HABERLER>YEREL MEDYA
8 Mart 2010 Pazartesi - 00:00

’“Anneler çocuklarına eşitlik aşılamalı’”

İzmir’’in ’‘first lady’’si Türkegül Kocaoğlu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’’nde İzmirli kadını, sorunlarını ve bu konuda yürüttüğü çalışmaları anlattı, ’“Yakındığımız erkek tipini biz kadınlar, anneler yaratıyor’” dedi.’

’“Anneler çocuklarına eşitlik aşılamalı’”

İzmir’’in ’‘first lady’’si Türkegül Kocaoğlu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’’nde İzmirli kadını, sorunlarını ve bu konuda yürüttüğü çalışmaları anlattı, ’“Yakındığımız erkek tipini biz kadınlar, anneler yaratıyor’” dedi.’
 
İZMİR - Çalışmalarıyla eşine destek olan ve basında çok fazla röportaj vermeyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’’nun 35 yıllık eşi Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Türkegül Kocaoğlu, Milliyet Ege’’den Banu Şen’’e konuştu.
 
Bayan Kocaoğlu ile yapılan röportaj şöyle;
 
’‘İzmirli kadını’’ nasıl anlatırsınız?
İzmirli kadın denince ilk akla gelen ’‘güzellik...’’ Elbette övünç verici ama bu kavramı tüm olarak düşündüğünüzde, içinde özgüven var, çağdaşlık var. Sağlığına ve görünüşüne özen gösteren, bakımlı, daha girişimci, toplum yaşamına katılımcı... Erkeklerle eşit platformda bulunmaya gayret gösteren yapısı var. Bu da onu daha güzel ve daha seçkin kılıyor. Pek çok alanda İzmirli kadını bulabiliyorsunuz. Bununla da iftihar ediyoruz.
 
İzmirli kadınların sorunlarıyla ilgili yaptığınız çalışmalarla ilgili bilgi verebilir misiniz?
 Kadınla çocuk birlikte düşünülmek zorunda. Çünkü ikisini birbirinden ayıramıyorsunuz. Anne olmanın yanında, hekimliğimi daha çok anne-çocuk sağlığında yürüttüğüm için çalışmalarımı da annelerin ve çocukların eğitimi konusunda yoğunlaştırıyorum. Bu konuda çalışmayı yeğliyorum. Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki Kadın Dayanışma Merkezi ve Kadın Sığınma Evi’’nin kuruluşları aşamasında, Hasta Bakım Eğitimi Projesi’’nde çalıştım. Çocuk bakımı eğitimi verdim. Eşrefpaşa Belediye Hastanesi’’nin doktorları ve çalışanlarıyla yaptığı okul taramaları sonunda, velilere yönelik (ki yüzde 90’’nını kadınlar, yani anneler oluşturmakta) ergen sağlığı, eğitimi, beslenmesi gibi önemli konularda yapılan eğitimlere katılarak da katkıda bulunuyorum. Bu, o bölge halkının yerel yönetimlerle olan sorunlarını öğrenmemizi de sağlıyor ayrıca.
 
Hekimsiniz. Mesleğinizin de çalışmalarınıza etkileri oluyor herhalde...
Çocuk hastalıkları uzmanıyım. Emekli oldum. Birikimimi kullanmaya çalışıyorum. Hasta Bakımı Eğitim Kursu’’nda gönüllü öğretmenlik yaptım. Programda olmadığı halde, çocuk bakımını öğrettim kadınlara. Bilinçli çocuk bakıcılarının yetişmesine katkım oldu. Pratik bilgiler içeren bir de kitap hazırladım.
 

 
Peki nerelerde eksikler var?
Nüfusun yüzde 50’’si kadın. Kadın konusunda doğal olarak pek çok alanda birçok eksik var. Belediye açısından soruyorsanız, daha dezavantajlı, sınırlı olan kesimlere yöneliniyor. Daha iyi durumda olup da toplumsal haksızlığa uğrayan, farklı sorunları olan kesimlerle de diğer kurumlar uğraşmalı, uğraşıyorlar da. Bir gönüllü olarak daha geniş bilgi sahibi değilim.
 
