Bu hafta sonu, oğlumun askerlik görevinde acemiliğinin bitişi sebebiyle yapılan ’“ant içme’” törenine eşim ve diğer oğlumla katıldık. Türkiye’’mizin her tarafından, evlatlarının bu şerefli gününü görmeğe gelen ana-babalarla konuştuk.’¶
Şanlı Bayrağımızı ve Sancağımızı selamladık. Beraberce duygulandık, ağladık, alkışladık, coştuk. Tören boyunca ve sonrası yaklaşık 6 saat süresince konuştuğumuz insanlara tek soru sordum; AKP nin ve yandaş medyanın Ordumuza karşı yaklaşımına ne diyorsunuz?Kadın- Erkek, Başı Açık- Başı Bağlı herkes, bu yapılanın yanlış ve haksızlık olduğunu söylediler. Çankırı’’dan gelen ve kocası oto tamircisi olan Sebahat Hanım yakamı tutarak; ’“Bak kardeşim, ben kocama rağmen iki seçimdir Tayyip’’e oy verdim. Bizden biri diye oy verdim, bizim gibi yaşıyor diye oy verdim. Ama ne zaman ki bu ordu düşmanlarını koynunda beslediğini gördüm, daha da ona oy verirsem, ellerim kırılsın. Oy vermeyi bırak, verdirmemek için de kapı kapı dolaşacağım’” dedi.

Bu sesler, vatandaşın gerçek sesleridir. Benim kimliğimi bilmeden, sadece oğulları vatan görevi yapan insanların samimi sohbetleridir. İnanmayan bulunduğu semtteki pazara çıkıp kendi anketini yapsın. Diyarbakır’’dan gelen ve adının Hacı Resul Baydar olduğunu söyleyen bir bey şunları söyledi; ’“ Biz hepimiz, aile fertlerimiz ve yakınlarımız Ak Partiye oylarımızı verdik. Açılım dedi bizi gene eşkıyanın önüne attı. Ordumuza kim küfretti ise yanına aldı. Dedem Çanakkale de savaştı, işte oğlum burada asker, bunlar askerden ne isterler anlayamadım’” dedi.

Akşam televizyonda, Fethullah Gülen’’in Zaman Gazetesindeki yazarı, Profesör Mümtazer Türköne’’yi seyrettim. Hani karısı AKP Milletvekili olan kişi. Adamdaki ağız değil, sanki pislik çukuru. Ordumuza demediğini bırakmadı. Irak’’ta onbinlerce Müslüman kadının ırzına geçilirken sesini çıkarmayan ve ABD askerini alkışlayan bu sözde Müslüman cemaatin yazarları, sıra ’“Peygamber Ocağı’” kendi Ordumuza gelince, atmadıkları iftira bırakmıyorlar. İnanın bunun sebebini çok merak ediyorum. Çünkü ben bunları tanıyorum. Bizim muhalefetimize rağmen Tansu Çiller bu kişiyi ve iki arkadaşını kendine danışman aldı. Bunlar bizim yanımıza gelemezdi. Bizi uzaktan gördüklerinde, değme askere taş çıkartacak şekilde ’“esas duruş’” gösterirlerdi. İçimden, aferin çocuklara bak nasıl asker gibi selam veriyorlar derdim.

Bu, hanım kontenjanından yazar olan kişinin böyle ordu düşmanı olmasının iki sebebi olabilir;
*Tarikatın gazetelerinde hoca efendinin beğenmediği tek satır yazılamaz. Bu kesin emirdir. O zaman tarikat bunlara emir verdi ve bunlarda zorunlu olarak uyuyorlar.
*İkincisi, askerlik görevlerini yaparken bunların başına çok kötü bir olay geldi. Hala unutamıyor çocuklar.
Laik Cumhuriyetin ve Atatürk Devrimlerinin bizler gibi bekçisi olan, Türk Silahlı Kuvvetlerine saldırmak, yıpratmaya çalışmak, karalamak beyhude davranıştır. Yel kayadan ne koparabilir ki?

Bu tür yazı ve davranışlar, Ordu ile Vatandaş arasındaki sevgi bağını asla azaltamayacağı gibi aksine daha da kuvvetlendirecektir.

Bunların yaptığı, yerden taşı alıp kendi kafalarına vurmaktır. Ama akılsız başa taş ne yapsın?Bunların akıllarını başlarına ancak sandık getirecektir. O sandığı milletin önüne getirmekte hepimizin görevidir. Ha gayret, çoğu gitti, azı kaldı.