HABERLER>ULUSAL MEDYA
25 Mart 2010 Perşembe - 00:00

’“İzninizi istiyorum’”

Tuna Kiremitçi Vatan gazetesindeki yazılarına son verdiğini işte bu sözlerle açıkladı.’

’“İzninizi istiyorum’”

Tuna Kiremitçi Vatan gazetesindeki yazılarına son verdiğini işte bu sözlerle açıkladı.’
 
İSTANBUL - Kiremitçi, medyatava adlı internet sitesine gönderdiği metinde isim belirtmese de bu kararı aynı gazetenin yazarlarından, eski  eşi İclal Aydın'ın bugünkü yazısı üzerine aldığını belirtti.
 
Aydın'ın tepkisine neden olan, Kiremitçi'nin dün yazısında bahsettiği kadın sanatçının 1987'de yaşamını yitirmiş biri olması...
 
İşte Kiremitçi'nin kaleme aldığı veda yazısı
"Efsanevi çello sanatçısı Jacqueline du Pré (1945-1987) hakkında kaleme aldığım (ve Çarşamba günü yayımlanan) metne, gazetemizin bir yazarından yanıt geldi. Yanıtın içeriği ve düzeyi, kabul edemeyeceğim bir irtifayı sergiliyor. Üç yıldır kendimi evimde hissetmemi sağlayan Vatan ailesine bu nedenle teşekkür ediyor ve izninizi istiyorum.
Sevgi ve saygılarımla."
 
İŞTE TUNA KİREMİTÇİ'NİN DÜN YAYINLANAN 'JACQUELİNE VE BEN' BAŞLIKLI YAZISI
"Jacqueline ve ben, sakin bir hayatı seçtik: Akşamları o çellosunu çalıyor, ben romanıma çalışıyorum. Kendisi, hayatımda gördüğüm en uyumlu hayat arkadaşı.
 
Müzisyenlerin vecizesi: ’“Bir gün çalışmazsam ben anlarım, iki gün çalışmazsam maestro, üç gün çalışmazsam dinleyici anlar.’” Canıma minnet doğrusu; öteden beri en sevdiğim çalgı çello olagelmiştir. Bir de onu Jacqueline’’in büyülü parmaklarından dinlemek insanı esine boğuyor.
 
Evdeki çalışmamız süreç içinde ilginç koşutluklar göstermeye başladı: O Ludwig’’in ’“Arşidük Üçlüsü’”nü çalarken ben diyalogları yazıyorum mesela. Elgar yorumlamaya başladığındaysa metnin ana gövdesine yoğunlaşıyorum. Sıra Schubert’’in ’“Alabalık Beşlisi’”ne geldiğinde, hiçbir şey yapmadan, müziği dinliyorum yalnızca. Bu arada, Jacqueline’’i romanımın kahramanlarından birine dönüştürmeye karar verdim. Nasıl yapacağımı henüz bilmiyorum ama anlatının odak noktasında, kilit rol oynayacağı besbelli.
 
***
 
Bu sabah apartmandan çıkarken, karşı komşuya biraz da mahcup bir şekilde ’“kusura bakmayın lütfen’” dedim: ’“Çello, akustik nedenlerle sesi çok çıkan bir enstrüman. İnşallah rahatsız etmiyoruzdur.’” Yüzüme tuhaf bir ifadeyle bakakaldı kadıncağız. Sanırım Jacqueline gibi bir ustanın müziğinden rahatsız olabileceğini söyleyerek, istemeden onu küçümser gözükmüştüm.
 
İnsanoğlu böyle işte; ne kadar dikkat etsek de zaman zaman düşüyoruz kibir tuzağına. Durumu düzeltmek için akşam Jacqueline ile beraber, oturmaya beklediğimizi söyleyecek oldum, yarım ağızla bir şeyler geveledikten sonra hızlı hızlı yürüyerek uzaklaştı gitti komşu. Kırılmıştı belli ki.
 