Büyükşehir Belediyesi’’nin ve Aziz Bey’’in, kadın sorunlarına yönelik çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? 
Başkan Kocaoğlu da sıkıntıların farkına vardığı için ’‘Kardeş Aile’’ ve ’‘Abi-Abla-Kardeş’’ projelerini oluşturdu. Kente adapte olmuş ailelerle, kente yabancılık çeken, kentli olma bilincini tam almamış aileler arasında iletişim kuruldu. Başkan’’ın kadınlara yönelik projelerini olumlu buluyorum. İzmir; Kadınlara Yönelik Özel Meslek Edindirme Kursları, Kadın Konseyi, Kadın Meclisi, Kadın Sığınma Evi, Kadın Danışma Merkezi, Kadın Girişimcilerin Desteklenmesi gibi projelerle ’‘Kadın Dostu Kent’’ olma yolunda hızla ilerliyor diye düşünüyorum.
 
Başkanın kadın konusuna yaklaşımını da takdir ediyorum. Gerek yönetici kadrolarda, gerekse diğer kadrolarda kadınların yoğunluğu gözle görülür biçimde fazla. Bu benim için bir övünç kaynağı. Aziz Bey, kadın sorunlarına önem veren ve seçimlerde kadınların çalışmalarına özellikle teşekkür eden bir başkan. ’“Onların destekleri olmasa ben bu seçimi kazanamazdım’” diyen bir başkan...
 

 
Projelerle ilgili fikir alışverişinde bulunuyor musunuz?
Pek çok konuda bulunuyoruz. Tabii ben Başkan’’ı evde sıkıştırıyorum. Bu istekler daha çok kadın ve çocuk konusunda oluyor. Başkan da daha çok bana kadın, çocuk, sağlık, çevre konularında danışır. Karşılıklı bunları paylaşırız. Benim görüşlerimden de faydalanmak ister. Önem verir.
 
Bir de başkan eşleriyle yürüttüğünüz çalışmalar var...
Başkan eşleriyle yaptığım aylık toplantılar var. Bu düşüncemin şimdi çok isabetli olduğunu görüyorum. Bu toplantılar çok verimli geçiyor. Bir kere aramızda bir dostluk oluşuyor. Sorunların paylaşılması gibi güzel bir birliktelik oluyor. Bunun yanında İzmir’’i tanımaya, İzmir’’in sorunlarını yerinde görmeye çalışıyorlar ve ’“Ne yapabiliriz’”i tartışıyorlar. Tabii basında çıktığı gibi beni üzen, ’“Başkan eşleri teftişte’” gibi başlıklar da oluyor zaman zaman. Böyle bir amacımız kesinlikle olamaz. Her birimiz bu konuları gerek çevremizle, gerek eşlerimizle, yönetici kesimle ve kamuoyu oluşturarak tartışıyoruz. Çünkü başkanların da gözünden kaçan konular olabiliyor. Kadınların direkt olarak onlara söyleyemedikleri konular olabiliyor. Biz aracı oluyoruz bu konuda.
 
İzmirlilere, özellikle de kadınlara söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Kadınlar için özel olan 25 Kasım, 5 Aralık, 8 Mart gibi günleri çok görkemli kutlamaya çalışıyoruz ve ben bu çalışmalarda bizzat bulunuyorum. Mutfağında bulunuyorum. Geçen beş yıllık dönemde güzel etkinlikler yaptık. Bu yıl 8 Mart’’ı festival şeklinde hazırladık. Kadın başlı başına emeği temsil ettiği için 8 Mart’’ta tüm İzmir kadınlarının becerilerini ve emeklerini sergileyecekleri stantlar oluşturduk. Başkanın armağanı, hanımlarımıza emeklerini sergileyecekleri bir festival... Yalnız İzmir için değil, Kiraz’’a kadar, Kınık’’a kadar yani bu 50 kilometreyi aşan tüm İzmir kadınlarına böyle bir şölen yaşatmaya çalışıyoruz. Kültürpark hollerinde umarım kadınlarımız mutlu olacaklar.
 
Türkegül Hanım, zaman zaman sert çıkışlarıyla tanınan Başkan Aziz Kocaoğlu’’nun, evde de fevri olabildiğini belirtiyor, ’“Çünkü nazı bana geçiyor’” diyor. Bayan Kocaoğlu, ’‘işkolik’’ diye tanımladığı Başkan’’ın, kendine hiç zaman ayırmadığını, en çok buna üzüldüğünü söylüyor
 
Aziz Kocaoğlu’’nu nasıl anlatırsınız?
Bana ve çocuklarımıza her zaman değer verdiğini hissettiren, güvenilir bir eş olarak tanımlayabilirim. Biraz duygularını açıklamada tasarruflu davranan, ama kalbi sevgiyle dolu bir eş. Sorumluluk sahibi, çocuklarına düşkün, iyi bir aile babası... Sevecen ama otorite kurmasını bilen bir baba. İşkolik oluşu benim açımdan her eş gibi zaman zaman sorun oluşturmuştur. Yoğun çalışmış ve çalışmakta olan bir kadın olduğum için karşılıklı birbirimize anlayış gösteriyor ve destek oluyoruz.
 
