İZMİR - İzmir Barosu Başkanı Sema Semapekdaş göreve geldiğinden beri yaptıklarını, hedeflerini ve kent gündemindeki tartışmalı dava süreçleri hakkında Egeli Sabah’tan Sezen Özsavrangil’e açıklamalarda bulundu.
Sizi "Manisalı gençler davası" ile tanıdık. Tüm toplumu sarsan o dava sizde nasıl bir etki bıraktı?
Çocuklara işkence yapılmıştı, bu davada yer almak benim görevimdi. Orada çok güzel bir şey başarıldı. Hukukçular, medya ve sivil toplum örgütleriyle güzel bir dayanışma yakalandı ve bu dayanışma kazandı. Bana "Kendinizi nasıl tanımlarsınız?" derler; dayanışmaya inanırım diye yanıtlarım. Sosyal devlet denilen şey de aslında bu dayanışma. Çocuklara yapılanlar açısından içimde sızlama var ama başarmanın getirdiği rahatlık var.
İzmir İl İnsan Hakları Kurulu iyi çalışıyor mu?
Diğer insan hakları kurullarına göre daha iyi işler yapıyor. Biz baro olarak o kurulu ihmal etmiyoruz.
İnsan hakları ihlalleri açısından İzmir Barosu'nun takip ettiği dosya var mı?
Fevziye Cengiz'in ( Karabağlar Polis Karakolu'nda polisten yediği dayak görüntüleriyle gündeme oturan) dosyasını takip ediyoruz. Zaten olayı bizim arkadaşlarımız ortaya çıkarttı. Ek iddianame açıldı şimdi. Ayrıca, biber gazı toplumsal olaylarda kullanılmasın diye bir davamız var. Hopa'da biber gazıyla ölüm sonucu bakanlığa yazı yazdık ve yasaklansın dedik. Cevap verdiler; "Toplumsal olayları copla engellemeye çalıştığımızda kalıcı hasar olmaktadır ama biber gazıyla kalıcı hasar olduğuna yönelik kayıt yok, bu yüzden işlemi yasaklamıyoruz" dediler. Yeni bir çalışmamız daha var. İzmir Valiliği'ne yazı yazarak karakolların ne kadarında kamera var, nerelere konuldu, sayıları nedir gibi bilgi istendi. Özel görevli mahkemelerle ilgili çalışma yapıyoruz.
TASARIYA KARŞI ERKEK DİRENCİ VAR
Türkiyede'ki baroların uyarısıyla kadına karşı şiddeti engellemeye yönelik bir yasa tasarısı hazırlandı. Bu yeni yasanın uygulanabilirliğini düşünüyor musunuz, atlanan bir şey var mı, nasıl buluyorsunuz tasarıyı?
Türkiyede ciddi anlamda mücadele veren kadın örgütleri var. Bakanlık yetkilileriyle uzun çalışmalar sonucunda bu yasa tasarısı hazırlandı. Bu tasarı sivil toplum kuruluşlarının en fazla katkısının olduğu tasarıdır. Bakanın meclis açılır açılmaz geçecek ilk yasa bu olacak demişti ama hala bekliyoruz. Hükümet tasarısı olsun dendi ama geri döndü bakanlığa ve çalışmalar devam ediyor. Kadını evde, sokakta, işyerinde korumalısınız. Kadın öldükten sonra faile ceza vermenin ötesinde bir hukuk anlayışı olmalı. Kadın sığınma evine yerleştirilmeli ancak şimdi en ideal çözüm yöntemlerinden biri şiddet uygulayanın evden ayrılması. Çünkü kadını aldığınız, sığınma evine koyduğunuz zaman, adam düzenini sürdürüyor. Önemli olan onun evden ayrılmasını, şiddet mağduruna nafaka vermesini sağlamaktır. Bu tasarıda çok güzel şeyler vardı. Fakat bu taslak hükümet tasarısı haline gelmedi. Bir erkek direnci var sanıyorum.
ŞİDDET DANIŞMA HATTI: 400 00 04
Baro olarak bu konuda bir çalışmanız var mı?
İzmir Barosu olarak Kadın Hakları Danışma Merkezi kurduk. Aile içi şiddet danışma hattımız 0232 400 00 04. Adli yardım için savcılığa gelen şiddet mağduru kadınlara özel olarak rehberlik hizmeti veriyoruz. Haklarını, koruma tedbirlerini anlatıyoruz. Daha bu birimi açalı 2 ay olmadı ancak ummadığımız talepler geliyor, çok başvuru var. Çünkü şehirlerin nitelikleri değişti, yeni bir yaşam tarzı var. Bununla birlikte yen şiddet olguları ortaya çıktı.Kadın birey oldukça karşı taraf "Ne oluyor?" diyor. Medya önceden kadına dayak konusunu haber yapmazdı şimdi haber hale geliyor. "Kötüdür, ceza alması lazım" deniyor. Medya teşhir ediyor. Dolayısıyla şiddetin önüne geçmek için şiddeti görünür kılma durumu var. Şiddet mağdurları gösterilirken şiddetin cezasız kalmadığını da göstermek lazım. şiddet mağduru kadına mutlaka avukat tayin edilmelidir.
