Oktay GÜÇTEKİN/EGEDESONSÖZ- Alsancak'ta 12 Temmuz'da sağanak yağış sırasında su birikintisine basan Özge Ceren Deniz ve İnanç Öktemay'ın elektrik akımına kapılarak hayatını kaybetmesiyle ilgili olarak 13 kişinin tutuklu bulunduğu, 42 sanıklı davada yeni celse gerçekleştirildi.
İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşmada önce tanıklar dinlendi. Ardından ise Cumhuriyet Savcısı ise tutuklulukların devamına, adili kontrollü sanıkların ise adli kontrolünün devamını talep etti. Savcının talebi sonrası ise sanıklar ve avukatları savunma yaptı.
İKİ TAHLİYE
Sanıkların savunmasının ardından mahkeme duruşmaya ara verdi. Ara sonrası kararını açıklayan mahkeme heyeti Barış Sevgili ve Yavuz Üner’in tahliyesine, diğer tutuklu sanıkların ise tutukluluklarının devamına karar verdi. Yavuz Üner'in sağlık sorunları nedeniyle tahliye edildiği kaydedildi.
GERGİNLİK YAŞANDI
Karar açıklanırken salonda ise gerginlik yaşandı. Salondan ‘adalet istiyoruz, vicdanınız rahat mı’ ve ‘yazıklar olsun’ tepkileri yükseldi. Bazı sanık aileleri sinir krizi geçirirken “Bunu vebalı sizi yutacak. Hakim olarak nasıl böyle bir karar veriyorsunuz. Bunun hesabını veremeyeceksiniz öbür dünyada” denildiği duyuldu.
Bir sonraki duruşma 20 Mayıs 2025 günü gerçekleşecek.
DURUŞMADA NELER YAŞANDI?
YENİ RAPOR SUNULDU
Dava öncesi hazırlanan yeni rapor mahkemeye sunuldu. Olay yeri inceleme uzmanı tarafından hazırlanan yapay zeka destekli raporda Özge Ceren Deniz'in su birikintisi üzerinde ilk adımı 1 ve 2 nolu mazgal arasında bulunan bölgeye, ikinci adımının ise 1. mazgal üzerine geldiği tespit edildiği ifade edildi.
Duruşmada raporla ilgili söz alan Özge Ceren Deniz'in ailesinin avukatı Ayşe Sarıçiçek “Özge’nin ilk adımı mazgalın boşluk alnına sonrada mazgala bastığı ortaya çıkmıştır. Tespite ilişkin itirazımız yok. Raporu gördükten sonra beyanda bulunacağız” dedi.
TANIKLAR DİNLENDİ
Duruşmada tanıklar dinlendi. Tanık Behlül Koca facianın yaşandığı bölgeyle ilgili bilgisi olmadığını ifade ederek, “Gültepe Samantepe bütçesi büyük bir projeydi. Onu yürütürken başka bir işle ilgilenmek mümkün değildi. Biz de şantiye şefiydik tüm bölgelere bakıyorduk ancak aynı bölgelere her zaman bakmamız mümkün olamıyordu” dedi.
‘PROJENİN BAŞINDA AYHAN EKİZOĞLU VARDI’
Yine tanıklar arasında yer alan eski GDZ çalışanı Eren Demirezen, “Ben o zamanlar GDZ’de çalışıyordum. Ali Gürak ile birlikte Gültepe projesinde sürekli aynı arabayla gidip geliyorduk. Ali Bey’in başka bir görevi bulunmamaktadır. Demircan da başka mühendis olmadığı için imzayı attı. O işin başında Ayhan Ekizoğlu duruyor. Krokiyi de kendisi almamıştır. Ali Bey’in bir ilgilisi yoktur bu durumdan” ifadelerini kullandı.
Avukat Ayşe Sarıçiçek ‘2015 yılında o bölgede çalışan kişileri söyleyebildiğinize göre KET bölgesinde kimler vardı?’ diye sordu.