Kaç yıl oldu evleneli?
35 yıl.
 
Nerede tanışmıştınız?
İstanbul’’da tanıştık. Ben ihtisasa yeni başlamıştım. Tıbbı bitirmiştim. Aziz Bey de işletme mastırı için gelmişti İstanbul’’a. Orada tanıştık. Yani arkadaşlık yaparak.
 
Kendisi herhalde teklifte bulundu?
Evet.
 
Bir anısı var mı tanışmanızın?
Benim erkek kardeşimin arkadaşıydı. Karşılaştığımız zaman erkek kardeşime benden hoşlandığını söylemiş. O da bana iletti. Arkadaşlığımız böyle başladı.
 
Aziz Kocaoğlu’’nu başkan olarak nasıl tarif edersiniz?
Dürüst, çalışkan, başarılı, doğrularından ödün vermeyen, insancıl, idealist bir demokrat başkan. 
 
Bazen Başkan’’ın kamuoyuna da yansıyan fevri çıkışları olabiliyor. Evde de öyle mi?
Evde fazlasıyla fevri. Çünkü en çok nazı bana geçiyor. Bunda doktor olmamın da çok etkisi var. İnsanları psikolojik yönden de değerlendiriyoruz. O nedenle kriz yönetebiliyoruz. Zaten o çıkışları saman alevi gibidir. Çok çabuk unutur. Diyorum ya kalbi çok yumuşaktır, görünüşü biraz sert olsa da...
 
Başkanlık döneminde sizi en çok üzen ne oldu?
Tabii beni her zaman üzen ve hala kaygılandıran, başkanın bu kadar stres nedeniyle sağlığının bozulma olasılığı.
 
Ahmet Piriştina’’nın zamansız ölümü etkilemiş olabilir mi?
Tabii Piriştina’’ya çok üzüldüm. Çok genç yaşta... Mutlaka Piriştina’’nın bu yöneticilik konusu onu çok üzmüştür. Ama bir taraftan da şöyle teselli buluyorum; politikacılar çok uzun yaşıyorlar. Ondan sonra, ’“Türkegül üzülme’” diyorum. Adrenalin deşarjı, herhalde onları zinde kılıyor. Bana zaman zaman soruyorlar. ’“Siz doktorsunuz. Başkana bir şey mi veriyorsunuz’” diye. Hayır. Ben doktorum ama ilaca olumlu bakmam. Yani çok az ilaç kullanmaya meyilli bir insanımdır. Ama Başkan kendine zaman ayırmıyor. En çok ona üzülüyorum. Yani kendine zaman ayırmayı bilmeyen aşırı işkolik bir insan. İşkolikliği her zaman vardı. Şikayetçi olduğum yanlarından biri de bu aslında... Tabi işini sevmek güzel ama, işkoliklik yorucu oluyor. Aileyi de yoruyor. Zaman zaman bu konuda zorluklarımız oluyor. Benim isyanlarım olabiliyor ama idare etmeye çalışıyoruz. Allah’’tan ben de çok yoğun çalıştığım ve hala da çalışmakta olduğum için onunla eşduyum yapabiliyorum. Çok çalıştığım günlerde bir bakıyorum ki yorulmamışım. ’“Demek ki etraftan aldığınız pozitif enerji sizi zinde tutuyor’” diye düşünüyorum. Başkan’’ı bu ayakta tutuyor. Ama Başkan’’ı en çok üzen işlerinin zaman zaman yürümemesi ve faturanın ona çıkması. Yani o yapmak istediği halde bazı şeylerin yürümemesi. Hem onu hem bizi üzüyor.
 
Peki sizi en mutlu eden ne oldu başkanlık döneminde?
En mutlu olduğum anlar; vatandaşların Başkan’’a gösterdiği sevgiyi görmek. Böyle karşılıksız, doğal, içten sevgi... İnsanı en mutlu eden o.
 
