Asırlık CHP'nin İzmir'deki mahalle delege seçimleri…

Neden bu kadar hareketli, bu kadar sıcak geçiyor?

Şundan…

Çok geçerli bir söz vardır memleketimin sol cenahında…

'CHP'de delege olmak, milletvekili olmaktan zordur!'

Bi'tane daha var…

O da Ege bereketli kırsalında…

CHP'ye gönül verenler arasında pek makbuldür:

'Oğlum büyüsün de Altıok'a delege olsun!'

***

31 Mart Yerel Seçimleri'nden sonra…

Memlekette 'kendiliğinden' bir değişim başladı…

Hele İmamoğlu İstanbul'u alınca…

CHP kendine geldi…

Sözbirliği edilmişçesine…

'İktidara yürüyoruz…' işaret fişeği ortalığı aydınlattı…

Heyecan doruktaydı…

Türkiye nüfusunun %65'inin yaşadığı şehirler CHP'nin olmuştu…

Ekonomik kriz, hayat pahalılığı, dış politikada sıcak olaylar derken…

CHP'yi 'umut' görenlerin sayısını arttırmıştı…

Gelin görün ki…

CHP İzmir'de olağan kongre süreci…

Sancılı bir yürüyüşü işaret ediyordu…

Mahalle delegesi seçimlerinde daha ilk haftadan…

Gürültü, patırtı, kavga başlamıştı…

Listelerin renkleri bile…

Cepheleşme yolunun açıldığını gösteriyordu…

***

Bu gidişata bi'dur demenin zamanı gelmişti…

İyi de…

CHP İzmir'e 'bahar havası'nı kim / kimler taşıyacaktı?

Sürpriz bir gelişme yaşandı…

Son 40 yıl içinde CHP'nin İzmir Değirmeni'nde…

Saçlarını un gibi bembeyaz yapan eski il başkanları…

Hafta sonu akşam yemeğinde buluştu…

Eski anıları paylaşmak, dertleşmek için değil…

Ulvi bir görevi yerine getirmek için…

Böylesi bir randevu, CHP'nin İzmir tarihinde ilk kez oluyordu…

Daveti Selçuk Ayhan yaptı…

Toplantıya Rıfat Nalbantoğlu, Bedri Serter, Tacettin Bayır, Feridun Gökhan, Asuman Ali Güven, Ali Engin, Ekrem Bulgun, Bülent Baratalı ve Alaattin Yüksel katıldı…

Açık açık…

'Büyük sözü dinlemek iyidir!' dediler…

Altıok'a gönül verenlerin yüreklerine…

Şerbet akıtmaya çalıştılar…

Gözdağı filan vermediler…

Sadece…

'Biz, gördük, yaşadık, ders çıkardık…' dediler…

'Tavsiyelerimiz altın kıymetindedir…' dediler…

'Bizi dinleyen zararlı çıkmaz…' dediler…

***

Örgüte şahane mesajlar yolladılar…

Kritik bir dönemden geçildiğini dile getirdiler…

Kavgalı eve kız vermezler sözünü hatırlattılar…

CHP'nin hiç bu kadar iktidara yakın olmadığına vurgu yaptılar…

Bütün üyelerin birbirine saygılı olması gerektiğini söylediler…

Demokratik yarışlarda uzlaşmanın önemini işaret ettiler…

Ey üyeler, delegeler birbirinize saygılı olun… dediler…

Şeffaf ve adaletli bir seçim sürecinden dem vurdular…

Hepsinden önemlisi…

Herkes aklını başına toplasın… işareti verdiler…

Genel Başkan İzmir'i boş bırakmaz, demeye getirdiler…

***

Sözler zarafetle ambalajlanmış…

Aslında 'kurşun' gibi sözlerdi…

Adrese ulaşır mı?

Ulaşır; bence…

Çünkü kurşun adres sormaz!

***

Büyük sözü dinlemek…

Dinleyenin hayrına bir eylemdir…

Zira…

O büyükler, söylediklerini daima…

Kendi hayatları, yetiştikleri çevre, düşünce ve…

Görüşleri üzerine oturturlar…

Yani…

Ne kadar akıllı olursak olalım…

Deneyimli kişilerin her zaman 'bir fazla' bildiği vardır…

Bu nedenle…

Yıllarca görüp geçirmiş, bir şeyler yaşamış ve…

Bunları değerlendirmiş insanların sözleri altın değerindedir…

***

Bitiriyoruz…

Gizemli kalan bir ayrıntı ile…

O da şu…

Eski anıları paylaşmak, dertleşmek için değil…

Ulvi bir görevi yerine getirmek için…

Bir araya gelen…

Hepsi birbirinden 'şahin' İzmir'in eski il başkanları…

Bu buluşmayı…

Genel Merkez'den gelen…

Tatlı bir 'sinyal' nedeniyle yapmış olabilirler mi?

Mesela diyorum yani!

Nokta…

Sonsöz: 'Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine, sevmek ve sevilmek için çareler arayın… / Hz. Mevlana…'