Geçen hafta Budizm bir inanç sistemi olmanın yanı sıra içinde en detayına kadar yerleşik bir psikoloji eğitimi de barındırdığını anlatmıştım. Okuduğum Budist Bilgeliği isimli kitaptanyazarı Fritz Koster'in yıllarca uzak doğuda Budizmi inceledikten, öğrencilik yaptıktan sonra bu yazdığı kitaptan kısa kısa aktarmalar yapmıştım. Abidamma psikolojisi denilen bu öğretiyi ben bu yıl Oxford Üniversitesinde aldığımı ve buradan sizlere kısaca aktarmak istediğimi belirtmiştim.

Bu psikoloji eğitiminin 121 adet bilinç hali içerdiğini,bu 121 bilinç halinindört kategoriye ayrıldığını ve ayrıntıları aktarmıştım.

Abidamma beynin nasıl çalıştığını, sorunlu bilinç hallerinin (cehalet, nefret, arzu, hırs gibi) bir virüs gibi insanın içinde dağıldığını, hatta toplumu sardığını, acılara ve sıkıntılara neden olduğunu çok güzel açıkladığıyla devam etmiştim. Abidammanıniçimizdeki diktatörden söz ettiğini ve bu diktatörün tüm diktatörlerden daha güçlü olduğunu belirttiğiyle bitirmiştim. Bu hafta bıraktığım yerden devam ediyorum.

Abidamma'da yargı yok. İyi/kötü yok. İzin verilmiş/izin verilmemiş yok. Yalnızca etki/tepkinin incelenmesi var. Çok ayrıntı var, benim burada adım adım anlatmam olası değil. Ancak, bir örnekle bilinç hallerini nasıl açıkladığına bakalım.

Hırsızlığın Çeşitli Halleri

Mesela, örneğimiz Koray bey isimli biri olsun. Bu kişi bir gün çalıştığı iş yerinin deposunun kapısının açık olduğunu görüyor ve içeri giriyor. Yan yana 20 tane boş ciltli, kalın dosya görüyor, içinden on tanesini alma arzusu geçiyor ve alıyor, aracına koyuyor. Alınca bir keyif duyuyor. 'Ben zaten bu işyeri için çok çalışıyorum, bunu hak ettim' diye düşünüyor. Abidamma bu hırsızlık durumunu arzu/keyif duyma bilinç durumu olarak açıklıyor.

Bir başka bilinç durumu örneğinde, Koray bey kapıyı açık görüp, içeri giriyor. Alamıyor. Yanındaki arkadaşı 'Sen zaten bu işyerine çok emek verdin, hak ettin, al' diyor ve Koray bey alıyor. Bu bilinç durumunda da hırsızlık olduğu halde bir keyif alma hali var ve kendini 'Burası çok kazanan bir iş yeri, vb' gibi sözlerle, düşüncelerle aklama bilinç durumu hakim.

Bir üçüncü bilinç durumunda Koray bey yine dosyaları alıyor ama kendinde bu dosyaları alma hakkı görmüyor ve doğru bir şey yapmadığına inanıyor. Dördüncü bilinç durumunda ise hakkı olmadığını biliyor. Tüm bunları bütünsel olmayan bilinç durumları olarak adlandırıyor.Buradaki hırsızlık örneği hayli zararsız, dosyalar… Zararlı örneklere sömürgecilikten insanların aldatarak birbirinin duygularını çalmasına kadar açabiliriz tabii ki…

Virüs Koruma Duvarı Yoksa…

Arzu ve bağlanmanın yapış yapış olduğu ve insanları bir girdap gibi içine çektiğini ama nefretin yok edici ve çok zor olduğunu açıklıyor. Nefretin hayli gizli formlarına da değiniyor, hastalığı, yaşlılığı bazı düşünce veya duyguları kabul etmeme şeklinde de tezahür edebileceğine değiniyor. Kıskançlık, pintilik, suçluluk, üzüntü ve öfke de bu sınıflandırma içinde bulunuyor.

Bu bilinç durumlarını ve baş etmeyi bilgisayar virüslerine benzetiyor. Virüs koruma duvarınız yoksa bilgisayarınıza virüs girer ve bilgisayar doğru çalışmaz, abuk subuk işler yapar, biz de bilinç durumlarımıza virüs programı yerleştirmezsek, yani koruma altına almazsak bütünsel olmayan bilinç durumları ile karşılaşırız diyor.

Budist psikoloji tüm problemlerin cehalet durumundan kaynaklandığını, cehaletin arzu ve nefret kökeninden geldiğini, en kuvvetli diktatörün içimizde olduğunu açıklıyor…