Demokratik kuralların oturduğu, yönetenlerin ve hakkını aramayı bilen toplumların evrensel demokrasiyi beyinlerine yerleştirdikleri ülkelerde her şeyin, tarihi-şekli-şartları bellidir.
Sistem otomatik olarak çalışır, yeri ve zamanı geldiğinde kurallar işler ve problem çözülür. Gelişmişlik, çağdaşlık, uygarlık budur. Bu ilkeleri savunan kişilere tüm dünyada 'demokrat' denir..
Bizim gibi toplumlarda ise durum tam tersidir. İşbilmezlik ve cehalet paçalarımızdan akar. Demokrasinin evrensel kurallarını biliriz ama, kendimize uydurmak için eteğinden-bacağından çekerek onu da sakatlarız.
AKP'nin tek başına iktidar olduğu son 10 senede bu acemiliğin- cehaletin tavan yaptığını gördük. Demokrasinin evrensel kurallarını kabul ettiklerini ve Türkiye'de ki 'İleri Demokrasi'yi uygulayacağını söyleyerek oy alan AKP yöneticileri uygulamalarıyla, Siyasal Bilimcileri çıldırtma noktasına getirdi..
TBMM Sporda Şiddet yasası adı altında bir yasa çıkardı. 6 ay sonra ise kendi çıkardığı yasayı yok sayacak yeni bir yasa çıkardı. Böyle onlarca örneği AKP iktidarı zamanında yaşadık. TBMM, fason imalatla çalışan kanun fabrikası değildir. 'Ne kadar çok kanun çıkarırsa, o meclis çalışkan meclistir' demek çok hatalı bir anlayıştır.
Saygın bir meclis düşünerek, üzerinde çalışarak uzun ömürlü olan yasalar çıkarmak ve kabul ettiği yasalara sahip çıkmak zorundadır.
Günlerdir tartışılan konu, Cumhurbaşkanı'nın görev süresi 7 yıl mı, yoksa 5 yıl mı olduğudur…
Düşünebiliyor musunuz, TBMM geçen dönem Anayasa değişikliği yapıyor ve Milletvekili seçimini 5 yıldan 4 yıla, Cumhurbaşkanlığı seçimini de 7 yıldan
5 yıla indiriyor, ve Türkiye hala Cumhurbaşkanlığı süresini tartışıyor!...
İşte 'Siyaset Bilimcileri'ni çıldırtan olay budur. Anayasa değişmiş mi, değişmiş. Cumhurbaşkanlığı süresi 5 yıl olarak belirlenmiş mi, belirlenmiş. İyi, o halde neyi tartışıyorlar?...
İşte zurnanın zart dediği yer burası. Anlayış şu; 'Benim işime hangisi gelirse, geçerli olan odur…'
Maalesef AKP'nin geri geri giden 'İleri Demokrasi'sinde bu işler böyle yürüyor…
Başbakan Erdoğan ne isterse o olur. Yandaş ve akraba medyası derhal, nerede yetiştikleri bilinmeyen hukukçuları televizyonlara çıkarırlar ve beyin yıkamaya başlarlar…
Gelişmiş gerçek Demokrasilerde, böyle bir saçmalık asla yaşanmaz. Anayasada ve yasada yazan ne ise ona tartışmasız uyulur.
İzniniz olursa ben sizlere Türkiye'de yapılacak Cumhurbaşkanlığının şifrelerini vereyim, milli problemimizi sizler çözün ve ülkeyi sıkıntıdan kurtarın…
Herkes kafasına şunu iyice yazsın ki, Tayyip Bey Cumhurbaşkanı olmak istiyor. Hem kendisi Cumhurbaşkanı olarak Siyasi hayatını tamamlamak istiyor, hem de Emine Erdoğan'ın bu konudaki ısrarını kırması mümkün değil.
Bunu anladık ama, ne zaman diye sorduğunuzu duyar gibiyim..
Bunu bilmek için iki konuya çok dikkat etmeniz gerektir. Bunlar;
*Tayyip Bey'in hastalığının seyri,
* Ekonomik Krizin Türkiye'yi vuracağı zamanın tahmin edilmesi…
Eğer Tayyip Bey'in rahatsızlığı artmaya devam ederse, Cumhurbaşkanlığının süresi Tayyip Bey tarafından 5 yıl olarak belirlenecektir.
Ekonomik krizin, 2012 yılı içinde Türkiye'ye geleceği AKP Hükümetinin ekonomistleri tarafından tahmin edilirse, Tayyip Bey sürenin yine 5 yıl olmasını isteyecektir.
Bu iki seçenekten birinin 2012 yılı başlarında gerçekleşmesi halinde süre yine 5 yıl olacaktır.
Bu iki seçeneğin ikisi de, 2012 yılı başında gerçekleşmezse biliniz ki Cumhurbaşkanlığı görev süresi 7 yıl olarak kesinlenecektir.
İşin özü, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nın görev süresinin belirlenmesi yetkisi, ne TBMM dedir, ne de Yüksek Seçim Kurulundadır.
Bu sürenin belirlenebilmesinin yetkisi, Tayyip Bey'in rahatsızlığı ve Euro-Avro denen parayı oyuncak yapan para cambazlarının elindedir.
Cemaat-Tarikat kafası ve biat kültürüyle yetişen kafanın 'İleri Demokrasi'si de ancak bu kadar olur.
Allah sonumuzu hayırlı eylesin..