce kaybetmiş
75 yaşındaki çiftçi emeklisi Akoğlu, üç çocuk sahibiymiş. Eşini 6 ay önce kaybetmiş. Tek katlı gecekonduda oğlu ile yaşıyormuş. Aynı mahallede oturan bir diğer oğlu başka evde kiracıymış. İsmini öğrenebildiğimiz evli olan oğlu Nihat Bey ise babasına yakın oturuyormuş. Arabaya davet ettiğimiz Recep bize yol gösteriyor. İki katlı evin önünde hayvancılıkla uğraştığı söylenen Nihat Bey’e ait bir kamyonet. Evin bahçesine adım atmak üzereyken boynu tasmalı siyah kocabaş ile göz göze geliyoruz. İki adım öteden bir komşu teyze “Ben gidip bakayım” diyerek kapıyı çalıyor. Kimsecikler yok. İstikamet, kahvehane.
Çekilen o son bilet...
“O” biletin hikayesini dinlemek için Merkez Çay Bahçesi’ndeyiz. Az uzaktan göründüğümüz an “Yine mi siz” der gibisinden gülüşmeler başlıyor ama artık alışmışız. Mekanın ortaklarından Salim Bey anlatıyor: “Piyangocu geldi. Bana da al demişti, çıkmaz diye almadım. Yusuf, 9 tane çeyrek seri biletin hepsini aldı. 100 lira verdi. Adam da para üstü vermek yerine bir tane daha almasını istedi.”
İşte o para üstü yerine alınan onuncu bilete vurmuş ikramiye. Herkes bir ağızdan, “Zaten ablacım seri bilete çıkmaz ki” diyerek Salim Bey’i destekliyor. Bileti ilk kez kontrol eden arkadaşları “bir şey” görmemiş. Fark eden isim, Kadir Akkaya. Kadir Bey biraz üzgün gibi ama dediğine göre esasen “yorgun”muş:
“Hep düşüklere bakıyoruz, ne bilelim büyük ikramiye çıkmış. Önce alt taraflara baktım, amorti falan çıktı. Sonra bir baktım ki büyük vurmuş. ‘Yusuf abi, bunu al hemen kaybol’ dedim. Bir çay içtik, sonra gitti.”
Yusuf Akoğlu, Kadir Bey’in deyimiyle derhal “topuklamış”. Arkadaşına giderken “Beni de gör dedim” diyerek espri yapıyor. Arkalardan gelen bir delikanlı sesi ise hepimizi güldürüyor:
“Yusuf abi şimdilik gitti ama ben duydum mahalleye bir çeşme yaptıracakmış!”