Eski Kasımpaşalı kabadayılar iyi bilirler. Bitirim delikanlı giriştiği kavgada özel yerlerine bıçak yarası alırsa, o yara kolay-kolay kapanmaz. Hareket ettikçe, vücudu oynattıkça, üzerine oturdukça yara kanar, kanadıkça da kapanması çok zaman alır…

Başbakan Erdoğan geçen hafta üç 'kılıç' yarası aldı. Kılıç yarası, bıçak yarasına göre daha tehlikelidir. Hassas yerlere alınan kılıç yarasının kapanma süresi daha uzundur, bazen acısı ömür boyu taşınır!...
İlk kılıç yarasını, Başbakan Erdoğan'ın, Almanya'da kendisini 'Şeyhülislam' seçtiren ve aynı evde, aynı anda üç karısıyla birlikte yaşayan Başdanışmanı
Ali Yüksel'in damadı, AKP Hükümetinin topçu Bakanı Suat Kılıç açtı.
Siyasi gücünü kullanarak garibanların evini üç-otuz paraya alan, arabasını belediyeye pahalıya satan, seçim bölgesindeki enerji yatırımından hisse alan eski spiker Bakan, AKP Grubundaki çok sayıda milletvekilinin nefretini kazandı. AKP'li milletvekillerinin Suat Kılıç hakkında söylediklerini burada yazmam mümkün değil. Kılıç yarasını alan Başbakan Erdoğan ısrarla susuyor ve bu yolsuzluğun üstünü örtmeye, unutturmaya çalışıyor. O unutturmaya çalıştıkça kan kaybı devam ediyor…
İkinci kılıç yarasını, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç açtı. Başkan Kılıç, bu güne kadar verdiği kararlarla, yaptığı konuşmalarla hep AKP'ye destek olmuştu. Başkan öyle şeyler söyledi, kılıcı öyle bir salladı ki, ortalık kan gölüne döndü…
Başkan Kılıç; 'Dün yargının siyaseti kuşatma gayretlerine karşı çıktığımız gibi, bugün de siyasetin yargıyı kuşatmasına izin vermeyeceğiz' dedi…
AKP İktidarının yargıyı kuşattığı anlamına bu sözler, AKP Hükümetinin 'Anayasayı ihlal suçu' işlediğinin en açık kanıtıdır.
Üçüncü Kılıç yarası ise, yine Haşim Kılıç'ın desteğiyle atıldı ama, kılıcı tutan eli önümüzdeki günlerde göreceğiz…
Bildiğiniz gibi CHP, Cumhurbaşkanının görev süresini 7 yıl olarak belirleyen yasayı Anayasa Mahkemesine götürdü. Önümüzdeki günlerde Başkan Kılıç ve Anayasa Mahkemesi bu yasayı iptal ederse, esas kılıç darbesi o zaman vurulacak. Başbakan Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olma sevdası gerçekleşmeyecek. İşte bu yaranın kapanması mümkün değil. Ne ameliyat ne de dikiş fayda eder.
Siyaset çok zor bir sanattır. Her şeyi kontrol edemezsiniz. Etmeye kalkarsanız her yerden patlamalar, suçlamalar, dosya aktarmalar başlar. Ne oluğunu anlamadan yıkılır gidersiniz.
Çare, siyasette de doğruluktan-dürüstlükten ayrılmamaktadır.
Siz kendi çocuklarınızın olağanüstü zenginleşmesini, genç yaşta servet sahibi olmalarını görmezden gelir, hatta teşvik ederseniz, milletin size verdiği güçle 'kul hakkı' çiğnerseniz, emrinizde çalışanların yolsuzlukları için ses çıkaramazsınız. Zamanla bunlar öylesine artar ki, inanılırlığınız kalmaz.
Yüce Divanda tek başınıza kalırsınız…