01 Kasım 2010 Pazartesi günü Demokratik Toplum Kongresi Eşbaşkanı Avukat Aysel Tuğluk, PKK terör örgütü başkanı Abdullah Öcalan’’la, İmralı’’da görüştü ve saat 19.30 da bir açıklama yaptı. Tuğluk’’un söylediklerinin içinde en can alıcı cümle şu idi;
’“Öcalan, görüşmelerin diyalog sürecinden müzakere sürecine geçtiğini söyledi.’”
İki gün sonra, Başbakan Kosova’’ya giderken yaptığı açıklama sırasında kendisine bu konuda sorulan soru üzerine,
’“Devlet her zaman görüşür, görüşmüştür, görüşecektir’” diyerek, PKK önderinin müzakereye geçildiği iddiasını doğruladı!..
Dünyada ilk defa bir terör örgütü, hem de 40 bin can kaybına sebep olmuş bir terör örgütü silah bırakmadan bir devletle müzakereyi başlatmış oldu. Bu, o devletin alnına sürülmüş kara, kapkara bir lekedir. Bu leke AKP Hükümeti sayesinde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin alnına sürülmüştür.
Oktay Ekşi’’nin söylediği bir hakaret sözünün üzerine(özür dilenmesine rağmen) sonuna kadar gidip, en acımasızca eleştiren AKP’’liler; Türk Tarihine, Türk Devletine, Türk Milletine ve Aziz Şehitlerimize yapılan en ağır hakaretleri ağızlarını kapatıp, boyunlarını büküp kabul ettiler!..
AKP Hükümetinin içlerine sindirdiği ve terör örgütü ile müzakere ettiği maddeler şunlar;
*Türkiye Vatandaşlığı anayasada yer alsın.
*Kürtçe, eğitim ve öğretim dili olarak kabul edilsin. Anayasada yer alsın.
*Ateşkes devam etsin, operasyonlar dursun, koşulsuz bir genel af ilan edilsin.
*Siyaset yapma özgürlüğü önündeki engeller kaldırılsın. Affedilen PKK’’lılar dahil herkes siyaset yapma hakkına sahip olsun.
*Abdullah Öcalan’’a uygulanan tecrit kaldırılsın.
*Yerel Yönetimler güçlendirilsin. Demokratik özerklik kabul edilsin.
*Çatışma döneminde işlenen faili meçhul cinayetler başta olmak üzere o dönemde meydana gelen olayları araştırmak için ’“Hakikatler Komisyonu’” kurulsun.
*Koruculuk kaldırılsın.
Kürtçü-Bölücülerin’  taleplerinin bu kadarla kalmayacağını, bu taleplerin önce, ’“Bağımsız Kürdistan’’a’” daha sonrada Barzani’’nin önderliğinde ’“Büyük Kürdistan’’a’” gideceğini görmemek için insanın ya hain, ya kör, ya yakın tarihi hiç bilmeyecek kadar cahil ya da Tüsiad Başkanı olması gerekir.(Tüsiad Başkanı Kürt Sorununun ülkemizdeki demokrasi eksikliğinden çıktığına inanıyor. Aynen eşi gibi.)
Yukarıdaki taleplerden her biri, bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak beni çok rahatsız ediyor ve kendimi hakarete uğramış gibi hissediyorum.
Peki, tüm bunlar AKP’’yi rahatsız ediyor mu?Ya da aşağıda yazacağım, gerçekleşmiş, tekzip edilmemiş hakaretler AKP’’yi rahatsız etmiş miydi?
*Diyarbakır Belediye Başkanı: (PKK Terör Örgütünün şehir yapılanması olan KCK davası ile ilgili olarak gözaltına alındığı gün yaptığı konuşma)
*’“Meşe ağacının hangi dalı nerenize battı Sayın Hükümet?’”
* ’“Gözaltına alınan Belediye Başkanlarımız, hangi suçu işledilerse, hangi yasayı çiğnedilerse bizler de aynı suçu işliyoruz, aynı yasayı çiğniyoruz. Ya arkadaşlarımızı serbest bırakın ya bizi de içeri alın, alabiliyorsanız’”
* ’“Hükümete ve Devlet aklına, ’“Has’…tir , Has’…tir’”
* ’“Şeyh Sait ve Seyit Rıza ihanete uğradı. Öcalan ihanete uğramayacak.’”(Ümit Boyner’’e soralım. Şeyh Sait ve Seyit Rıza da demokrasi eksikliğinden mi isyan etmişlerdi?)
*Henry Barkey: (ABD adına) ’“Anayasayı tümden değiştirin, Kürtlere özerklik verin aksi halde iç savaş çıkar.’”

Televizyonlarda yayınlan’  bu sözler Başbakan Erdoğan’’ı, Bakanlarını ve AKP’’lileri rahatsız etmedi ki, bunlara karşı tek söz söylemediler, söyleyemediler..
’ 
Kabadayılıkları ve güçleri sadece Oktay Ekşi’’ye yetti. Eğer Oktay Ekşi, Mesudiye/Ordu’’nun çocuğu olmasaydı, Laik Cumhuriyeti, çağdaşlığı, Atatürk’’ü, Üniter Devleti savunmasaydı, Osman Baydemir gibi Diyarbakırlı olsaydı, Türk Devletinin parçalanmasını isteseydi, PKK’’nın temsilciliğini yapsaydı, gençlerin cebine belediye parasından koyup dağa gönderseydi, Başbakan, ona bağırabilir miydi?
Sıkardı değil mi, gücünüz sadece 78 yaşındaki Oktay Ekşi’’ye yetti’… Yazık, çok yazık