Bu milletin atasözleri çok kıymetlidir…

Hem anlam hem de verdiği mesaj yönünden…

Basit gibi görünse de…

Atasözlerinin gönüllerdeki yeri 'bilgelik' katındaki en güzel odacıktır…

O özlü söz var ya…

Sizi etkilemeye başladığı anda…

İnsan olmanın tadını hissederseniz…

İşte bu nedenle…

Bin yıllık dostların dilinden düşmez o 'hayat dersi' özlü sözler…

Belki de 'özgül ağırlığı' en yüksek atasözlerimizin başında…

Şu gelir:

'İyilik eden, iyilik bulur!'

Ve bu atasözü…

Hep 'vicdanınızın sesi' ile birlikte yürür…

Taaa ki…

Bu fani dünyaya veda edene kadar…

***

Hikayemiz acıklı ama…

İnsani değerlerin 'yok olmaya' başladığını hissettirdiği için…

Kıymetli…

Üstelik 'Kalplere vur bir zımba' dedirtecek kadar insani!

***

Bu hayat acısının talihsiz kahramanı…

Sekiz yaşındaki İzmirli Ahmet Köksal'a…

Doktorlar, 15 ay önce…

Lösemi teşhisi koydu…

Kan kanseriydi hastalığın bilinen adı…

Bir gece yüksek ateşle ortaya çıkmıştı…

Gaziemir'de yaşayan…

Otobüs şoförü Selami ve ev kadını Betül Köksal'ın…

İki yavrusundan biriydi, Ahmet'cik…

Tek çare ilik nakliydi…

Ahmet için herkes seferber oldu…

Dört uygun donör bulundu…

O donörlerin biri yüzde 100 uyumluydu…

Zavallı yavru bu donörden ilik nakli olmak için…

Bütün kemoterapilerini tamamladı…

Tam ilik nakli yapılacaktı ki…

Ahmet'in annesinin iddiasına göre…

Donör iliğini vermekten vazgeçti!

***

Olacak şey değil…

Diğer üç donör de…

Yine iddialara göre…

Son dakikada ilik vermekten vazgeçmişti…

Ahmet'cik, psikolojik olarak çöktü…

Ağlaya ağlaya erimeye başladı…

Üzüntü, kanseri besliyordu…

26 kilodan 16 kiloya düştü…

Tam umutlar sönerken…

Sevindiren bi'haber daha geldi…

Almanya'da yüzde 90 uyumlu bi'donör bulunmuştu…

Sonunda…

Ahmetçik'e ilik nakli gerçekleştirildi…

Ne var ki…

Ciğerlerine inen enfeksiyon nedeniyle…

O İzmirli yavru…

Sadece 21 gün yaşayabildi…

Dayanmaya çalıştığı inanılmaz acılara rağmen…

Bir melek gibi…

Gözleriyle hem annesine hem de babasına veda etti…

O bakış…

Son bakıştı…

Gözlerinin feri sönmüştü…

Gözleri kapandı; bi'daha uyanamadı!

Son nefesini vermişti…

***

Ahmet ve yaşıtları gibi…

O melun hastalığın pençesindeki tüm çocuklar bizim yavrularımız…

Talihsiz yavru, şimdi melek oldu…

Ama…

Annesinin sözleri…

Vicdanlarda yara açacak kadar acı…

Betül Köksal'ın şu cümleleri…

Unutulacak gibi değil:

'Gençler, Kızılay araçlarına gidip ilik bağışçısı oluyor… Uyum sağlandığında da (Vazgeçtik) diyorlar… Nelerden vazgeçtiklerini bilmiyorlar... Bu nakli küçücük çocuklar bekliyor…'

Acılı anne, hem ağlıyor hem içini döküyordu:

'Oğlumu kaybedince kendimi onun gibi kanser hastası çocuklara adadım... Yavrumun gelen hediyeleri nasıl mutlulukla açtığını unutamıyorum… Onları düşünen ve sevindirmek isteyen birileri olduğunu anlayınca çok mutlu oluyorlar... Oğlum, çocukları sevindirmek istiyordu... Bu onun vasiyetiydi sanki… Patik örüp, satıyorum… Kazandığım parayla oğlumun tedavi gördüğü hastanede kanser hastası çocuklara hediyeler götürüyorum... Her gidişimde oğlumun kokusunu duyuyorum…'

Bitiriyoruz…

Bağışçılar şunu bilmiyor…

Eskiden ilik omurilikten alınıyordu…

Şimdi her iki koldan damar yolu açılıyor…

Birinden kan alınıyor, ilik ayrıştırılıyor, diğerine kan geri veriliyor...

Bağışçı 15 dakika sonra…

Sapasağlam ayağa kalkıyor…

İki gün içerisinde de hücreler yenileniyor…

Sadece, bi'sıkıntı var…

Lütfen…

Sonradan vazgeçecek kişiler bağışçı olmasın…

O minik kalpler…

Buna dayanamıyor…

Kahroluyor…

Belki de en çok o sırada 'ölmeyi ister' hale geliyorlar…

Çünkü…

Üzüntü kanseri besliyor…

İyilik yapıp, iyilik bulmanın…

Hazzını yaşamak bizim elimizde…

Yeter ki…

Vicdanımızın sesini dinleyelim…

Nokta…

Sonsöz: 'Çalınan her kapı hemen açılsaydı, ümidin, sabrın ve isteğin derecesi anlaşılmazdı…' / Hz. Mevlana…