Metehan UD / EGEDESONSÖZ - İzmir Büyükşehir Belediyesi, ESHOT ve İZSU Genel Müdürlüklerinde görevli kamu emekçileri ile bu işyerlerinde örgütlü Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (TÜM BEL-SEN) İzmir 1 Nolu Şubesi arasındaki yaklaşık 7 bin işçiyi ilgilendiren toplu iş sözleşmesi görüşmeleri start almıştı.
Hazırlanan toplu iş sözleşmesi taslağına göre hali hazırda 4 bin 560 TL olan Sosyal Denge Tazminatı'nın 8 bin 500 TL'ye çıkarılması, yılda 5 defa ödenen bin 500 TL'lik ikramiyenin sayısının 6'ya tutarının ise 3 bin TL'ye yükseltilmesi de talep edilmişti.
İLK DEFA YER ALANLAR
Toplu iş sözleşmede ilk defa eğitim yardımı, Zabıta Haftası ve İtfaiye Haftası'nda bu birimlerde çalışanlara moral primi, vezne ve tahsilat işlerini yapanlara kasa tazminatı, koku primi, 14 Mart Tıp Haftası'nda Eşrefpaşa Hastanesi ve huzurevi gibi birimlerde çalışanlara prim ve makine atölyelerinde çalışanlarına prim yer almıştı.
BÜYÜKŞEHİR'DEN ÖNERİ REVİZESİ
Bugün taraflar üçüncü oturum gerçekleşirken İzmir Büyükşehir Belediyesi yüzde 35'lik olan son zam teklifini revize etti. Zam teklifini yüzde 40'a çıkaran Büyükşehir bürokratları ikramiyelerin ise 2 bin 100 liraya çıkarılmasını önerdi. Öneri sendika tarafından kabul görmedi.
ALKIŞLI PROTESTO
Verilen zam teklifi İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin Kültürpark içindeki hollerde bulunan birimlerde alkışlarla protesto edildi. Birimler içinde yürüyüş yapan kamu emekçileri 'Sadaka değil toplu sözleşme' ve 'İnsanca bir yaşam istiyoruz' sloganını attı.
SENDİKA: TALEPLERİMİZ MAKUL
Sendika tarafından yapılan açıklamada olumsuz ekonomik tablonun İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne yıkılmak istenmediği ifade edilirken taleplerinin ise makul olduğunun altı çizildi. Açıklamada talepler karışılanına kadar mücadele edileceği de vurgulandı.
Sendika'nın açıklaması şu şekilde:
İzmir Büyükşehir Belediyesi ile yapılan toplu sözleşme görüşmeleri sonucunda %40'lık SDT zammı ve ikramiyelerin 2.100 TL'ye çıkarılması teklif edilmiştir. Bu teklif bizim açımızdan kabul edilebilir değildir.
Bugün ülkemizde yoksulluk sınırı 30 bin lirayı aşmıştır. Üstelik AKP iktidarının sebep olduğu bu kriz ortamında, bu gelire sahip olmak bile bir ayrıcalık haline gelmiştir. Ancak bu durumun sorumlusu, ev kirasını ödeyebilmek için gelirinin büyük kısmını feda etmek zorunda kalan emekçiler değildir. Aldığımız bir ikramiye içinde et ve peynirin olduğu sıradan bir market alışverişini ancak karşılayabiliyorsa bu artık bir ikramiye değil zorunlu ihtiyaç haline gelmiş demektir. Emekçilerin enflasyon karşısında sürekli eriyen maaşları artık zorunlu giderleri bile karşılayamaz hale gelmiştir.
Biz bütün bu olumsuz tablonun mali yükünü İBB'ye yıkmak niyetinde değiliz. Kaldı ki sendikamızın, belediye emekçileriyle birlikte oluşturduğu TİS talepleri de bu anlayışla hazırlanmış gayet makul taleplerdir. Ancak alım gücü olarak bir önceki sözleşmenin altında kalan bu teklifi kabul etmemiz asla mümkün değildir. Haklı taleplerimiz karşılanıncaya kadar örgütümüzden aldığımız güçle mücadeleye devam edeceğimizi bir kez daha vurguluyoruz.