İZMİR - İzmir Emniyet Müdürlüğü ekipleri, daha önce silahlı çete kurmak suçundan cezaevine giren Ahmet Tekin Baykal'ın elebaşılığını yaptığı grubun, yeniden suç örgütü oluşumuna giderek yasa dışı faaliyetlerde bulunduğu iddiaları üzerine, 1.5 yıl süren takibin ardından 2008'de İzmir, İstanbul, Ankara, Aydın, Kuşadası, Muğla, Balıkesir, Samsun, Mersin, Kayseri, Zonguldak ve Antalya'da operasyon düzenledi. 'Anafor' adı verilen operasyonda, Ahmet Tekin Baykal ile emekli albay, emekli askeri savcı, emekli 2 uzman çavuş, Danıştay hakimliğinden ayrılmış bir avukat, emekli polis müdürünün de aralarında bulunduğu çok sayıda şüpheli yakalandı, haklarında dava açıldı.
VELİ KÜÇÜK İLE BAĞLANTILI
Toplam 176 sanıklı iddianamede, Ahmet Tekin Baykal'ın kamuoyunda 'Ergenekon' adıyla bilinen davanın sanıklarından Veli Küçük ile bağlantılı olarak suç örgütü kurduğu, 'Çerkez İbrahim' olarak bilinen İbrahim Çiftçi'nin öldürülmesiyle suç dünyasında doğan boşluğu doldurmaya çalıştığı öne sürüldü. Örgütün, türkücü İbrahim Tatlıses'in Kuşadası'ndaki otelinin basılması, şarkıcı Özcan Deniz'in Çeşme'de bacağından vurulması olaylarını gerçekleştirdiği, tefecilikten yargılanan Vedat Orhan Çelenk'in de aralarında bulunduğu bazı kişilerin gayrimenkullerine el koyduğu iddia edildi. Sanıkların 'suç işlemek için silahlı örgüt kurma ve üye olma, nitelikli yağma, kasten yaralama, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma, ihaleye fesat karıştırma, tehdit, rüşvet ve genel güvenliği kasten tehlikeye sokma' suçlarından cezalandırılmaları istendi.
AVUKATLARINDAN ŞİKAYETÇİ OLDU
İzmir 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen son duruşmaya tutuklu sanıklar Ahmet Tekin Baykal ve Maksut Tuğlu ile bazı tutuksuz sanıklar ve avukatları katıldı. Ahmet Tekin Baykal, avukatlığını yapan A.Ö.A. ve B.E.'nin, davaya uzatmak için ellerinden geleni yaptıklarını, bu kişilerin kendisini savunmasını istememesine rağmen savunma yaptıkların söyledi. Baykal, bu iki avukatın kendisine yardımcı olmadıklarını, adeta kuyusunu kazdıklarını, cezalandırılmasını istediklerini öne sürdü.
SALONDA SADECE AVUKATLAR KALDI
Bugüne kadar 27 celsedir mahkeme tarafından davetiye çıkırtılan ve can güvenliği olmadığı gerekçesiyle bir türlü gelmeyen, davanın kilit ismi Simay Erturun da polis gözetiminde duruşmaya getirildi. Müşteki sıfatıyla ifade verecek olan Erturun'un, can güvenliği olmadığı gerekçesiyle duruşma salonundan sanık ve dinleyiciler çıkartıldı. Duruşma salonunda sadece sanık avukatları kaldı.
