Soner Çağlar/Egedesonsöz- “İzmir rehavetten kurtulur umarım” diyen Prof. Dr. Nevzat Saygılıoğlu, “Niye Yunanistan’la ticarete girmiyorsunuz. Özelleştirme başlıyor. Olağanüstü özelleştirmeler olacak. Turizm, tarım gibi sektörlerde özelleştirme başlıyor. 3-4 arkadaş birleşin. Gizlenmek adına yanınıza bir yabancı alın şu Yunanistan’a bir açılın” şeklinde konuştu.
İzmirlilerin bir yemekte arkadaşlarıyla oturma alışkanlığı olduğunu belirten Saygılıoğlu, “Aynı masada oturulmaz. Yeni insanlarla tanışmak adına eski Cumhurbaşkanımız Özal, farklı insanlarla oturduğunu söylerdi. Yine Özal, ‘köyde yumurta satılmaz, şehre inmek lazım’ derdi. Dolayısıyla Yunanistan’a gitmek lazım. Sizlerin Yunanistan’a davet ediyorum” dedi.
Önümüzdeki sürecin çok fazla ekonomi endeksli olmayacağını belirten Saygılıoğlu, “Anayasa nereden baksanız, bir yıl sürecek. Bir yıl sürebilecek bir anayasa tartışması var. Yerel seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Bu süreçte siyaset ekonominin önünde yer alacak” uyarısında bulundu.
Son günlerde sık sık gündeme gelen ‘cari açık’ konusuna değinen ve “Koro halinde söylenen cari açık şarkısı var” dedi. Günümüzdeki verilere göre 2011 yılında cari açığın minimum 80 milyar dolar olacağını kaydeden Saygılıoğlu, geçtiğimiz yıl petrol ithalatına 40 milyar doların üstünde para ödendiğini, cari açığın büyük bir bölümünün petrol ithalatından kaynaklandığını ifade etti. Cari açığı besleyen konunun petrol ithalatı olduğunu anlatan Saygılıoğlu, son günlerde kurları arttırma konusunun konuşulduğunu söyledi.
Dolar kurunun artıp artmayacağı konusuna da değinen Saygılıoğlu, “ABD merkez bankası FED’in politikasına baktığımızda faizlerin arttırılmayacağını ama ekonominin de çok iyi gitmediğinin ifade edildiğini görüyoruz. Piyasaya 700 milyar dolar para enjekte ettiler. ABD’de iç piyasa hareketlensin, insanlar ev, araba alsın diye ancak ABD halkı bu işe girmiyor. Piyasaya sürülen para Türkiye gibi gelişen pazarlara gidiyor” diye konuştu.
Ortadoğu ve Afrika ülkelerinde yaşanan halk ayaklanmalarına dikkat çeken Saygılıoğlu, şunları söyledi:
“Etrafımızdaki coğrafyayı gözardı etmeyelim. Lübnan, Suriye’den gelen paralar var. Turizm gelirlerimiz var ve müteahhitlik şirketlerimiz dünya çapında önemli başarılar elde ediyor. AB Yunanistan, İspanya ve diğer durumu zorda olan ülkelerle meşgul. Bütün bunları dikkate aldığımızda likidite devam ederse cari açığın finanse edilebilmesinde sorun olmaz. Ancak bu likidite kalıcı mı derseniz, kalıcı değil. Bir gün rüzgarlar ters estiği zaman çok ciddi sıkıntılar, bizi bekliyor olabilir.”
Türkiye’nin bu yıl ihracatta 138 milyar doları yakalayamayacağını öngördüğünü belirten Saygılıoğlu, hizmet, inşaat gibi sektörlerde son 3 aylık taleplerde düşüş olduğuna dikkat çekti. Son 3 aydaki verilere bakıldığında stok satışlarda artış olduğunu gelecek 3 ayda olacağı gözlemlenen stoklardaki artışın geçtiğimiz 3 ayda stoğa çalışıldığının göstergesi olduğunu ifade etti.
Likiditide daralmasının yaşanabileceğini belirten Saygılıoğlu, iç ve dış gelişmelerin ülkenin ekonomisinde belirleyici rol oynayacağını anlattı. Saygılıoğlu, şöyle konuştu:
“Türk dış politikasındaki gelişmeler özellikle batı dünyası tarafından dikkate izleniyor. Acaba ‘eksen kayması mı değil mi?’ diye izleniyor. Suriye’de yaşanan olayların olumsuz etkileri kesinlikle kaçınılmaz. Ayrıca AB eskiden buzdolabındaydı. Şimdilerde ise direk olumsuz şeyler söyleniyor. İç gelişmelerde çok önemli. Seçim yapıldı. Herkes ‘galip’ olarak değerlendirdi. Ancak gördük, seçim hukukuna yönelik yaşadığımız garabetin dünyada örneği yoktur. Yargıtay, 22 Mart’ta Hatip Dicle kararını onaylayacak, 8 Haziran’a kadar yazılmayacak. 8 Haziran’da YSM’ya gidecek, o da bekleyecek sonra ‘yok’ diyecek. Hukuki anlamda hiçbir anlamı olmayan olay. Hukuk süreci nedeniyle sıkıntılı bir süreç yaşanıyor. Seçim garabeti yaşanıyor. Ankara siyasi manevra yöntemler ile bir şekilde bu sorunu aşacak. Muhtemelen önümüzdeki Pazartesi günü yeni Bakanlar Kurulu kurulacak. İzmir’in çok ciddi avantajı olacak gibi görülüyor.”
