İşte bu hale geldik!

Bir ay sonraki seçimi unuttuk…

'Aman'ın aman; yeni bir parti kuruluyormuş…' demeye başladık…

Neden?

Şundan…

Bu 'ittifak muhabbeti'nden sıkıldık…

Ha'di, diyelim ki…

Bu ittifak meselesi genel seçimde az-biraz heyecanlandırdı…

Ama, iş yerel seçime gelince…

Hepsi çuvalladı…

Çünkü…

Özellikle 40-50 bin nüfuslu yerlerde ittifak sökmez!

İlle de…

'Bak arkadaş, koluma giren şu partinin adayına oyunu atacaksın!' demek…

Seçmeni zorlamak…

Seçmeni zorlamak da 'kızdırmak' demektir…

***

Bu nedenledir ki, şu sıralarda yeni parti söylemleri…

Bir anda 'yeni moda' heyecanımız…

'Tamam, kurduk, kuruyoruz…' filan diyen yok ama…

Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül liderliğinde…

Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ve eski Ekonomi Bakanı Ali Babacan'ın adları…

Mevzu, 'siyasi muhabbet' ise şu sırada başrolde…

Üstelik, o parti…

Parlamenter sisteme dönüş vaadiyle geliyormuş!

Tutar mı?

Tutma ihtimali var ki…

Cumhurbaşkanı Erdoğan bile az-biraz ciddiye almış…

Diyor ki:

'Parti kuracaklarmış, şu olacakmış, bu olacakmış… Daha önce kuranlar oldu ama akıbetleri belli…'

Belki de…

'1 Nisan Şakasıdır', kimbilir?

***

Madem 'şaka'dan söz açtık…

CHP'nin 'ikinci kalemiz' dediği Muğla'daki…

Matrak duruma bakalım…

***

CHP'nin seçim ortağı İYİ Parti kuruldu…

O partinin ilk işi…

Muğla'nın 'nev-i şahsına münhasır' Fethiye Belediye Başkanı Behçet Saatci'nin kolunu kaldırmak oldu…

Saatci Başkan dediğin…

Fethiye'de gönüllerin başkanı olmuş…

1999 – 2004 ve 2009'da MHP'den seçilmiş…

Partisiyle arası bozulmuş, veda etmiş…

2014'te Demokrat Parti adayı olarak girmişi, yine kazanmışı…

Güzel mi?

Güzel…

Niçin İYİ Parti'ye gitti?

Muğla Büyükşehir Başkanı olmak için…

Söz aldı mı?

Almasa niye gitsin?

Hani şu gözü kör olası 'ittifak' var ya…

CHP, anında 'Hooop, n'oluyor?' dedi ve ekledi:

'Muğla benimdir, benim kalacak…'

İYİ Parti boynunu bükünce…

Çok bozuldu, kıdemli başkan Saatci…

'Yanaklarınızdan öperim sizin…' dedi, Meral Hanım'ı bıraktı…

Gitti, 31 Mart için Muğla Büyükşehir koltuğuna 'Bağımsız' aday oldu…

Bunu yaparken de acı konuştu:

'Muğla'da yapılanı bana ittifak olarak anlatacak akıl arıyorum... Muğla'daki ittifak mevcut büyükşehir belediye başkanını (72 yaşında beşinci dönemine yelken açan Dr. Osman Gürün'ü kastediyor…) tekrar başkan yapma ittifakıdır… Büyükşehirde ittifak olup, ilçelerde yarış içine giriliyor olmasının doğuracağı sonuçları ilkokul çocuğuna sorsan, kime yarayacağını bilir…'

Bunun adı…

'Yolun sonu' demektir, bunu herkes bilir…

Bilir de…

Bu durum CHP'nin kıdemli başkanı Dr. Gürün'ün oylarını…

Belli oranda biçmez mi Saatci Başkan?

***

Muğla'da 'nev-i şahsına münhasır' bir başkan daha var…

Adı; Mehmet Kocadon…

O da kendi çapında Bodrum Efsanesi…

Demokrat Partiliydi…

1999 yılından beri belediye başkanı…

İki dönem Ortakent-Yahşi'nin…

İki dönem de Bodrum'un Reisi olarak…

Son döneminde yakasında CHP rozeti vardı…

15 gün öncesine kadar…

CHP'nin kendisini aday göstermesini bekledi…

Sonunda…

Altıok'lu Parti, 'Seni aday yapmayacağım' dedi…

O da diğerleri gibi küstü; gitti eski partisi DP'den…

Muğla Büyükşehir Belediye Başkan adayı oldu…

CHP Bodrum'a kimi koydu?

Eski Yalıkavak Belediye Başkanı Mustafa Saruhan'ı…

İyi de…

Saruhan'ın sevinci kursağında kaldı…

Çünkü, il seçim kurulu Saruhan'ın adaylığını düşürdü…

Bunun üzerine CHP'nin çatısı ne yaptı?

Muğla Büyükşehir'e talip olan Kocadon'un…

Adaylığının düşmesi için seçim kuruluna başvurdu…

İtiraz kabul edildi mi?

Edilmedi!

Aşk, ihtiras, intikam hepsi bi'arada…

Yav, filmlerde bile böyle bi'şi olmaz!

***

Bunlar neden oluyor?

Şundan oluyor…

Eskiden CHP'de aday adayı olmak için burnunu uzatan herkesin…

Adli durumu, bir kurul tarafından incelenirdi…

Aday belirlemenin bile bir 'kurallar silsilesi' vardı…

Şaka değil, gerçek…

Trafik cezası var mı, ona bile bakılırdı…

Partinin 'hafızası' kayboldu, demek istemiyorum ama…

Yeniden yapılanması şart oldu!

Çünkü, tren kaçmak üzere!

***

Bitiriyoruz, başa dönerek…

Önem vermemenin…

Aldırmamanın…

Değer vermemenin…

Dilimizdeki karşılığı 'boş vermek' olarak söylenir…

Hatırlar mısınız?

80'li yılların başında Selami Şahin'ın…

Günümüzde bile tazeliğini koruyan bir şarkısı vardı:

'Boş vere boş vere ne hale geldik…
Her yüze güleni biz dost bildik…
Geçti yıllar bir su gibi…
Neredeydik nerelere geldik…'

CHP'de an itibarıyla olay budur!

Pansuman şart olmuştur…

Nokta!

Sonsöz: 'Rahat bir kafanın dört kelimelik sırrı vardır: Boş ver, Aynen, Neyse ve Eyvallah! / Anonim…'