Başkan Kocaoğlu ile 2010’’un ilk röportajını yapmıştık. O zaman sinema, tiyatro gibi aktivitelere daha çok zaman ayıracağını söylemişti...
Maalesef hiç yapamıyor. Başkanın bu huyu hep vardır. Birşeyleri çok yapmak ister...
 
’‘Spora başlayacağım’’ demişti. Başladı mı?
Yok. Zaman zaman yürüyüş bandında yürümeye çalışıyor. Zaten çıkıp yürümesi çok zor. İstediği şeyleri gerçekleştiremiyor ama yapamayacağı şeylere çok hayal kurar, ’“Yapacağım, yapacağım’” diye. Sonra hep erteler.
 
En son ne zaman birlikte sinemaya gittiniz?
Uzun yılardır hiç beraber gitmedik. Ama ben bu konulara çok yer ayırıyorum. Kendi hayatımda sinemasız, tiyatrosuz, konsersiz zamanım olmamıştır öğrenciliğimden beri. Ancak eşimle ben zaman bulduğumuzda yürüyüş yapıyor, İzmir çevresini geziyor, zaman zaman da dostlarımızla, yakınlarımızla birlikte olmaya özen gösteriyoruz.
 

 
Geçmişte konserlerde bazen sizi de görüyorduk sahnede...
Evet kendim de çıkarım arada.
 
Başkan Kocaoğlu’’nun da var mı böyle yetenekleri?
 Başkanın yoktur.
 
Bütün aile birlikte olduğunuz zamanlarda ne yapıyorsunuz?
Büyük oğlum burada, işlerin başına geçti ancak çok yoğun. Ayrı bir evde oturuyor. Küçük oğlum da İstanbul’’da. Daha çok yaz aylarında beraber oluyoruz. Tatile geldiklerinde. O zaman da daha sakin mekanlarda, evimizde sohbet etmeyi çok seviyoruz. Onun dışında çocuklarımızla da fazla birlikte olamıyoruz maalesef. Bu iş böyle bir iş. Özel hayatınız ikinci plana itiliyor. Halka mal oluyorsunuz. Ama şikayetçi değiliz. Birşeyler yapabiliyorsak ne mutlu bize. Çünkü vatanımıza her birimizin borcu çok büyük. Ne yapsak ödenmez. Bu bilinçte olduğumuz için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Hata yapmamaya çalışıyoruz. Ama bilmeden herkes hata yapabilir. Umarım bir terslik olmaz önümüzdeki yıllarda da. Başarıyla bu işin içinden çıkarız.
 
Başkanın alışverişini siz mi yapıyorsunuz?
Tabii, bana sorar. Her sabah, ’“Bu kravat buna uyuyor mu? Olmuş mu’” diye.... Ama kendi de titizdir zaten. Alışverişine de şöyle çözüm bulduk; daha çok diktiriyor Başkan. Ama giyindiği zaman renk uyumunu bana sorar.
 
En çok hangi yemeği seviyor?
Yöresel yemekleri çok sever. Tokat Erbaa kökenli olduğu için annesinin yemeklerini sever... Bütün erkekler annelerinin yemeklerini çok severler. Daha çok yoğurdu çok sever. Yoğurtlu çorbaları... Tatlıyla, etle arası yoktur. Boğazına düşkün değildir.
Daha çok sebze ağırlıklı hafif yemekleri sever. Balık sever.
 
Türkiye geneliyle karşılaştırıldığında, İzmirli kadın nerede?
Ülkemizdeki genel sorunlar İzmir için de geçerli. Benim ilgilendiğim alan daha çok, fırsat ve olanakta dezavantajlı kadınların yoğun olduğu alanlar. Yani göç almış bölgeler. Kadın konusunda söylemek istediğim birşey daha var. Annelerin, kız ve erkek çocukları eşit bireyler olarak görmesi ve ona göre yetiştirmesi lazım. Eğer bunu kadın başarırsa; başta şiddet olmak üzere gibi diğer pek çok konuda rahatlama olacak. Yani biz yakındığımız erkek tipini anneler olarak kendimiz yaratıyoruz. Tabii bu annelerin suçu değil. Örf, anane, bir takım doğru bilinen yanlışlar...
 