Tanık Demirezen ise, “Asıl koordinatör olarak Erdinç Bey vardı. Tüm işlerden sorumlu oydu” yanıtını verdi.
'ALİ KÜLAK’I HİÇ GÖRMEDİM'
Tanık İsmail Yıldırım, “GDZ Güney Bölge arıza onarımda çalışıyorum. 200 personelden sorumluyum. İhbar kayıtları açılır ve doğrudan ekibin tabletine atılır. Ben ve mühendis arkadaşlar bu talepleri görmezler. Ali Külak’ı (Gediz Elektrik Arıza Onarım Müdürü) hiç sahada görmedim. Arıza ekibi arızaya gider ve çözüldüyse teknik ekip ve mühendisin haberi olmaz. Giderilmediyse ilk teknik şefin o da giremediyse mühendisin haberi olur. Mühendis arkadaşımız sahada kalıcı zarar olduğunda ya da büyük malzeme sevkiyatı ihtiyacı olduğunda kapımı çalar ve o zaman gerekli sevkiyatı yaparak süreci tekrara kendisine devrederiz” dedi.
Yine tanıklardan ifadesine başvurulan Alican Topuz da, “22 Eylül’de GDZ arıza onarımda işe başladım. Aramızda yönetici olmadan Gediz Elektrik Arıza Onarım Müdürü Ali Külak’a bağlı olarak çalışmaktayım. Şirketin arıza onarım kısmını parasal kısımlarını idare etmekteyiz. Filonun araçlarından ben sorumluyum. Ali Külak’a belli aralıklarla raporlama yaparım. Ali Külak’ın sahaya çıkmadığı yönünden tanıklık yapmaya geldim” ifadelerini kullandı.
Tanıklardan Durmuş Kaygısız da, “GDZ Enerji’de arıza onarım mühendisi olarak çalışmaktayım. Dün tanık olduğumu öğrendim. Benim sahada koordinasyon sağlayamadığım arızayı çözemediğim durumda bilgi vererek yöneticimden destek isterim. İş kayıtları bize düşmez tablete düşer. Ekip arızayı çözünce biz göremeyiz. Karşıyaka ve metropol merkezine bakıyorum. Bizim çalışma saatlerimiz hafta içi 8-18:00 arası. Bizzat arızaya biz gitmeyiz. Sahada teknik ekip ve ekiplerin çözüm bulamadığı durum olursa biz devreye gireriz. Arıza ekibi sahada işi alan ve yapandır. Arıza giderilmiş diyor ve tablete fotoğrafları yüklüyorsa müdürü gidip denetim yapmaz. Arıza giderilmezse mesai saati dışıysa arıza koordinasyon operatörlerini bildirilir ve bize ulaşmaya çalışırlar” dedi.
ÖZGE’NİN BABASI: HERKES SUÇSUZUM DİYOR
Tanık ifadeleri sonrası söz alan Özge Ceren Deniz'in babası Ahmet Abi ise “2024 Türkiye’sinde ülkemizin üçüncü büyük kentinde sokağın ortasında yürüyen iki insan elektrik akımına kapılarak vefat ediyor ve ‘herkes suçsuzum’ diyor. Suçlu yok! ‘Herkes masumum’ diyor. Peki, benim çocuğumun suçu ne? Çocuğum yaşasa doktor olacaktır. Devletin bende hakkı var. Ben adalete güveniyorum. Çocuğumun ölümünde en ufak ihmali olan kişilerin ceza almasını istiyorum." dedi.
SANIK KAYGISIZ: BİZDE DERİN YARALAR AÇTI
Tutuklu Sanık Ahmet Kaygısız, “Arıza onarım bölümünde hiç görev almadım. Vicdan muhasebesi yaptığımda delil karartma durumum olmadığını belirtmek isterim. Takdir edersiniz ki bu süreç bizde derin yaralar açtı. Eşim ve çocuğum bensiz kaldı. 9 yaşındaki oğlumun yanında olamadım. Her mahkemede beni umutla bekliyor. Kurduğumuz hayallerimizi gerçekleştiremememizin üzüntüsü tarifsiz. Oğlumun büyüdüğüne şahit olmak istiyorum. Ülkemiz için faydalı işler yapmak ve oğlumun büyümesine katkı sağlamak istiyorum. Eşim Millî Eğitim Bakanlığı’nda öğretmenlik yapmakta ve sıkıntılı süreçlerle karşı karşıya kalmaktadır. GDZ’de tek tutuklu benim. Önümüz Ramazan Bayramı ve ailem ile geçirmek istiyorum” dedi.
TAHLİYE TALEBİ
Kaygısız’ın avukatı ise “Raporu sizin okumanız ile haberdar olduk. 4 derece ayrılmış ve müvekkilim 2’nci derece olarak derecelendirilmiş. Dosyaya baktığımızda bilinçli takdirden dava açıldı. Bilirkişinin size bilinçli taksir deme görevi yok ancak bu ihbarı bilmeyen birini bilinçli taksirden sorumlu tutmanın anlamı yok. Böyle bir şey biliyorsa zaten bilinçli taksir olmaz. Olayın olduğu tarihte zaten müvekkilim yıllık izinde. Müvekkilim, tüm sanıklara baktığınızda kendi konumundakiler dışarıda. Önemli olan tutuksuz yargılanma esastır. 2’nci derece kusur olanlar serbest olduğundan müvekkilim hakkında da tahliyenin verilmesini talep ediyoruz. Biz aylardır savunmalarımızı yapıyoruz. Sizden adaletli olarak bir tahliye kararı istiyoruz. Müvekkilimin oğlunun ‘Yarın babamın davası var, umarım tahliye olur. Babamı çok özlüyorum’ yazısı var” ifadelerini kullandı.
SANIK AYTULUM: İŞİN İÇİNDE YOKUM AMA…
Tutuklu sanık Mehmet Zeki Aytulum da, “Vefat eden vatandaşlara Allah’tan rahmet diliyorum. Ben 30 senedir İZSU’da çalışıyorum. 9 aydır cezaevindeyim ve her gün kendime işin neresinde olduğumu soruyorum. Kazıda yokum, imalatta yokum, kontrolde yokum ama ben 9 aydır cezaevindeyim. Benim görevim personel araçlarını sevk etmek. Ben adalete inanan bir insanım. Suçsuzum ve beraatimi talep ediyorum" açıklamasını yaptı.
Aytulum’un avukatı ise “Av. Özkan Yücel toplantı ve gösteri yürüyüşüne karşı gelmekten gözaltında ve savunma görevini kullanmayacak. 4 günde 4 meslektaşımız gözaltına alındı. Özkan Yücel de salonda bulunmadığı için bunu ifade etmek istedim. Hukuka uygun kararlar bekliyoruz. Ölen kişinin acısını yürekten hissediyoruz. Ancak 9 aydır cezaevinde tutulan, taksir nedeniyle sorumluluğu olduğu iddia edilen kişilerin tabii ki acıları ölçülemez ama sorumluların dikkatlice değerlendirilmesi gerekir. Müvekkilim hala tutuklu olduğu için dosyanın esasına hala giremedik. Müvekkilimin tahliyesini aksi takdirde ev hapsi şeklinde uygulanmasını talep ederim” dedi.
Tutuklu sanık Barış Sevgili ise, “10 aylık evli olup 9 aydır tutukluyum. Eşimden özür dilerim. Sizlerin huzurunda olmaktan utanç duymaktayım. İşçi bir babanın işçi bir oğlu olarak burada yargılanmaktayım. Özge Ceren Deniz’in nereye bastığı yönünden ki rapor suçsuzluğumun ispatıdır” dedi.
Sevgili’nin avukatı ise “Özge’nin nereye bastığı yönünde bir rapor geldi. Öktemay karşıya geçiyor, Özge onu takip ediyor. İlk adımını iki mazgal arasına atıyor ve adımını attığı anda elektriğe çarpılıyor. Sonraki adımı devrilirken attığı adım. Soruşturmanın başında mazgalının elektrik hattını sıkıştırma neticesinde elektrik vericisi haline dönüştüğü denmişti. Bu iddianın ortadan kalktığı anlaşılıyor. Dosyanızda adımını atan bir de İnanç Öktemay var. O mazgala basıyor, karşıya geçiyor, geri dönerken yine mazgala basıyor ancak Özge’yi tuttuğunda elektrik çarpıyor. İnanç Öktemay’ın nereye bastığı konusunda da ek bir rapor alınsın” dedi.
SANIK KÜLAK: TANIKLAR BENİ DOĞRULADI
Tutuklu sanık Ali Külak, “Bugüne kadar bilirkişi raporunun gelmediğini biliyorduk. Arıza onarım müdürü olarak görevimin masa başı olduğunu saha ile ilgili olmadığımı defalarca anlattım. Bunu diğer arkadaşlarda doğrulamıştı. Tanıkları da dinlediniz. Bahsettiğiniz haberleşme gruplarında da bulunmadım. Günde gelen bin 500, 2 bin arızayı bilmediğim ortadadır. Denetim işi benim işim değildir. Yüklenicinin kendi kendini denetlemesi mümkün müdür? 2015 yılındaki tek görevim geçici kabul heyetinde bulunan 4 kişiden biri olmamadır. Keşifte mahkeme heyeti de ordaydı. Ekipmanların eksiksiz olduğunu gördünüz. O dönemle ilgili tutmuş olduğum defter ve ajandamı getirdim. Bu evraklar günümüzün değil 2015 yılına ilişkin evraklar. O dönem ıslak imzalı dilekçeler var. Bu işin kontrollerinden en önemlisi TEDAŞ’tır. Bunla ilgili denetimlerin yapıldığı ve eksiksiz olduğuna yönelik evrakları mahkemeye sunacağım. Projede bulunan imzadan bahsediliyor ancak bu evrak sadece hakediş ve ödemeye ilişkindir. İş hatalı olsa kesin kabulü yapılmazdı. Geçici kabul heyetini görevleri de mevzuatta belirtilmiştir. Heyetten başka bir görev beklemek mümkün değildir. Ben tahliyemi talep ediyorum. Ne arıza ne tesisi işi ile bağlantım olmadığını iletmiş oldum. Hiçbir alakam olmadığı için aylardır eşimden çocuğumdan uzak kaldım” diye konuştu.
YENİ RAPOR TALEBİ
Sanık Doğan Kılıç’ın avukatı “Özge Can’ın nereye bastığı raporu geldi. 2 mazgal arasına basması ile dengesini kaybetmiş ve akabinde hayatını kaybetmiştir. Burada İnanç Öktemay ile ilgili bir araştırma yapılmamıştır. Öktemay’ın nereye bastığı ile ilgili tespitini talep ediyoruz. Görmediğimizi raporlarla ilgili yapacağımız yorumlar tahmini olacak. Müvekkilimize 1’inci derece kusur atfedilmesi doğru değil. Biz bilirkişilerin gelecek davada hazır olmalarını ve kendilerine yöneltilen beyanları dinlemeleri gerektiğin düşünmekteyim” dedi.
SANIK AKBAY: BANA 2 HAFTA VERİN
Tutuklu sanık Fırat Akbay mahkeme salonunda gözyaşlarını tutamazken okulu bırakan çocuğu ile ilgili, “9 Ocak’ta tamir ettiğim kablonun 12 Ocak’taki çalışmada sağlam olduğunu söyledim. Bunları defalarca anlattım. Bir kez daha anlatarak tekrara düşeceğin biliyorum. Ben serbest kalmak ya da ev hapsi istemiyorum. Bana 2 hafta müsaade edin oğlumu okula kaydettireyim tekrara gireyim. Ben hiçbir zaman yargılanmamayı talep etmedim. Oğlum okulu bıraktı bu süreçte. Yarın mahkeme salonlarında onu görmek istemediğim için, yarın kriminal süreçlerde görmek istemediğim için 2 hafta süre verin oğlumu okula kaydettirip geri geleyim” ifadelerini kullandı.
SANIK CEYLAN: NEDEN TUTUKLUYUM
Tutuklu sanık Mert Ceylan da “4’üncü kez karşınızdayım. Tutuklu olduğunuz süreçte pek çok gelişme olmasına rağmen sadece özgürlükten değil birçok şeyden ayrı kalmaya devam ediyoruz. Belge ve ifade tanıklıklarına göre neden tutukluyum diye sormam gerekiyor. Öğrenimimi büyük umutlarla tamamlayıp ülkeme katkı sağlayacağım yerde cezaevi süremin bitmesini bekliyorum. Dört duvar arasına her geçen gün daha çok sıkışıyorum. Tutuklu olan bizler için değişen bir şey olmuyor. Bir insana sanık sıfatı verilmeden önce onun dillendirilmesi gerekiyorken bize verilen ilk önce tutuklama oluyor. 24 saat çalışan bir sistemde bir mühendis evinde uyuyorken unvanı nedeniyle cezaevi korkusu ile nasıl uyuyabilir hayatını sürdürebilir ve işini icra edebilir. Sizin de süreçten kaynaklı üzüntü ve öfke dolu bakışını anlamaya çalışıyorum ancak bizim de anlaşılmaya ihtiyacımız var. Daha önceki gelişme ve rapor neticesinde ben tutukluluğumun değişmesi gerektiğine inanıyorum. Tahliyeyi talep ediyorum” dedi.
SANIK AVUKATI: DELİLLENDİRME YAPILDIĞINI DÜŞÜNMÜYORUM
Tutuklu sanık Yavuz Üner’in avukatı da “Gerek GDZ gerek İZSU müdafi meslektaşlarımız belli konularda savunma yapıyorlar. Soruşturma savcılığı bir iddianame hazırlamış. İçinde olmayan kişileri bilinçli taksirden tutuklamış. Soruşturma savcılığı kazanın olduğu tarih ile 9 Ocak arasında kaç çalışma yapıldığını çalışmamış. Failler ile fiil tarafında iddia makamı tarafından net bir dellilendirme yapıldığını düşünmüyorum. Bilirkişi sadece o günkü koşullarla sorumlu bulmaya çalışıyor. Ancak iddianameye hazırlayan savcı net olarak durumu ortaya koysa bu olmayacaktı. Müvekkilim birkaç defa rahatsızlanmış ve hastaneye kaldırılmış. Hastaneden gelen raporda koğuşta yatmasını zor olduğu belirtiliyor. Burada sanıkların çoğunun karakol kaydı bile yok. Daha fazla kusuru olanların dışarıda olması söz konusu. İnsanların mağduriyetinin giderilmesi açısında tahliyesini talep ediyorum” diye konuştu.
OLAY
İzmir'in Konak ilçesi Alsancak semtinde 12 Temmuz'da sağanakta yolun karşısına geçmeye çalışırken su birikintisine basıp akıma kapılan Özge Ceren Deniz (23) ile onu kurtarmaya çalışan İnanç Öktemay (44) yaşamını yitirmişti.
Olaya ilişkin hazırlanan bilirkişi raporunda su birikintisi yakınındaki mazgalda GDZ Elektrik firmasının kabloları yeterli derinliğe gömmediği, İZSU'nun da mazgal yapımı sırasında kabloları yüzeye yaklaştırdığı ve iki kurum arasında yeterli koordinasyonun bulunmamasının olayın yaşanmasında etkili olduğu aktarılmıştı.
İlk etapta haklarında gözaltı kararı verilen 42 şüpheli yakalanmış, bunlardan 13'ü tutuklanmıştı. Yargılama esnasında İZSU çalışanı 2'si tutuklu 6 sanığın memur olmaları nedeniyle dosyası ayrılmış, ara kararda tutuklu 2 memur tahliye edilmişti. Mahkeme heyetince yeni bilirkişi oluşturulmuş, 9 Aralık'ta ölümlerin yaşandığı yerde yeniden keşif yapılmıştı.