Çarşamba günü Ankara'da deyim yerindeyse, yer yerinden oynadı. Adliye Sarayının önü 'panayır' gibiydi. Davaya 'müdahil' olmak isteyenler kuyruklar oluşturdu. Dün darbecilerin önünde esas duruş gösterenlerden bazıları,
Kenan Evreni 'kafes' içinde getirin diye bağırıyorlardı.
Bir darbe yargılanmaya başlanmıştı !...
Aradan 32 yıl geçmiş, çekilen acılar çekenlerin yanına kar kalmış, devrin sorumlularının çoğu ölmüş, ortada iki 'kadit' var. Kim kimden hesap soracak şimdi?
Türkiye'de darbeler her zaman, ekonomik durumun düzgün bir biçimde sürdürülmesi garantiye alındıktan sonra yapılmıştır. Sayın Demirel tarafından alınan 24 Ocak kararlarından sonra ekonomi zaten rayına girmişti. Sonradan
12 Eylül darbecilerine, ekonomiyi sorun çıkarmadan yöneteceğini, ABD desteği ile garanti eden kimdi? Turgut Özal.. Başbakan Erdoğan'ın aynı tarikattan üstadı Turgut Özal, en az Kenan Evren kadar suçludur ve yargılanması gerekir.
12 Eylül darbecilerine, ekonomiyi sorun çıkarmadan yöneteceğini, ABD desteği ile garanti eden kimdi? Turgut Özal.. Başbakan Erdoğan'ın aynı tarikattan üstadı Turgut Özal, en az Kenan Evren kadar suçludur ve yargılanması gerekir.
12 Eylül'ün en büyük mağduru Sayın Demirel, konuyu gündemine bile almıyor. Çünkü biliyor ki, eğer darbelerden gerçekten hesap sorulacaksa, işe yakın tarihten, ilk olarak ta 27 Nisan bildirisinden başlamak gerekir. Ama o konunun Erdoğan-Büyükanıt arasında yapılan ve mezara kadar gizli kalacağı söylenen görüşme nedeniyle dokunulmazlığı var !..
AKP, yakın geçmişle hesaplaşmayı, 'sahte ve düzmece' olduğu bilim kuruluşlarıyla saptanan CD'lerle yapıyor. Balyoz gibi davalarla yargılananlar, AKP İktidarına biat etmeyenler veya etmeyeceği düşünülenlerdir. AKP İktidarının şakşakçısı paşalardan ve onların e-muhtıralarından hesap sorulamıyor !...
12 Eylül günlerini yaşamamış gençlere birkaç hatırlatmam olacak. Ben o zaman Bergama Belediye Başkanı idim. 12 Eylül öncesi Türkiye'de bir kaos ortamı vardı. Pek çok yerde 'sıkıyönetim' ilan edilmesine rağmen olaylar bir türlü önlenemiyordu. Bir sabah Hasan Mutlucan türküleriyle uyandık.
Bir gün içinde tüm toplumsal olaylar sona erdi !..
Sokağa çıkma yasağı sona erince, halk sokaklara döküldü. Ordu lehine sloganlarla yer gök inledi.
İki gün sonra, başta Anayasa Mahkemesi Üyeleri olmak üzere tüm yargı mensupları, darbecilere yani, 'beşi bir yerdelere' bağlılıklarını sundular.
Tüm medya emir-komuta zinciri altında darbeyi övmek için yarışa girdi.
Bir gün içinde tüm toplumsal olaylar sona erdi !..
Sokağa çıkma yasağı sona erince, halk sokaklara döküldü. Ordu lehine sloganlarla yer gök inledi.
İki gün sonra, başta Anayasa Mahkemesi Üyeleri olmak üzere tüm yargı mensupları, darbecilere yani, 'beşi bir yerdelere' bağlılıklarını sundular.
Tüm medya emir-komuta zinciri altında darbeyi övmek için yarışa girdi.
