Bu anlatılan, bir fıkradır. Gerçek hayattaki kişi ve kurumlarla ilgisi yoktur. Kimse üstüne alınıp da, lagara-lugara yapmasın tamam mı?
Cehennemin kapısında nöbet bekleyen Zebani, karşıdan gelen bir adem oğluna bakarak, gel bakalım diye bağırmış ve elindeki sopayla adamın kafasına vurup, cehenneme atmış.
Bir süre sonra Ampul-Kandil aşkının iki meyvesi Erdoğan-Öcalan gelmişler.
Zebani huşu içinde yere kadar eğilmiş ve,
'Ustalarım Hoş Geldiniz' diyerek içeri buyur etmiş…'
Türk Milletini, onun değerlerini, inanç dünyasını sadece 'Şeriat-Kürtçülük' penceresinden, 'Cemaat-Tarikat' gözlüğü ile bakanlar anlayamazlar.
Türk Milleti ileri gitmek istedikçe, özünden ödün vermeden çağdaşlaşmak istedikçe, aklı-bilimi kendine rehber almak istedikçe bu iki asalak takım, kendilerine hayat hakkı veren Türk Milletine-Türk Devletine-
Türk Demokrasisine çelme takar dururlar.
Bunların çıkış nokraları-fikirleri yanlış olduğu için yeri gelir, olayları-gerçekleri çarpıtırlar, yeri gelir yalan söylerler, yabancıların taşeronluğuna soyunurlar, ihanet için çırpınırlar.
Fakat bunlar her seferinde kaybederler. Çünkü doğru fikrin karşısında dayanacak sağlamlıkta bir duvar henüz yapılamamıştır.
Bunlarda yıkılacak ve geldikleri gibi gideceklerdir.
Gelin 'Şeriatçı-Kürtçü' takımının başımıza geçirmek istedikleri çorap tuzağına beraberce bakalım;
*PKK bir terör örgütü müdür?
*PKK uyuşturucu kaçakçısı olan bir örgüt müdür?
*PKK organ kaçakçılığı ve profesyonel tetikçilik yapan bir örgüt müdür?
*PKK Yabancı İstihbarat Örgütlerinin maşası olarak çalışmış mıdır?
*PKK bebe-dede, kadın-erkek, Türk-Kürt demeden on binlerce kişiyi acımadan ve gözünü kırpmadan öldürmüş müdür?
Aklı olan ve hain olmayan herkesin bu sorulara vereceği yanıt 'Evet'tir.
Türkiyeli Eşbaşkan, bu örgütün önderi cani Öcalan ile Türkiye Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarını görüştürüp, müzakere ettirerek bir 'Süreç' başlattığını ve silahların susacağını-akan kanın duracağını söylemektedir.
Türkiyeli Eşbaşkan, 'Süreç çok iyi işlemektedir. Sürece destek %50'nin üzerindedir' demekte, sürece karşı çıkanları, barış istemeyen-kandan-terörden beslenenler olarak nitelendirmekte, hainlikle suçlamakta ve 'sözde barış' için PKK Narko-Terör örgütüne hiçbir şey vermediklerini söylemektedir!
Öcalan ise Kandil'e yazdığı son mektubunda şunları söylemektedir;
'MİT ile kapsamlı görüşmeler yaptım. Gerekli tüm güvenceler verildi. Çekilme, mücadeleden çekilme değil, yeni bir mücadele hamlesi olarak anlaşılmalıdır…'
Kurduruluş amacı ve stratejileri belli olan, 54 bin insanımızın ölümüne sebep olmuş, Türkiye'nin 400 Milyar Dolarını boşa harcatıp çocuklarımızın geleceğini çalmış, tarihte en çok Kürt öldürmüş, en fazla Kürt kızının ırzına geçmiş bu kanlı örgüt, hiçbir kazanım elde etmeden teslim olup, silah bırakacak ha?
Buna Tatar Ramazan Kadir bile inanır mı? Bence inanmaz!
Türkiyeli, istediği kadar Ermenistan ajanını, Şeriatçıyı, Kürtçüyü, artisti, şarkıcıyı 'Akıllı İnsan' diye millete sunsun, Türk Milleti bu kişilerin parantezini çoktan kapatmış ve 'Bunlar, benden değil, bunlardan benim hayrıma bir iş çıkmaz' demiştir.
Bu çarpık ekibin her gittikleri yerden kovulmalarının sebebi budur.
Türkiyeli, ya Türk Milletine değer verip, MİT Müsteşarı olan devlet memurunun onun adına hangi sözleri verdiğini, hangi belgelere imza atıldığını anlatacak
Türk Milletine bilgi verecek, ya da Türk Milletinin kendisi hakkında vereceği karara razı olacaktır.
Anladınız mı Ustalar?