'BABAMIN ARKADAŞI BİRLİKTE OLMAYI TEKLİF ETTİ'
Mahkeme huzurunda neden bugüne kadar duruşmalara gelmediğini anlatan Simay Erturun, "Benim can güvenliğim yok. Polis, arkadaşımın Facebooku'ndan bana ulaşıp, buraya getirdi. Şimdi buradan çıkınca başıma neler gelecek bilmiyorum. Allah Bilir" dedi. Simay Erturun, sanıklardan Ahmet Tekin Baykal, Maksut Tuğlu, Sami Hoştan, Vedat Orhan Çelenk, Barış Vural, Serkan Vidilli ve Barış Ören'i tanıdığını söyledi. Ahmet Tekin Baykal'ın kim olduğunu bilerek, onun yanında 18 yaşında çalışmaya başladığını belirten Simay Erturun şunları anlattı:
"Babam eski bir iş adamıydı. Ahmet Tekin Baykal'a yardımlarda bulunmuş, cezaevine girmişti. Zor durumda kaldık. Babam bana Baykal'ın yanına gitmemi, yardım edebileceğini söyledi. Ben de annem ile birlikte Kardeşköy'de oturduğunu bildiğim Ahmet Tekin Baykal'ın yanına gittim. Orada bana 250 lira para verdi ve iş bulacağını söyleyip gitti. Bir telefon numarası verdi. Bu telefon numarası Barış Vural'a aitti. İzmir'deki Hilton Oteli yanında buluştuk. Beni daha sonradan Baykal'ın özel ofisi olduğunu öğrendiğim yere getirdi. Burada bir firmanın hesap işleri yapılıyordu. Ancak firmanın herhangi bir tabelası yoktu. Bana burada çalışacağımı söyledi. 'Ben senin baban sayılırım, babana avukat yollayacağım' dedi. Babamın kendisine ne kadar yardımcı olduğunu anlattı. Ahmet Tekin Baykal beni kendi çocuklarıyla bir tutuyordu. Bana ehliyet aldırdı, eşi ve çocuklarını arabayla gezdiriyordum. Resmi olmayan başka bir eşi daha vardı. O benim orada olmamı kıskandı. Benim işyerimden gönderilmemi istemiş. O tarihte ben Harun Kılıç ile arkadaşlık yapıyordum. Ben yeni yerde çalışmaya devam ettiğim sırada Ahmet Tekin Baykal bana 'Eşim senden hoşlandığımı biliyor, bu nedenle işyerinden gitmeni istiyor' dedi. Bana üçüncü eşi olmamı teklif etti. Ben durumu anne ve babama ilettim. Bu teklifi iki üç kez daha yaptı, ama ben kabul etmedim. Bu olayın ardından kendi isteğimle işyerinden ayrıldım."
BENİ VE SEVGİLİMİ KAÇIRDILAR
Bir gün Karşıyaka Bostanlı'da alışverişe çıktığını söyleyen Simay Erturun ifadesini şöyle sürdürdü:
"Erkek arkadaşım Harun Kılıç'ın yanında Serkan Gül ve Serkan Vidinli vardı. Serkan Gül, 'Abi seninle konuşmak istiyor' diye arabaya binmemi istedi. Barış Vural, beni kolumdan tutup zorla arabaya bindirdi. Erkek arkadaşımı ayrı arabaya aldılar. Kardeşköy'e götürdüler. Yolda Barış Vural, babama sürekli küfürler ediyordu. Götürdükleri yerde Ahmet Tekin Baykal ile yalnız kaldık. Ahmet Tekin Baykal bana 'Ben sana güzellikle söylemiştim, kabul etmedin, şimdi buraya geldin, seni bırakmayacağız' dedi. Ancak ben ağlamaya başladım. Kalkıp gitmek istedim. Bunun üzerine benim kolumdan tutup, bana silah ve kemeri ile vurdu. Bu kişi bana daha önce çok iyilik yapmıştı, onu çok iyi bir insan olarak biliyordum, ancak gerçek yüzünü o gün gördüm. İçeriye Barış Vural girdi. Annemin karakola gidip benim kaçırıldığımı bildirdiğini, jandarmanın baskın yapacağını söyledi. Bunun üzerine beni göndermeleri için talimat verdi. Erkek arkadaşımın aracına binip buradan hemen uzaklaşmamı istediler. Arkadaşımla birlikte İzmir'e geldik. Karakola gidip şikayetçi oldum. Harun, kendisinden 3 bin lira para aldıklarını söyledi. Ancak bu olaylar nediniyle şikayetçi değilim, davaya da katılmak istemiyorum. Şu kapıdan çıktıktan sonra ne olacağını da bilmiyorum, can güvenliğimden endişe duyuyorum. Ben bugüne kadar ifade vermekten kaçtım, zira korktum. Davayı internet üzerinden takip ediyordum. Ancak bana 'pavyonda çalışıyor' gibi bir çok benzeri itiralar attıkları için ifade vermek istedim. Polis beni arıyormuş, kız arkadaşımı bulmuşlar. Sonunda da facebook üzerinden benimle irtibat kurup ifadeye gelmemi sağladılar."
Simay Erturun, Babasını da 2008 yılında kaybettiğini söyledi.
'BOMBA VE SİLAHLARI HATIRLAMIYORUM'
Mahkeme heyeti Simay Erturun'a, daha önce poliste verdiği ifadesinde Ahmet Tekin Baykal'ın işyerinde ve yanında bomba ile silahlar gördüğünü söylediğini hatırlattı. Erturun, "Bu olayı hiç hatırlamıyorum. İfademdeki beyanları kaçırılmamdan dolayı duyduğum kızgınlıkla söylemiş olabilirim" diye cevap verdi.
Ahmet Tekin Baykal ve Maksut Tuğlu'nun tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme heyeti duruşmayı erteledi.(DHA)