Sağlıkla… Mutlulukla… Sevgiyle… Kıvançla…
80 yaşına bastıktan birkaç ay sonra…
Eskilerin dediği gibi, kesin 'nazar' değdi…
Kendi ifadesiyle…
'Her şey üst üste gelmişti ve…'
Pıhtı attığı için…
Üç ay önce…
Sessiz sedasız stent takılmıştı…
Çok değil; azıcık dinlendi…
Hava aşırı sıcak olmasa ve dahi…
Doktorlar sıkı sıkı tembih etmese…
Belki de Akdeniz kıyılarında tatile çıkacaktı…
Doktoru, 'Sakın ha…' dedi…
Güzel sanatçı…
Nekahat dönemini evinde geçirdi…
Artık kendine çok iyi bakıyor…
Eeee, boşuna dememişler…
80'lik o güzel aktrist için:
'Yaşını güzel yaşayan güzel kadın!'
***
Belki…
Kendisinden bir yaş küçük Türkan Şoray gibi…
Buğulu gözlerle…
Kameraya bakamıyordu ama…
Oyunculuğuna şapka çıkarmamak elde değildi…
***
Milyonda bir bile rastlayamazsınız…
Adında 'memnu' kelimesi olan iki filmde birden oynadı…
Henüz Yeşilçam setlerindeki ikinci filmiydi…
Siyah-beyaz yapımın adı; 'Memnu Meyve', yani 'Yasak Meyve'ydi…
1962 yılına göre…
Az buçuk erotik bir yapımdı ama…
O, sadece köyün yakışıklısına gönlünü kaptıran…
18 yaşındaki bir kızı oynuyordu…
Olgunluğunun zirve yaptığı günlerde…
Halid Ziya Uşaklıgil'in…
Ölümsüz eseri 'Aşk-ı Memnu / Yasak Aşk'ta oynadı…
Dipçik gibiydi…
O yaşta enfes bir oyun çıkardı…
Adında 'yasak' olan her iki yapım da O'na şan-şöhret getirmişti…
***
Dünyaya, Samsun'da 'merhaba' dedi…
Takvimler, 1944 yılını gösteriyordu ve…
İkinci Dünya Savaşı…
En kanlı haliyle devam ediyordu…
15 yaşında 'Türkiye Güzeli' seçildi…
Dünya Güzellik Yarışması'nda Türkiye'yi temsil etti…
Bu arada…
Yeşilçam, elini çabuk tuttu…
İlk filmi 'Yaban Gülüm'de…
Göksel Arsoy'la oynadı…
Bir yıl geçmeden de…
Yılmaz Güney'le 'Kamalı Zeybek' filminde…
Başrolü paylaştı…
Birbirlerine aşık olmuşlardı…
İki yıl sonra nikah masasında resmen karı-koca oldular…
***
Sinemada her şeyi 'Çirkin Kral'dan öğrendi…
Türkiye'nin siyasi meselelerinden…
Sosyal ve toplumsal çıkmazlarına kadar…
Öğretmeni hep Yılmaz Güney'di…
O günlerde hep şöyle diyordu:
'O zamanlar ayakları yere basmayan genç kız, yani ben sinemanın ne kadar ciddi bir iş olduğunu Yılmaz'dan öğrendim…'
Çok geçmeden büyü bozuldu…
Bir yıl dolmadan boşandılar…
O boşanmanın perde arkasında tüyler ürperten bir hikaye var…
Yapımcı Abdurrahman Keskiner yarım asırlık sırrı şöyle anlatıyordu:
'Eşrefpaşalılar filminin setindeydik… Yılmaz o gün benden üç silahından birini, içinde gerçek kurşun olanı istedi… Sevdiği kadın, titriyor ve (Yılmaz sahici kurşun kullanma n'olur! Ben canımı sokakta bulmadım…) diye erkeğine yalvarıyordu... Yılmaz umursamadı, bardağı sevgilisinin başına yerleştirdi; 20 metre uzaklaştı… Sette ölüm sessizliği vardı… Yılmaz tetiğe bastı, bardak tuzla buz oldu... Güzel kadın hüngür hüngür ağlamaya başladı... Yılmaz onu zor sakinleştirdi…'
***
Yılmaz Güney'den boşandıktan sonra…
Yeşilçam'da seks furyası başlamıştı…
Şarkıcılık yapmamak için çok direndi ama…
Dayanamadı…
'Büklüm Büklüm' şarkısını, O'na Sezen Aksu yaptı…
İkinci evliğini, 10 yıl sonra…
Galatasaraylı milli basketbolcu Yavuz Demir'le yaptı…
Üç yıl sonra, ikinci eşinden de boşandı…
Hiç çocuğu olmadı…
***
Asla köşesine çekilmedi…
Sadece birkaç yıl ara verdi…
Bu kez çok seyredilen televizyon dizileri…
'Aşk-ı Memnu' ve 'Muhteşem Yüzyıl'da oynadı…
TV'de yayınlanan 'Aşk-ı Memnu'daki Firdevs Yöreoğlu rolünün…
10 numara 5 yıldız hakkını verdi…
'Muhteşem Yüzyıl' dizisinde ise…
Bir kez daha 'Ben hala varım' diyordu…
Kanuni Sultan Süleyman'ın annesi Ayşe Hafsa Sultan'ı canlandırdı...
Bu başarı…
İlerleyen yaşına karşın sinemada başka 'kapıları' açtı…
***
Sizlere…
80 yaşını geride bırakmaya hazırlanan…
Ve dahi…
Hiç eskimeyen sinema yıldızı Nebahat Çehre'nin…
Yıllara meydan okuyan…
'Yaşlanmayan Kadın' portresinden kesitler sunmaya çalışırken…
Baktım ki…
Herkes 'aynı soru'nun cevabının peşinde…
'Nasıl bu kadar genç ve güzel kalabiliyor?'
Aylarca bu 'gizem' hep gündemde kaldı…
Herkes Nebahat Çehre'nin nasıl bu kadar genç göründüğünü…
Haklı olarak merak etmeye başladı…
O da içtenlikle anlattı:
'Yaşımı güzel yaşadığıma inanıyorum... Sadece banyo yaparken yüzümü keseyle yıkarım… Yüzümde çizgilerim var ama ben bu yaşı yaşamayı seviyorum... Hatlarımın gitmesini istemiyorum, ben yüzümdeki çizgilerimle mutluyum… Yaşımı böyle yaşamayı seviyorum…'
***
80'lik Nebahat Çehre…
Genç kız gibi; yıllara meydan okumaya devam ediyor…
Hala kameralarla arkadaş…
Bu nedir?
Bu aşk'tır…
Gençlik Aşkı'dır…
O aşk, sizin gözaltı kırışıklıklarını bile…
Görünmez yapıyor…
Demek ki…
Ne varsa 'aşk'ta var…
Nokta…
Hamiş: Samsunlu Nebahat Çehre, çok genç yaşta hayatı tanıdı… Akşam Kız Sanat Okulu'u mezunu… İlk maaşını trikotaj fabrikasındaki işinden aldı... Evi geçindirmek için hep çırpındı… Şarkıcılık yaparken Zeki Müren'in desteğini hiç unutamıyor…
Sonsöz: 'Yaşlanmayı bilmek, bilgeliğin ana eseridir ve büyük yaşam sanatının en zor bölümlerinden biridir… / Henri Frederic Amiel – İsviçreli filozof, şair ve eleştirmen…'