Muhittin AKBEL / EGEDESONSÖZ – KÖY-KOOP İzmir Birliği Başkanı Neptün Soyer'in Tarıma Dayalı OSB'lere yönelik eleştirilerine, Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Tevfik Türk de katıldı. Başkan Türk, Bergama ve çevresindeki üreticilerin zaten hayvancılık yaptığı halde o bölgeye Tarıma Dayalı İhtisas Süt Organize Sanayi Bölgesi kurulmasını, 'Bu girişim, bakkalın yanına hipermarket açmaya benziyor. Küçük üretici, sanayiciyle kesinlikle baş edemez, yarışamaz. Zaten OSB'nin kuruluşunda küçük üretici yok, kooperatif yok. Üreten çiftçi, bu oluşumla üretmek vazgeçecek, maaşlı çoban olacak' değerlendirmelerinde bulundu.

DİKİLİ'DEKİ OSB'DE ÜRETİCİNİN BÜYÜK ŞİRKETLERLE REKABETİ SÖZ KONUSU OLAMAZ
Tarıma Dayalı Sanayi Organize bölgelerinin, neoliberal tarım politikalarının uygulaması olarak ortaya çıktığına dikkat çeken Başkan Tevfik Türk, 'Büyük şirketlerle rekabet gücü olmayan çiftçinin ve üretici kooperatiflerinin, OSB ile rekabet edebileceği bir ortama getirilmek isteniyor. Doğal olarak zaten mali durumu belli olan küçük üreticinin, kooperatiflerin bu oluşumun içinde yer alabilmeleri mümkün görünmüyor. Dikili'deki seracılık organize sanayi bölgesine bakalım; 2010 fiyatlarıyla 10 milyon lira gibi bir yatırım maliyeti var. Bugün bu rakam, 15 milyon liralık yatırım demektir. Sera kuracaksın, üretime başlayacaksın, 15 milyon lira yetmez bile. Hangi çiftçi 15 milyon liralık yatırımın yapabilir? En büyük kooperatif bile buna cesaret edemez' dedi.

TARIMA DAYALI OSB KURULUŞ YÖNETMELİĞİNE UYULMUYOR
Bergama'da 2 bin 850 dönüm alan üzerine kurulması planlanan Bergama Tarıma Dayalı İhtisas Süt Organize Sanayi Bölgesi ile ilgili düşüncelerini de paylaşan Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Tevfik Türk, şu değerlendirmelerde bulundu:

'Burada yer seçimine bakıyorsunuz, yanlışlık var. Yönetmelikte çok doğru bir madde var: Diyor ki o madde; OSB, mutlak tarım arazileri üzerine yapılamaz. Hazine arazileri üzerine yapılmasını öngörüyor. Parselleri satın alarak da kuramazsınız, diyor. Bu da güzel bir uygulama. Devamında şunu söylüyor: Eğer Hazine'ye kayıtlı araziyle ve meraysa, mera vasfı değiştirilebilir, diyor. Tarıma Dayalı Organize Sanayi Bölgelerinin kuruluş yönetmeliğinde bunlar var. Arazi mera vasfını yitirmiş olmasa bile mera vasfını yitirmiş gibi işlem yapılabiliyor. Bu, meralar üzerine, Tarıma Dayalı Organize Sanayi bölgeleri kurulabilir, vasıf değişikliği yapabilirsin, demektir. Hayvancılık yapmak istiyorsun. Hayvancılıkta en büyük girdi, yemdir. Maliyetleri düşürmek için mera hayvancılığını öneriyoruz. Tüm dünyada da sistem budur. Fakat biz merayı kaldırıp, OSB kuruyoruz! Olacak şey değil. 2850 dekar bir alan.'

