İki ay sonra…
Türkiye'yi memleket etmelerinin 10'uncu yılı geride kalıyor…
Memleketlerinde iç savaş vardı…
Yufka yürekli olduğumuz için çok acıdık hallerine…
O sırada…
Türkiye Cumhuriyeti 'Açık Kapı Politikası' sürdürüyordu…
Bavulu, bohçası sırtında…
Bi'tane Suriyeli'yi bile aç ve açıkta bırakmadı…
10 yılda…
Bizim havayı soluyan, ekmeğimizi bölüştüğümüz…
Suriyeli sayısı…
(Geçen ay saydılar; resmi rakamdır…)
3 milyon 650 bin oldu…
0-18 yaş arasındakiler 2 milyona yakın; beslenme çağı yani…
***
Bizim 1950'lerin sonunda giden Alamancı büyüklerimiz gibi…
'Ne iş olsa yaparız…' diyorlardı…
Şimdi neredeyse İzmir'in çöpü onlara emanet…
Eskiden sadece kağıt filan toplayanların…
Otomobil büyüklüğünde çuvalları vardı…
Şimdi o devasa çuval motorize oldu!
Kol gücünü bıraktılar; pedal marifetiyle dolaşıyorlar…
***
10 yılın sonunda…
Neredeyse her sektörün profesyoneli oldular…
Çocuklarını vatansız doğurmaları…
Kimilerinin yüreğini acıtsa da…
Onlar hayatından memnun…
Çoluk-çocuk İzmir'deki sayıları 145 bin…
Zaten…
Basmane, bizim değil onların yerleşkesi…
Türkiye genelinde 15 binden fazla Suriye uyruklu şirket ekmek peşinde…
Bi'de mamasını kaldırımlarda arayanlar var…
***
Ekmeğini 'şeytani hünerler' ile çıkaranlar ise…
Yeni yeni türedi…
Ankara'daki 'Büyücü Çetesi' ise bakın nasıl çökertildi?
***
Birkaç yıl önce 'misafir' geldiler…
'Şu Türkler büyüye amma da meraklı, hepsi inanıyor!' dediler…
Büyücü Çetesi kurdular!
Uğurlu sayıları 13'tü!
Çeteyi oluşturanların sayısı da 13'tü…
Palavradan Arapça birkaç kelime söyleyip…
Yüzüne üflediklerine…
'Merak etme, iyi olacaksın…' dediler…
Bizimkiler de kalpten inandı!
***
Öğrendikleri birkaç kelime Türkçe ile…
'İnsan bağlama'… 'İnsanları ayırma' sözleri verdiler…
'Zenginlik' vaat ettiler…
'Merak etme, üç vakte kadar otomobil alacaksın!' demişler…
***
Ne kadar uyanık geçinen keriz varsa…
'Bizim büyüyü kimse bozamaz!' deyip, düğüm ettiler!
***
Bir yıl öncesine kadar belediyeden yemek yardımı alırken…
Lüks lokantaların kafa müşterileri oldular…
Psikolojik olarak…
Suriyeliler'in yüzüne üfledikleri bizim vatandaş…
'Aman iyileştim galiba!' diyerek…
Büyücü Suriyelileri başkalarına tavsiye etti…
O yüzümüze üflerken aslında 'cin gibi çarpan' Suriyeliler'in…
'Şifa ve Saadet Zinciri'ne…
Önüne gelen takıldı; düğüm oldu…
Ev tuttular…
Cukka iyi olunca dayayıp, döşediler…
Evin en gösterişli köşelerine…
Gelenler, aklını oynatsın; iyice inansınlar diye…
Kuru öküz kafası koydular…
Üstüne iğneler batırılmış küçük oyuncak bebekler…
Görenleri hayal dünyasına taşıyan kırmızı heykeller…
Sandalyeye halatla bağlanmış oyuncaklar yerleştirdiler…
O objeleri görenlerin…
Korku filmi seyretmiş gibi aklı uçuyordu…
***
Her büyü, bizim parayla 4 bin 500 TL…
İndirim yok, senet yok, kredi kartı yok…
Doymamışlar…
İnternet sitesi açmışlar…
Büyücülük zanaatına Arap ülkelerine kadar yol vermişler…
Büyü yapma vaadiyle…
Kandırdıkları bizimkilerin kaptırdığı paracıklarla…
Villa satın almışlar, jeep'lere binmeye başlamışlar!
***
Çocukları hasta olan müşterileriyle…
Görüntülü görüşüp…
O talihsiz yavruların fotoğraflarını okuyup, üflemişler!
***
Birkaç yıl öncesine kadar…
Sokaklardan çöp topluyor, karın tokluğuna bile olsa…
Türkiye'de mesut ve bahtiyar yaşıyorlardı…
Şimdi artık Türk Polisi'nin elindeler…
Üfürükle… Muskalarla…
Kim bilir?
10 milyon işsizi olan Türkiye'de ne canlar yaktılar…
***
Bitiriyoruz…
Sade bir soru ile…
Biz neden böyle hep ucunda hiç ışık olmayan…
Yalancı 'Umut Tünelleri'nde dolaşıyoruz?
Biz bize neden yetemiyoruz?
Büyü'nün, teknoloji gibi bir 'araç' olduğunu neden unutuyoruz?
Nokta…
Sonsöz: 'Sihir, kendinize inanmaktır; eğer bunu yapabilirseniz, her şeyi gerçekleştirebilirsiniz… / Wolfgang von Goethe – Alman Edebiyatçı…'