***
 
Jacqueline ile yaşamanın tek zorluğu, toplum içinde dikkat çekmek. Onun müzik tarihindeki yerinden dolayı değil yalnızca; sarışın bir kadınla arkadaşlık etmenin Orta Doğu’’da hangi zorlukları çağırdığını da anlamış oldum. Yine de sesimi çıkarmadım ama; Jacqueline’’in şark usulü süfliliklerden rahatsız olmasını istemiyorum.
 
Bir geceyi daha aynı çatı altında, Jacqueline ile beraber, çalışarak geçirdik işte. Jacqueline ezan sesinde tatlı bir hüzün bulduğunu söyler hep. Özellikle de sabah ezanında... Bense yıllardır yanılmış olduğumu düşünerek şaşırıyorum: Bir başkasıyla aynı evde yaşamak mümkünmüş meğer."
 
İCLAL AYDIN'IN 'AYAR ÇEKERİM GÖRÜRSÜN!!' BAŞLIKLI BUGÜNKÜ YAZISI
"Uykusuz gecelerimden birini daha geride bırakmanın ve hala yaşayabiliyor olmanın haklı gururunu taşıyorum. Bu geçici dünyada her şey bir sis perdesi altında akıp gidiyor... Uykusuzluk insanı mikrodalgada patlamaya hazır bir adet mısır tanesine dönüştürüyormuş meğer... Her şey anlamından ciddi bir miktarda bir şeyler kaybediyor aynı zamanda...
 
Anayasa taslağı, çıkmaza giren görüşmelere dair haberlerle dolu gazeteler kucağımda, tavana bakarken yakaladım kendimi. Geçenlerde katıldığım bir televizyon programında da stüdyoda konuşulanları bırakıp epey bir süre tavanı seyretmişim. ’“Çok dalgınsın, konsantre olma güçlüğü çeker gibi görünüyorsun’” diyorlar. Aslında tamamen mevzunun içindeyim. Olaylardan bir an olsun kopmuş değilim... Oysa kopmayı ne çok isterdim.
 
Tavanda aradığımı bulamayınca tekrar gazetelere döndüm. Bizim gazetenin (Vatan) arka sayfasını ve dolayısıyla o bölgenin sahibi köşe yazarını uzun zamandır okumuyordum aslında. İtiraf!! Haklı gerekçelerim vardı ama benim. Çünkü okudukça içerliyordum ona. Yahu ’“niye ayıp ediyor bu kadar’” diyordum. İçimdeki sızıyı canlı bir yaratığa dönüştürüyordu. En iyisi hiç ilgilenmemek dedim sonunda bir gün ve oradaki ’“varlığı’” kanıksadım... Ama... Tavandan gazeteye döndüğümde gözüm takıldı o köşeye. Takılınca okudum. Okuyunca duramadım. Duramayınca yazmaya başladım. Biri beni durdurmazsa ben bu yazıyı gazeteye de gönderirim şimdi...
 
Hayatına giren her yeni kadına köşesinden güzelleme yazarken eskileri gömmeden, bir biçimde onları yeni hikayesinin altyapısı haline getirmeden de bunu başarabileceğini öğretmeli artık biri ona... Tuna’’ya yani... ’“En sevdiğim kadın budur’” demenin daha şık, daha yakışıklı yolları vardır mutlaka. Köşesinde müzisyen sevgilisi çello çalarken o da romanını nasıl yazıyormuş onu anlatmış. Demek ki romana da geri dönmüş. Biz temelli bıraktı sanıyorduk. Neyse birkaç kez daha bırakır, geri döner, gider gelir artık...
 
