'Bedelli askerlik çıkacak mı?'

Türkiye'nin cevabını beklediği soru için…

Cumhurbaşkanı Erdoğan…

NATO Zirvesi'nden dönerken kapıyı araladı:

'Zannediyorum en kötü ihtimalle yeni yasama döneminde açıklamış oluruz… O zamana kadar da hazırlıklarımızı bitirmiş oluruz… Belki Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile çıkarmayı da deneyebiliriz… O zaman daha erkene çekmiş oluruz…'

***

Cumhuriyet Tarihi'nde…

Bedelli askerliğin 'mucidi' Turgut Özal'dır…

Tarih; 1987'dir…

Daha sonra…

1992'de, 1999 Marmara Depremi sonrasında…

2011'de ve son olarak da 2014'de…

Bu güzel ülkede 'bedelli askerlik' uygulandı…

Şimdi sıra altıncı 'bedelli'de…

1987'de 18 bin 433…

1992'de 35 bin 111…

1999'da 72 bin 290…

2911'de ise 30 bin lira veren 70 bin 120 kişi bedelliden yararlandı…

Devlet Baba'nın kasasına…

2 milyar 600 bin lira girdi…

Son olarak 2014'te çıkan 'bedelli'de…

27 yaşını doldurmuş olan 203 bin kişi…

18 bin lira karşılığında…

Askerlik yapmış sayıldı…

3 milyar 671 milyon 100 bin lira gelir sağlandı…

Geçmişte uygulanan bedelli askerliklerin çoğu…

Biriken 'kaçak-saklı-bakaya' konumundaki…

Yükümlülerin 'eritilmesi' için çıkmış…

1999'daki 'bedelli'nin sebebi, Gölcük depremi sonrası…

Ekonomiyi düzeltmek amacıyla…

2014'teki 'son bedelli' ise, TSK'ya teknolojik savunma için…

Gerekli kaynağı sağlamak adına çıkarılmıştı…

Şimdi gözler yeni 'bedelli'de…

***

En can alıcı soru şu:

Aileler neden evlatlarının bedelli askerlik yapmasını istiyor?

Bi'kere…

Özellikle sosyal medyada çok dolaşan…

'Bedelli askerliği zengin çocukları yapar…'

Algısı…

Ne ölçüde gerçeği yansıtıyor?

30 yıl öncesiyle…

Bugünün Türkiye'si aynı değil…

Herkesin borcu-harcı var…

Eşine, çocuklarına bakmak durumunda olanlar var…

Hasta anne ve babasının başından ayrılamayanlar var…

Devlet Baba'nın…

Asker ailelerine iki ayda bir verdiği…

550 lira yeter mi?

O zaman ne yapıyor vatandaş?

Parası olan 'trink' ödüyor…

Olmayan da…

Kredi çekiyor, 'bedelli'nin parasını ödüyor…

Askere gitmiyor, ailesine kol kanat germeye devam ediyor ama…

Çektiği krediyi geri öderken…

Yeni bir mali kamburu oluyor!

O devasa sıkıntının altına girenler de yerden göğe haklı…

Peki, ne yapmalı?

***

O sorunun cevabını yazının sonuna bırakalım…

'Zaman Tüneli'nden geçip, bi'hayli gerilere gidelim…

Bilir misiniz ki…

Osmanlı'da da 'bedelli' vardı…

1853 Kırım Savaşı sırasında…

Gayrimüslimlerin askerlik bedeli 5 bin kuruştu… Zengin Müslümanlar ise, ya yerine bir Müslüman'ı askere gönderiyor ya da 5 bin kuruş para veriyordu… 1908 'Temmuz Devrimi'ni gerçekleştiren İttihatçılar, bedelli askerliğe de karşı değildi… Bedeli 50 liraydı… Parayı verenler yine de altı ay askerlik yapacaktı… Bu durum seferberliğe kadar sürdü…

***

Gelelim, Genç Cumhuriyet'e… 23 Nisan 1920'de Büyük Millet Meclisi açıldı… Anadolu işgal altındaydı… Gazeteci-yazar Soner Yalçın, o günlerde 'bedelli' askerliğin nasıl gündeme geldiğini özetle şöyle anlatıyor:

'Birinci Meclis'in açılmasının üzerinden üç ay bile geçmeden bazı milletvekilleri, bütçeye katkı amacıyla bedelli askerlik yasa tasarısını meclis gündemine getirdi… Tasarıya göre; İslam olan ve olmayanların askerlik yapmama bedeli; ilk altı ay için 200 lira, 1 tüfek ve 100 fişek idi… Yasadan yararlanmak isteyenler, daha sonraki her altı ay için de 200 lira ödeyeceklerdi… Meclis'te hararetli tartışmalar oldu… İstanbul Milletvekili Ahmet Ferit (Tek) Bey, genelin fikrini söyledi: 'Bedel-i naktiyi kabul ettiğimiz takdirde, ihtimal ki bütçemize bir muavenet-i (yardımcı) maliye ile beraber, ordumuzun seferberliğini takviye etmek üzere belki bazı menafi (menfaat) temin etmek kabildir…'

Ancak, hükümet bunu kabul etmedi; 'Bedel-i nakdiyi kabul etmek, millet arasında sınıf tefrik (ayrılıkçılık) eylemektir…' dedi… Sonunda Birinci Meclis'in, 'Köylü, parasını verip cepheye gitmeyen eşraf için savaşmak istemiyor' sözleri tartışmayı bitirdi…

***

Gazi Mustafa Kemal bedelli askerlik konusunda hiç görüş belirtmedi…

Birinci Meclis toplantılarında milletvekillerine Rousseau'nun yazdığı 'Toplumsal Sözleşme' kitabını okumasını sıklıkla önerdi… Fransız İhtilali'nin de temeli olan bu anlayış şöyleydi: 'Vatandaşlık ve eşitlik ilkesinin birincil maddesi, sınıf farkı gözetmeksizin herkes askerlik yapmalıdır…'
***

Doksan küsur yıl önce Türkiye'yi…

Düşman istilasından…

Kurtaranlar böyle düşünmüş olabilir…

Dün-bugün fark etmez…

Herkesin düşüncesine saygılıyız…

Ancak…

Bugün 'daha uygun' formüller yaratılabilir…

Son (2014) bedelliden elde edilen gelir…

Yaklaşık 3.5 milyar (eski parayla 3.5 katrilyon) lira…

Türkiye Cumhuriyeti Devleti…

O parayla sanıyorum en az…

25 adet F-16 savaş uçağı alabilir!

Tabii ki, savaşlar olmasın…

Tabii ki, insanlar ölmesin…

Ama bu güzel yurdu koruma adına…

Savaş gücümüz daima…

Dosta güven, düşmana korku versin!

***

Bitiriyoruz…

Tüm özgün düşüncelerimin gölgesinde…

Diyorum ki…

Zaten uzun süredir, dinamik bir profesyonel ordumuz var…

'Bedelli askerlik' de olsun…

Ama, acıtmasın…

Her zamankinden 'daha düşük bir bedel' olsun…

Kısacık da olsa…

Yine askere gidilsin…

Örneğin, 30 gün…

Silah tutmayı öğrensin, atış yapsın, sınırda nöbet tutsun, mıntıka temizliği yapsın… Şimdi hala var mı, bilmiyorum ama karavana için patates soysun mesela…

Ama sadece 30 gün!

Hiç olmazsa…

'Peygamber Ocağı'nın ne olduğunu…

Kalbinde hissetsin…

Sonsöz: 'Bir ulusun kuvvetini belirleyen en önemli faktör askeri kuvvetidir…'