İzmir’’de kadınların en büyük sorunlarını sıralarsanız ilk sıralarda hangileri dikkat çekiyor?
Ekonomik sıkıntı çok yüksek boyutlarda. Konak’’a inmesi bile söz konusu olamıyor bazen kadının. Bir otobüs parası sorun olabiliyor. Ya da aile içi şiddetten dolayı... Şiddet biliyorsunuz sadece fiziksel değil. Kadına yasak getirmek de bir şiddet. Kocasının böyle bir izni vermemesi de bir şiddet. Pek çok nedenlerle kadınlar hayatın içinde olamıyorlar ve yarattıkları, göç ettikleri bölgenin özelliklerini taşıyan küçük yerlerde aynı hayatlarını sürdürüyorlar. O zaman da tabi yabancılaşıyorlar. Yani kendini ’“öteki’” gibi hissediyor. İşte bu hissi kırmaya çok çalışıyoruz. Eğitimsizlik, çok eşlilik ve küçük çocukların maalesef bazı bölgelerde erken evlendirilmesi de var. İzmir’’de de çok acıklı. Yani İzmir’’in bir güzel yüzü var, bir de böyle bir yüzü var. Bu yüz giderek de artıyor. Bunlarla ilgilenmeye çalışıyoruz ama baş etmek hakikatten zor. Kemikleşmiş bazı kurallar var. Onları yıkmanız çok zor.
 
Peki hobileri var mı?
Başkan’’ın tek hobisi işidir. Sıfırdan bu işe soyunduğumuz için gerçekten o da ben de çok çalıştık. İkimizin de işi hobisi. Ben kadın olduğum için biraz daha ilgi alanlarım olabiliyor mesleğim dışında. Ama Başkan’’ın işi ve politika, hobisi. Lider tabiatı var. Okul döneminden bu yana, öğrenci başkanlığı gibi çalışmaları oldu... Çocukluğunda da öyleymiş, annesi anlatıyor.
 
Sizi de biraz o özelliği mi etkiledi?
Olabilir. Hanımlar hoşlanır. Güven vermesi tabii benim için en önemli. Kadınlarla erkeklerin güçlü yönleri farklı. Zaten kadınla erkek birbirini tamamladığı zaman çok güzel şeyler ortaya çıkıyor. Aynı olmaya çalışmayacağız. O erkek özelliklerine, biz kadın özelliklerimize bağlı olacağız. Tamamladığınız zaman güzel oluyor. Yani bir erkeğin gücüne önem vermek o kadını küçültmez. Aynı şekilde kadın da başka yönden güçlü. Erkek de onun o gücüne önem verecek. O zaman güzel şeyler ortaya çıkıyor. Tabi bunu birlikte öğreniyorsunuz. Hemen olmuyor.

 
 
Kılıçdaroğlu’ndan adaya saldırı sonrası ilk açıklama
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
İzmirli gazeteciler Kocaoğlu’’nu değerlendirdi
29 Mart 2009 Yerel Seçimleri'nin ardından geçen 1 yılda İzmirli ...
Manisa hastanelerinde neler oluyor?
Manisalı usta gazeteci Ahmet Çınar, kentte 3 devlet hastanesinin birleştirilmesi ...
''İzmir, İzmirlilerden kurtulursa, iyi bir İzmir olur!''
Sabah Gazetesi’’nin bugün yayınladığı İzmir ekinde Yeni Asır ve Sabah ...
 
Deniz Aryal aramızda...
İzmir’’in genç kalemlerinden Deniz Aryal Egedesonsöz yazar ailesine katıldı.’
EMD’’de Tolga Albay’’lı dönem
Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) İzmir Şubesi başkanlığına Tolga Albay seçildi.’
İGC’’den tutuklu gazetecilere destek
İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel ve Başkan Yardımcısı ...
 
Deniz Baykal İzmir'e kırgın ve kızgın
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 27 Şubat’’ta yapılacak, partisinin ...
Davalık özelleştirme iptal olabilir
Manisalı usta gazeteci Ahmet Çınar, ildeki yerel gazetelerde yer almayan ...
İGC’’den 20 yıllık balo nostaljisi
İzmir Gazeteciler Cemiyeti tarafından 1970’’li yılardan bu yana her yıl ...
 
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Atatürk’ten rövanşı alacaklar da…
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Halkın gerçek gündemi sahnede!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Şimdi ne olacak?
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (10) 'Bak Postacı Geliyor'
Serdar DEĞİRMENCİ
Serdar DEĞİRMENCİ
Sonbahar
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Başıboş canileri toplamak!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Bu da geçer
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Yemek kitabı değil Kültürel Miras!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Son nefeste Göztepe!
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Townç Sowyer'in maceraları
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva