CHP, demokrasi tarihimizin en cesur kararlarından birini alarak Prof. İhsanoğlu'nu cumhurbaşkanlığına aday gösterdi. MHP'yi yanına alması da bir başka başarıydı. Kılıçdaroğlu; Gülen cemaati, BBP, BTP ve sayısı ona yaklaşan sol partiyle işbirliği yaparak önemli bir uzlaşma sağladı.
Seçimi Sayın Erdoğan'ın kazanacağı zaten belliydi. Sonucu belli olan bir seçimde bu kadar geniş kapsamlı bir uzlaşma sağlayabilmesi, stratejik açıdan başarılıydı. Kazanmayı paylaşan çok olur ama sonucu yenilgi olan bir seçimi paylaşmak her zaman zordur, bu başarıldı.
CHP'de din ile arası oldum olası iyi olmayan bazı uzantıların, bu uzlaşmadan rahatsız oldukları ve pasif direnişe geçtikleri biliniyordu. Rahatsızlık patladı ve görüş ayrılıkları CHP'yi kongreye götürdü.
CHP, görüldüğü gibi bir kez daha yol ayrımına geldi. Kılıçdaroğlu değişimden yana son derece cesur kararlar alarak CHP adına laik-antilaik, klasik sağ-sol çatışmalarında yokuz, dedi. Parti çıkarları bunu gerektirdiği kadar iç barış açısından da olumlu bir gelişmeydi.
İhsanoğlu'nun aday gösterilmesi, 'Kürt Açılımı' kadar olmasa da iç barışa olumlu etkiler yaptı. Partiler aldıkları oyları saya dursun, vatandaş çatışan grupların bir araya gelmesinden memnundu! Erdoğan sevgisi ağır basmış oylar Erdoğan'a gitmişti.
Önümüzdeki hafta sonu CHP'de kongre var. Kılıçdaroğlu'nun kazanması, CHP'de değişimin devam edeceği; Muharrem İnce'nin kazanması ise 'Erdoğan karşıtı!' radikal sol muhalefetin devam edeceği anlamına gelecektir.
Bu kongreyi Kılıçdaroğlu açık arayla kazanacak ve kemik ulusalcıların da parti yönetiminde sonu olacaktır! Bir daha Ramazan'da rakı içip bunu da marifetmiş gibi sosyal medyada paylaşan biri, parti yönetiminde yer alamayacaktır! İnanmasa bile inananlara saygılı kişilerin vitrinde yer alacağı yeni bir CHP vitrini oluşacaktır.
Dokuz seçimin dokuzunu da Erdoğan karşıtlığına dayandıran CHP, ilk kez 'siyaset' yaparak 10. Seçime hazırlanıyor. Bu kongre, devam eden değişimin devamı niteliğinde sonuçlar verecektir.
Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP'nin yeni açılımı İhsanoğlu ile sınırlı kalmayacak, parti yönetimine tanınmış muhafazakar isimler alınacaktır. CHP bu tür gelişmelere hazırlıklı mı, değil mi, bu kongre o açıdan önemli.
İkinci önemli gelişme ise muhafazakar seçmene hitap eden yeni görüşlerin CHP'nin parti programına girecek olmasıdır.
Sıkı durun, asıl bomba bunlardan sonra patlatılacak:
2015 seçimlerinde ittifakı daha da güçlendirerek BDP-HDP yani Kürtçülerle de seçim ittifakı yapılacak. Kürt açılımı mı yoksa CHP'nin Kürtçülerle yapacağı seçim ittifakı mı daha önemli onu da yakın gelecekte bolca tartışırız. Bu gelişme de iç barış açısından önemli sonuçlar verecektir.
Selahattin Demirtaş'ın %10'a yaklaşan oyu, Kürtçü siyasetçileri yol ayrımına getirdi: Siyasetimiz Güneydoğu ile sınırlı kalsın mı yoksa Türkiye'yi kapsasın mı? CHP seçim ittifakıyla Kürt siyasetini bölünmekten vazgeçirip Türkiye'nin yönetimine ikna edebilirse bunun ülkeye katkısı çok büyük olacaktır.
Aynı uzlaşmayı Ak Parti de yapabilirdi ama oyu %50 civarında olan bir partinin buna ihtiyacı olmadığı gibi Kürt siyasetine vereceği koltuk sayısı da Kürtçüleri tatmin etmeyecekti. Önemli olan Türkiye'nin çıkarları ise bu uzlaşmadan en karlı çıkacak olan 77 milyon olacaktır.
Son sekiz yazımızda ısrarla belirttiğimiz görüş şudur:
Cumhurbaşkanlık seçiminde bir antrenman yapıldı. Şimdi sıra son kozların oynanacağı 2015 seçimlerinde. 10 Ağustos'un rövanşı da 2015 seçimlerinde alınacak!
CHP; Ak Parti dışında kalan bütün partileri saflarına çekerek, alabileceği en yüksek oyla hem Ak Parti'yi hükümetten uzaklaştırmayı, hem de Sayın Erdoğan'ı Cumhurbaşkanlığı yapamaz hale getirmeyi planlıyor.
Bütün bunları, Ak Parti'ye oy veren seçmenin dini inançlarına saygı göstererek ve Kürt siyasetçilere daha fazla milletvekili vererek yapmayı planlıyor!
Tabii ki, bunun karşısında Ak Parti'nin eli de armut toplamıyor!