İZMİR'DEKİ KÜÇÜKBAŞ HAYVANLARIN YÜZDE 10'U OSB'DE OLACAKMIŞ!
'110 bin küçükbaş yetiştirilecekmiş, Bergama OSB'de. İzmir'in, 2019 TÜİK verilerine göre 900 bin küçükbaş hayvan varlığı var. Bunun yüzde 10'unu, 2 bin 850 dekara koyuyorsun! Ondan sonra diyorsun ki, küçükbaş hayvancılıktan günlük 124 ton süt üreteceğim! 2019 verilerine göre İzmir'in tamamının ortalaması, küçükbaş hayvancılıkta süt üretimi zaten 97 ton. Şeytan bunun neresinde? 110 bin küçükbaş hayvanı besleyebilmek için mera olmadığına göre yem üretmen gerekiyor. Yem bitkisini bölgeden temin etmek mümkün değil, çünkü Bakırçay havzasında yem bitkisi üretimi çok düşük. Bakırçay'da pamuk ağırlıklı üretim yapılıyor. Küçük Menderes Havzası'nda eskiden tüm tarlalara pamuk ekimi yapılırken, büyükbaş hayvancılığın artmasıyla pamuk, Torbalı'ya kadar geldi, o bölgedeki pamuk alanları yem bitkisine dönüştü. Kiraz, Ödemiş, Bayındır, Tire'de artık pamuk üretimi yok, tamamen yem bitkisine döndü. Bu da Bergama bölgesinin de mevcut ürün deseninin tamamen değişeceğini gösteriyor. 110 bin hayvanı besleyebilmek için ciddi bir yem üretimi gerekiyor.'

SU ZATEN YETERSİZ, BU PROJEYLE SIKINTI ÇOK BÜYÜYECEK
Yem bitkisi üretiminin yol açacağı en büyük sorunun, su tüketimini artırması olacağına dikkat çeken Başkan Tevfik Türk, 'Bakırçay'da pamukta 5 su yapıldı. Aynı dönemde yem bitkisinde 9-10 kez su vermek gerekiyor. Artı bu hayvanlar küçükbaş da olsa, bakımları, temizlikleri için suya ihtiyaçları var. Organize Sanayi Bölgesinin ayrıca su ihtiyacı var. Tarım Bakanlığı ile Büyükşehir Belediyesi, Çamavlu mahallesinde mera ıslah projesi gerçekleştirdi, meranın verimini artırdılar. Köylünün orada daha önce 2 bin-3 bin olan hayvan sayısı, 10 bin oldu. Bunca hayvan tamamen köylüye ait; herhangi bir firmaya değil. Burada diyelim ki OSB'yi kurdunuz. Bu köylü, mevcutta üretim yapıyor zaten. Artık hayvanlarını otlatacağı merası olmayacak. Köylünün elindeki hayvancılık da bitecek. OSB'de de yer alamayacak. Bu sefer köylü, üreten değil, fabrikada çalışan durumuna gelecek. Daha önce o merada üretim yaparken, orada asgari ücretli bir çoban olacak. Bu OSB'ler, bakkalın yanında hipermarket açmakla aynı şey.'

ODAMIZ BU TESİSLERE KARŞI DEĞİL, ANCAK…
Bu tür tesislere karşı olmadıklarını ihtiyaç olduğunu özellikle belirten Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Tevfik Türk, 'Bir sanayici mantığıyla bir oraları kalkındıramayız' dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:

'Çiftçilik, kırsal yaşam tarzını benimsemiş insanlar tarafından yapılan stratejik bir meslektir. Çiftçiliğin tanımını ortaya koymamız gerekiyor. OSB'deki işletme bir ay, iki ay, üç ay zarar ettiğinde, dükkanı kapatır. Fakat çiftçi kolay kolay üretimden uzaklaşamaz, çünkü başka bir iş bilmez. Bizim derdimiz, planlama. Bizim bir planımız yok. Çiftçileri örgütleyelim, onun sütünü değerlendirecek işletmeler kuralım. Bölgenin ürün desenini değiştirmeden kırsalı kalkındıralım. Tarım OSB'lerle kırsal kalkınmaz, Türk tarımı da kalkınmaz. Arazi kullanım planlamalarını, üretim planlamalarını acilen yapmamız lazım. Neptün Soyer hanımefendi de zaten söylemiş. OSB'lerde kurucular arasında bir tane çiftçi, bir tane kooperatif yok, bir tane oda, bir tane çiftçi örgütü yok, hepsi sanayici. Sanayiyle tarımı birleştirmeye çalışıyorlar.'