Bugün Pazar…

Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla…

Atatürk'ü bu köşede anma ve hatırlama günü…

Bir kez daha…

Az bilinen yaşanmış bir öyküyü paylaşalım…

Bunu yaparken de…

Bu anıyı bugünlere taşıyan ve…

Atatürk'ün manevi oğlu Eriş Ülger'i…

Saygıyla analım…

***

Yıl; 1932…

Yer; Çankaya…

Atatürk'ün sofrası…

Ruşen Eşref, Salih (Bozok) Bey, Falih Rıfkı Atay, Recep Zühtü ve birkaç bilim adamı, o yemeğin konukları…

Gecenin ilerlemiş saatlerinde…

Gazi Mustafa Kemal, Salih Bozok'a sorar:

'Yarın günlerden ne?'

'Cuma efendim…'

'Peki, Hacı Bayram Camii'nde cuma vaazını kim verecek?'

Salih Bozok, şaşırır:

'Bilmiyorum efendim…'

Atatürk talimat şeklinde seslenir:

'Çocuk, git yarın vaaz verecek hocayı al gel… Bu gece soframıza misafir olsun…'

***

Mevsim kış; dışarısı buz gibi…

Salih Bey, kısa bir zaman aralığından sonra…

Hoca efendiyle Çankaya'nın kapısından girer ve…

Paşa'nın 'bilim sofrası'na misafir olur…

Gazi, Hoca'ya portakal suyu ikram eder ve sohbete başlar…

Bir ara sorar:

'Hoca efendi, yarın cuma hutbesi vereceksiniz, halka ne anlatacaksınız?'

Hoca, hazırlığını yapmıştır; cevap verir:

'Günahtan ve sevaptan bahsedeceğim…'

Atatürk, yeniden sorar:

'Başka ne anlatacaksınız?'

Hoca bu kez:

'Allah'tan, peygamberden söz edeceğim…' der…

Atatürk, yine sorar:

'Güzel, daha ne anlatacaksınız?'

Hoca şaşırır ama renk vermez:

'Cennet'ten ve Cehennem'den bahsedeceğim…'

Bunun üzerine Mustafa Kemal şöyle der:

'Hoca efendi, binlerce şehidin kanıyla sulanan bu topraklar üzerinde hürriyet ve bağımsızlığımıza hangi imkansızlıklar içinde kavuştuğumuzu, devrimleri, okkanın gidip kilonun, arşının gidip metrenin geldiğini, zeki ve çalışkan Türk ulusumuza siz anlatmayacaksınız da kim anlatacak?'

***

Hoca efendi mahcup olur, başını öne eğer…

Atatürk, Salih ve Ruşen Bey'e dönerek sohbeti noktalandırır:

'Hoca efendi bu gece bizim misafirimiz olsun… Kendisini devrimlerimiz hakkında irşad (bilgilendirin) edin… Yarın Hacı Bayram Camii'nde devrimlerimiz hakkında hutbe verecek…'

***

Hoca efendiye o gece yıldırım hızıyla yeni kıyafet dikilir…

İşte o hoca da…

Ertesi gün, camide devrimler konusunda Ankaralıları aydınlatır…

***

Bu anıyı bugünlere taşıyan…

Eriş Ülger

1953'te Atatürk'ün naaşının…

Etnografya Müzesi'nden Anıtkabir'e nakli sırasında…

Türk Gençliği adına…

'Atatürk'ün Türk Gençliğine Hitabı'nı okuyan çocuktur…

Çankaya'daki o geceyle ilgili yorumu ise şöyledir:

'İslam dinine en büyük hizmeti Atatürk'ün verdiğine inanıyorum… 600 sene padişahın, 300 senede halifenin kulu olan toplum, Allah'ın kulu yapılıyor… Bundan daha büyük hizmet olur mu?'

Nokta…

Sonsöz: 'Milletimiz din gibi bir fazilete sahiptir… Bu fazileti hiçbir kuvvet, milletimizin kalp ve vicdanından çekip alamamıştır ve alamaz… / Gazi Mustafa Kemal Atatürk…'