Fizan'a gitti, Çin Maçin'e, Endonezya'ya gitti.
Sudan'a, Fransa'ya, Norveç'e, İran'a, Katar'a gitti.
Davası için papaz elbisesi giyeceğini söylemek için Amerika'ya gitti.
Türklük düşmanı Papa'nın heykeli önünde imza atmak için biraderiyle birlikte Vatikan'a gitti.
Dünyanın dört bir yanına gitti ama Ankara'nın bağrındaki Anıt Kabir'e gidemedi.
Türkiye Cumhuriyetini kuran Büyük Atatürk'ün manevi huzuruna çıkamadı.
Gidemeyişini, 'soğuk algınlığına' bağladılar. Burada bile takiye yaptılar.
Mertçe, delikanlı gibi, yüreklice içlerinden geçeni söyleyemediler.
Büyük Atatürk'ün manevi huzurundan korkanlar, ayakları geri-geri gidenler,
Diyarbakır'da Hizbullah Terör Örgütünün mitinginde, bölgedeki binlerce faili meçhul cinayetin müsebbibi olan kanlı yobazların, Atatürk'e-Cumhuriyete-Demokrasiye ağır hakaretlerde bulunmalarına karşın tek söz söyleyemediler.
İmralı canisinin postalığını yapan bir sapkının, 'Ben şeriatçıyım-Kürtçüyüm' diye
Türkiye Cumhuriyeti Savcılarının başına 'çuval geçirmesi' karşısında ağızlarını bile açamadılar. 'Yargı ne iş yapar' diyemediler!
Süreç dediler- barış gelecek dediler. Sizler barışın gelmesini istemiyor musunuz dediler. Sizler kanla besleniyorsunuz dediler. Türk Milletine utanmadan hakaret ettiler.
'Türk Milleti' demekten utanan bir Başbakan'ın, kendisini Başbakan yapan
Türk Milletine doğruları söylemediği dün Karayılan eşkıyasının ağzından tüm dünyaya ilan edildi.
Karayılan;
'Kürt Halkı Türkiye'de kimliksiz ve statüsüz yaşayamayacak bir noktaya gelmiştir. Eğer bu değerlendirilmezse, derin kavga ve çatışmalar gündeme gelecektir' dedi ve PKK silahlı unsurları dediği çapulcuların 8 Mayıs'ta 'çekilme' işlemini başlatacağını söylemiştir.
Karayılan'a göre, Türk Hükümeti ile varılan mutabakat 3 aşamalı olacaktır.
1) Geri çekilme. (Çekilme silahlarla olacak)
2)Türk Hükümetinin 'yükümlülüklerini yeni Anayasa sürecinde yerine getirmesi.
3)Önder Apo dahil, herkesin özgürlüğüne kavuşması…
Aklı biraz da olsa çalışan, ülkesini seven herkes bu açıklamadan anlar ki;
Eşbaşkan Erdoğan'ın emri ve izniyle MİT Müsteşarı ve Öcalan arasında bir anlaşma imzalanmıştır.
Bu anlaşma gereği, PKK'lılar önce çekiliyor gibi yapacaklar, ellerinde silahlarıyla sadece bir kısmı 'Babaları ve AKP'nin Onur Konuğu' Barzani'nin himayesinde bekleyeceklerdir.
İkinci aşamada AKP Hükümetinin verdiği sözleri yerine getirmesi sağlanacak, yani AKP-PKK bölünme anayasası Türk Milletine 'seçim hileleri' ile kabul ettirilecek. Kuzey Kürdistan'a (Türkiye'nin Güneyi) özgürlük verilecek,
Apo, serbest bırakılacak ve o devletin başına geçecek.
Karşılığında Eşbaşkan Erdoğan 'Başkan' yapılacak.
Karayılan denen eşkıyanın dediklerini bu yazılandan başka anlayan, katıksız vatan hainidir.
Bakalım, baştan beri 'Tek Devlet-Tek Millet-Tek Bayrak-Tek Devlet diyen ve Apo, af edilemez, serbest bırakılamaz diyen delikanlı Erdoğan şimdi neler söyleyecek?
Ne söylerse söylesin, ona inanan ve vatanın bölünmesine seyirci kalan AKP'liler de, Kürtçü-Bölücülerde- Şeriatçı Hizbullahçılarda iyi bilsinler ki;
Biz buradayız ve bize rağmen Atatürk Cumhuriyetine hiçbir çirkin el fiske vuramayacaktır. Türkiye'nin bu tuzağa düşmemesi için milyonlarca vatansever, milyonlarca Mustafa Kemal'in Askeri gece gündüz çalışacak, her türlü demokratik direnme ve eylem hakkı kullanılacak ve bu hainlerin hakkından gelinecektir. Herkes hazır olsun.