Bana yazdığı mektuplardan birinde, söylediği vakit çok etkilendiğim ’“senin yanında iyi biri olmak istiyorum’” cümlesi vardı. Jack Nicholson’’ın bir filminden alıntı yaptığının altını çizmişti. Aynı cümleyi daha sonra aynı vurgularla Demet Sağıroğlu için de kullandı. Ona yazdığı o köşe yazısında daha önce bana ve büyük ihtimalle Yasemin’’e de söylemiş olduğunu düşündüğüm bu cümlelere rastlayınca, Demet de ’“o yazıyı kesip sakladım’” diye röportaj verince... İçtenlikle söylüyorum Demet’’in aldatıldığını düşünmüştüm ama kıyamamıştım sevincine... Yutkunmuştum gitmişti... Susmak bu yüzden kıymetliydi. Sevmek dışında hiçbir suçu olmayana neden hesap ödetilsin ki?
 
***
Neyse, kimseye kimi nasıl seveceğini biz öğretemeyiz elbette. Ama bugüne dek eski eşim olduğu için ’“bunu yazamam’” diye düşünüp düşünüp sustuğum ve fakat ’“aaa artık ne susacam be’” dürtüsüyle hitap etmek istediğim sevgili yazar arkadaşım!!
 
Arka sayfadan ’“ben şimdi mutlu biriyim’” yazılarının içinde sonucu ’“mutsuzluğumun sebebi eskilermiş’” e getirirsen bir kere daha... Örgütlenme ve dernekleşme bilincimin çok yüksek olduğu şu günlerde kurarım bir ’“Tuna’’dan mağdur olan kadınlar dayanışma komitesi’” görürsün gününü...
 
Şaka bir yana, sadece sana değil, yeni birini sevme üslubu seninkine benzeyen herkese hatırlatmak gerekir... Şimdiki sevgili de gün gelecek eskiler arasında yerini alacak. Bunu unutma; eskiler giderek kalabalıklaşıp güçlenirken eski sevgili anısına sahip çıkamayanın ayağının altındaki yer öyle hızla incelir ki... Bu gidişle bize yerin dibinden bildirmeye başlamayasın sakın... Bunu kalpten istemem ama bilesin..."

 
 
Kılıçdaroğlu’ndan adaya saldırı sonrası ilk açıklama
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Mine Kırıkkanat’’tan İzmir yorumu
Vatan Gazetesi Mine G. Kırıkkanat, bugünkü yazısında İzmir’’i kaleme ...
Özdil: Nevruz PKK dayatması!
Türkiye'nin birçok yerinde Nevruz kutlamaları devam ederken Hürriyet ...
Ahmet Altan'dan Başbakan Erdoğan'a: Sen kimsin?
Başbakan Erdoğan’’ın köşe yazılarına yüklenen konuşmasından sonra ...
 
Necati Doğru’’nun Vatan’’dan istifasına yol açan o yazı!
Usta kalem Necati Doğru Vatan’’dan istifa etti. Odatv.com’’un ortaya ...
İnterpress’’e tüketici ödülü
Tüketici Akademisi tarafından bu yıl 23.’’sü yapılan Uluslararası ...
Sedat Ergin istifa etti
Doğan Gazetecilik A.Ş., Yönetim Kurulu Üyesi Sedat Ergin'in bugün ...
 
Sezen Kadın Günü’’ünde kalemi eline aldı’…
Milliyet gazetesi yazarı Ali Eyüboğlu, bugünkü köşesini sanatçı Sezen ...
Şok iddia: Başbakan’’ın yatak odasını dinlediler!
Türkiye'yi sarsan 'dinleme' skandallarına yeni bir boyut ...
Dinç Bilgin: Bu ülkede basın hükümet de kurdu
Taraf Gazetesi’’nden Neşe Düzel, Pazartesi Konuşmaları köşesinde Dinç ...
 
Serdar DEĞİRMENCİ
Serdar DEĞİRMENCİ
Sonbahar
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Başıboş canileri toplamak!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Bu da geçer
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Yemek kitabı değil Kültürel Miras!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
İşte 'gülen' ilk fotoğrafı!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Son nefeste Göztepe!
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Townç Sowyer'in maceraları
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (9) 'Bizim radyo tiyatrolarımız vardı'
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bektaşi Devleti tartışmaları!
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Parti tabanı Özel’den kopuyor mu?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva