Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığının belli birimlerinin çeşitli cemaatler tarafından paylaştırıldığını daha önce yazmıştım. Şanlıurfa'da yaşanan bir olay bu paylaşımın 'adam öldürecek' seviyeye geldiğini, Cumhuriyet düşmanlarının ne kadar pervasız olduklarını ortaya koydu.
Şanlıurfa Eğitim ve Araştırma Hastanesinde bir doktor ile başhekim yardımcısı arasında 'işe geç gelme' sebebiyle tartışma çıkar. Tartışmanın taraflarından Doktor H.P daha sonra odasına gittiği Başhekim A.Y ile de tartışır. Tartışma büyüyünce taraflar kendi cemaatlerine haber verirler. Kısa sürede yüzlerce sarıklı-göbeğine kadar sakallı cemaat militanları hastane koridorlarını doldururlar.
Başhekim taraftarları da, başhekimlik katında, Başhekimi diğer cemaat militanlarına karşı korumaya alırlar… Bu kişilerin çoğunluğu 'Menzil Tarikatı' üyelerindendir. Polis ise ancak hastane bahçesinde tedbir alır…
Menzil Tarikatı, kurucusunun ölümünden sonra ikiye bölünmüştü. Bir kısmı Adıyaman Menzil Köyünde kalmış, bir kısmı ise kışları Afyonkarahisar'da yazları ise Eskişehir Bilvanis çiftliğinde yerleşmiştir.. Eskişehir-Bilvanis çiftliğini uçaklar ile gözetlediği iddiasıyla Türk Ordusunun Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Balanlı şu an cezaevinde bulunuyor !...
21.Yüzyılın ilk çeyreğinde, T.C Sağlık Bakanlığında yaşananlar akıl alır gibi değil.
Hastane Başhekimi, Başhekim Yardımcısı, Doktor aralarında geçen bir münakaşadan sonra, polisi arayıp şikayetçi olmak yerine, kendi tarikatlarından yardım istemeyi tercih ediyorlar. Anında yüzlerce Ticani kılıklı adam, devletin hastanesini işgal edebiliyor. Öylesine kalabalık ve güçlüler ki, devletin polisi ancak bahçede tedbir alabiliyor, bunlara müdahale edemiyor.
Soru şu;
*Sağlık Bakanlığının Hastanesine Tarikat mensubu bu kişileri kim tayin etti?
*Bakanlığın kaç hastanesi, hangi tarikatın elinde?
* Bu tarikatlar için hangi menfaat, hangi çıkar insanları birbirini öldürecek hale getirir?
*Anayasanın 174.Maddesi ve 677 Sayılı Yasa yürürlükte olmasına rağmen, bu çağdışı tarikat ve cemaat örgütlenmesi hakkında Cumhuriyet Savcılarının soruşturma açmasını hangi güç engellemektedir?..
Uyan artık Türk Milleti, tarikat ve cemaatler devletin her yerindeler. Evinize geldiklerinde mi uyanacaksınız?...
İKİ BUÇUK KELLE VEYA YEDİ GAZİ= BİR KAÇAKÇI
Başbakan Erdoğan, bildiğiniz gibi 'Şehitlere Kelle' Öcalan'a ise 'Sayın' demişti.
AKP Grup toplantısında Uludere de ölen ve tabutlarına PKK bayrağı örtülen kaçakçıların her biri için, 123 Bin TL ödeneceğini açıklamıştı…
Sivas Şehit Aileleri ve Gazileri Sosyal Yardımlaşma Derneği Başkanı Mustafa Hızal; 'Başbakanımıza soruyorum, bu vatanın bölünmez bütünlüğü için canlarını severek veren aziz şehitlerimizin ailelerine 50 bin lira tazminat vereceksin, yaralanan kahraman gazilerimize 18 bin lira 45 bin lira tazminat vereceksin, sonra da çıkıp bu ülkede kaçakçılığın suç olduğunu bilen ve vergi kaçıran, devletin her türlü güvencesinden faydalanan bu kişilere kahraman edasıyla tazminat vereceksin. Bu hangi vicdana sığar?..' dedi.
Başkana yardımcı olalım; 123 Bin TL tazminattan başka, Emine Erdoğan ve Bakan eşleri beraberce Uludere'ye gidip kaçakçılık yaparken ölenlerin ailelerine başsağlığı ziyaretinde bulunacaklar. Siz hiç AKP'lilerin toplu halde herhangi bir şehit cenazesine katıldığını gördünüz mü? Göremezsiniz…
Bu olay sığsa sığsa AKP vicdanına sığar, anladın mı Mustafa Başkan !...