ÇETE KAPSAMINDA YARGILAMAK DOĞRU DEĞİL
İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne yapılan operasyonlar ve yargı süreciyle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Yargılamayı gerektiren konular var ama buradan yola çıkarak "Çıkar amaçlı suç örgütüdür" demek yanlış. Elde edilen çıkarın ne olduğu belli değil. Hangi ekonomik çıkarı elde etmiş bu çete üyeleri? Çete kapsamında yargılanması doğru değildir. Suç iddiaları olabilir, her suç iddiası mutlaka suçun işlenmiş olması da değildir. Yargılanma sonucunda iddia doğru mu, değil mi belli olur.
Belirsizlik varmış gibi bir algı mı oluştu?
Somut olarak insanları ikna edecek , şu ihaleden şu kadar lira şunun hesabına aktarılmış gibi iddialar ileri sürüldü mü; yok. Yol, metro yapımı gibi ciddi işler de değil, iddianamede yer alan ihaleler şal, süt, mandalina gibi şeyler olunca bu iddialar insanları inandırmadı, ikna etmedi. Ben ifadeler verildiğinde, yargıyı ikna edeceklerini düşünüyorum. Ancak iş üretmek zorunda olan kurumlarda, işler yapılırken yanlış da yapılır. Bunlar ihmali, kasti yanlışlar olabilir. Bu nedenle belediyelerin teftiş kurulları vardır. Sayıştayın raporlarının amacı budur. Yanlış varsa düzeltilir, her yanlış illa ki yargılamayı da gerektirmez. Bir uyarıdır aynı zamanda teftiş, mutlaka insanları yargılamak ve cezalandırmak değil. Yanlışı düzelterek işleyişi sağlıklı hale getirirsiniz, bu arada iş üretirsiniz. Yanlışlar kastiyse, suiistimal varsa, çıkar elde edilmişse onları da yargıya sevk edersiniz. Ama işleyiş devam eder.
İNCİRALTI PLANLANMALI
Kent bütününü ilgilendiren İstanbul-İzmir otoyolundan sonra, Konak Tüneli'ne de dava açacağınızı belirttiniz. Peki EXPO sürecinde İnciraltı ile ilgili öneriniz nedir?
1992-1999 yılları arasında SHP'den Balçova ve Büyükşehir belediye meclis üyeliği yaptım. O zaman en öncelikli konumuz İnciraltı'nın bir an önce planlanmasıydı. EXPO için temamız çok güzel. Bu şehrin sağlık şehri olması lazım. Dünya nüfusu yaşlanıyor, yaşlı insanlar sağlıklarına düşkün oluyor ve bu anlamda para harcıyor. Ayrıca ciddi bir inanç turizmi geliştirecek potansiley mevcut. Aynı zamanda Türkiye'nin doktorlarının dünyanın en iyi doktorları olduğunu düşünüyorum. Burası bu anlamda planlanmalıdır.
İZMİRİN AVUKATLIK TARİHİ ÇIKIYOR
İzmir Barosu köklü bir geçmişe sahip...
İzmir Barosu 104 yıllık bgr geçmişe sahip. Biz de görevg eldiğimizde bir çalışma başlattık. İzmir'in avukatlık tarihini çıkartmaya çalışıyoruz. Neler yakaladık neler.... Örneğin, İzmird'eki ilk kadın avukat Kahire doğumlu bir avukatmış. İzmirin ilk avukatı da bir Yahudi. Osmanlıca bilen ve tarih yazarı bir arkadaşımız var. Onunla beraber çalışmaya başladık. Eski kayıtları bulduk. Dil anlamında da inceleme yapıyoruz. Neler kullanılmış, neler giyiliyormuş, hangi davalara bakılmış? Bulduğumuç çok güzel fotoğraflar var. Burada da erkek avukatların değişik bir şapka giydiklerdini gördük. Hatta o şapkayı bulduk. Ulaştığımız tüm verilerle ilgili konuşmayacaım. Yakın zamanda bunları toparlayarak kamuoyuyla paylaşacağız. Güzel bir proje hayata geçecek. (Sezen Özsavrangil/Egeli Sabah)