Milli Güvenlik Konseyi yönetime el koyduktan on gün sonra ilk iş olarak, Yunanistan'ın NATO Askeri kanadına girmesine karşı Demirel Hükümetinin kullandığı 'Veto'yu' kaldırdı. Böylece, AB yolunda Yunanistan'ın önümüze çıkardığı bütün engellerin yolunu açmış oldu. Bu önemli gelişme, o günlerde medyada yer bile almadı !...
Sonra Kenan Evren yollara düştü, bütün Türkiye'yi dolaşmaya başladı. Her gittiği yerde 'netekim' diye başladığı konuşmalarda, bütün siyasi görüşlere ve liderlere hakaret yağdırdı. Kimsenin gık'ı çıkmadı, aksine inanılmaz destek gördü. DİSK gibi 600 Bin üyesi olan kuruluşun seçilmiş liderleri idam isteğiyle yargılanmaya başlandı. DİSK'in üyelerinden bir kişi bile sesini çıkarmadı !...
İçlerinde 17 yaşında bir gencin de bulunduğu 50 kişi idam edildi. 650 bin kişi tutuklandı. Kimseden, ne halktan ne halkın sesi olması gereken medyadan tek ses çıkmadı !...
Daha sonra 'Danışma Meclisi' rezaleti sahneye kondu. Koca-koca adamlar, Profesörler, Gazeteciler, Bilim Adamları darbecilere Danışma Meclisine girmek için müracaat ettiler.
Beşi bir yerde darbeciler bir Anayasa hazırlattılar. Bu anayasa referanduma sunulduğunda Kenan Evren'in Cumhurbaşkanlığı da onaylanmış olacaktı.
' Milli İrade' darbe anayasasını % 92.4 evet oyu vererek, kapatılan Siyasi Parti Liderlerine de 10 yıl süreyle siyasi yasak koymayı kabul etti.
Beşi bir yerde darbeciler bir Anayasa hazırlattılar. Bu anayasa referanduma sunulduğunda Kenan Evren'in Cumhurbaşkanlığı da onaylanmış olacaktı.
' Milli İrade' darbe anayasasını % 92.4 evet oyu vererek, kapatılan Siyasi Parti Liderlerine de 10 yıl süreyle siyasi yasak koymayı kabul etti.
12 Eylül darbesinden tam 7 yıl sonra 'Milli İrade' siyasi yasakları % 50.4 oyla kaldırdı. Tüm Türkiye'de 51 Bin oy fark yapılmıştı.
' Gavur İzmir' yine farkını ve demokratlığını göstermişti ve yasakların kalkması yönünde 256.872 oy fark yaptı…
' Gavur İzmir' yine farkını ve demokratlığını göstermişti ve yasakların kalkması yönünde 256.872 oy fark yaptı…
Şimdi 'müdahil' olmak için sıraya girenlerin hiçbiri meydanlarda yoktu.
Milli İrade darbeciyi, % 92.4 oyla Cumhurbaşkanı yaptı.
Milli İrade, darbecilerin koyduğu ve Özal'ın savunduğu yasakları % 50.4 oyla kaldırdı.
Milli İrade, AKP'yi % 50'ye yakın oyla üç seçimdir tek başına iktidar yaptı.
Milli İrade, darbeden 32 yıl sonra, % 92.4 oy verdiği darbecilerin yargılandığı için bayram yaptı !...
Milli İrade, darbecilerin koyduğu ve Özal'ın savunduğu yasakları % 50.4 oyla kaldırdı.
Milli İrade, AKP'yi % 50'ye yakın oyla üç seçimdir tek başına iktidar yaptı.
Milli İrade, darbeden 32 yıl sonra, % 92.4 oy verdiği darbecilerin yargılandığı için bayram yaptı !...
Ne Milli İrade, ne demokrasi, ne özgürlük-bağımsızlık anlayışıymış be kardeşim, hayret !...
Adamın biri, kara-kara düşünüyormuş. Derdin ne demişler? Biri anamı öptü, demiş. Şikayet etsene, demişler. Adam; Anamı öpen Kadı, kimi kime şikayet edeyim, demiş !...
Milli İrade, seni kime şikayet edeyim !...