Ekonomik göstergeler dikkate alındığında günümüzde ‘ekonomiyi soğutalım’ gibi bir anlayışın gündeme taşındığına işaret eden Saygılıoğlu, bu fikri savunanların ekonomiyi birden değil yavaş yavaş soğutma yoluna gidilmesini dile getirmeye başladıklarını belirtti. Kimilerinin ise bu sıcak ekonominin devam etmesinden yana olduğunu kaydeden Saygılıoğlu, “Cari açığa çözüm tedrici olacak. Ani bir soğutma olmayacak. Bir kehanette bulunuyorum. Çünkü reel sektör acı reçeteye karşı. Geçtiğimiz yıl bankaların karı dolar bazında yüzde 19 oldu. Tüketicilere yönelik bazı çalışmaların olduğu biliniyor. Bunun çözümü aslında reel sektörde. Sorun parasal, çözüm reel sektörle ilgili” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin geçtiğimiz yıl 180 milyar dolar ithalat yaptığına dikkat çeken Saygılıoğlu, özel sektörün borcunun da 200 milyar dolara dayandığını kaydetti. İç piyasa dengeleri açısından girdi maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle üretmek yerine ithal olarak almanın daha ekonomik olduğunu belirten Saygılıoğlu, şöyle devam etti:
“Cari açığın çözümünde temel sorun girdi fiyatlarının dünya ile rekabet edebilir seviyeye gelmesiydi. OECD ülkeleri arasında yüzde 42’lik vergi yükü ile en başlarda yer alıyoruz. Çevremizdeki ülkeler olarak Romanya, Bulgaristan’da vergi yükü daha az. Yani her işinizi kayıt altına aldığınız takdirde rekabet mümkün değil. Bu istihdamı da etkiliyor. Ekonomik realitedir. Anayasaya, baba yasaya benzemez. Tamamen ekonomik realitedir. Bu yükleri indirmediğiniz sürece olmaz. Bunu yaparsanız Türkiye üretmeye başlar. Cari açığın azalması girdi fiyatlarının indirilmesinden geçiyor. Buda orta vadeli çözümdür.”
Türkiye’nin iki temel sorunu olduğunu anlatan Saygılıoğlu, birinin hukuk diğerinin ise idari reform olduğunu belirtti. Bunları yapamayan iktidardan ekonomik çözüm beklenemeyeceğini dile getiren Saygılıoğlu, Cumhurbaşkanlığı seçiminin 5 yıl için mi, 7 yıl için mi olduğu konusunun hala tartışıldığını ve yeni yeni orta noktaya varıldığını belirterek hukuk reformunun gerektiğini söyledi.
Hükümetin vergi, SGK ve devlete olan borçlar konusunda 4 defa af kanunu çıkarttığını hatırlatan Saygılıoğlu, “Bunların çözüm olmayacağını göreceksiniz. Çünkü yapı aynı yapı. Sağlam temellere oturtmak yazım. O temel tutmaz. Hukuk reformu ve idari reform yapılmadığı takdirde çözümler geçicidir. Bakanlıklar değişti… Kalkınma Bakanlığı burası Afrika’nın Gabon’u mu, Sudan’ı mı? İrite edici bir anlayış. Ekonomi konusundaki yapılanma doğru değildir. İç ticaretle gümrükler nasıl birada olur anlamam mümkün değil. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir uygulama yok. Bu garabettir, çözümsüzlüktür” diye konuştu.
Türkiye’nin 2011 yılı için turizmini ıskaladığını söyleyen Saygılıoğlu, Türkiye’nin gelirlerinde yüzde 14 artış olduğunu, İspanya, Yunanistan, İtalya, Libya, Mısır gibi ülkeler bu kadar sıkıntıdayken Türkiye’nin bu destinasyonu ve bu sektörü tutamadığını savundu.
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, “Ekonomiye soğutmanın artıları ve eksileri olacaktır. Yurtiçinde ekonomiyi soğuttuğunuzda ihracat sistemi nasıl dönecektir. Dışarıya nasıl mal satacaksınız. Ekonomiyi soğutmak çözüm değildir. Yurtdışındaki ihracat kaynaklarına teşviklerle önümüzün açılması gerekiyor. Eximbank’a kredi için başvurduğunuzda kredi alamıyorsunuz. Ben yaşadım. Uzun süre bekliyorsunuz. Bunun düzenlemesi gerekiyor” dedi.
Seçim sonrasında milletvekillerinin yemin krizine neden olan gelişmeleri değerlendiren Yorgancılar, çözümün meclis çatısı altında olduğunu belirtti. Yorgancılar, sıkıntı yaratan kararın daha önce değerlendirilerek verilmesi halinde günümüzdeki kaos ortamının yaşanmayacağını ifade etti.
Meclis Başkanı Mehmet Tiryaki, genel seçimlerin geçtiğini belirterek, İzmir’e yapılması için söz verilen projeler konusunu yakından takip edeceklerini söyledi.
Toplantıda EBSO Vakfı’ndan burs alan ve İYTE Moleküler Biyoloji Bölümünü onur derecesi ile bitiren Gökhan Çıldır, EBSO Meclis üyelerine yönelik bir teşekkür konuşması yaptı. Daha sonra Çıldır’a Tiryaki ve Yorgancılar, tebrik için bir plaket verdi.