HABERLER>GÜNCEL
20 Nisan 2015 Pazartesi - 10:35

Soma davasında 2.perde: 'Helikopterli' protesto!

Manisa’nın Soma İlçesi'nde 301 madencinin yaşamını yitirdiği facia ile ilgili 8'i tutuklu 45 sanıklı davaya, 2 gün verilen ara ardından Akhisar'da 5'inci oturumda görülmesine devam edildi.

Soma davasında 2.perde:  Helikopterli  protesto!

Soma'da geçen 13 Mayıs'ta meydana gelen maden faciasında 301 işçinin ölümünde kusurları bulunduğu için haklarında, 'Olası kastla öldürme', 'Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama', 'Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma' suçundan dava açılan 8'i tutuklu 45 sanığın yargılanmasına iki gün verilen aradan sonra devam edildi. Duruşmaya tutuklu sanıklar, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Genel Müdürü Ramazan Doğru, İşletme Müdürü Akın Çelik, İşletme Müdür Yardımcısı İsmail Adalı, maden mühendisleri Yasin Kurnaz, Hilmi Kazık, Ertan Ersoy; , Maden Mühendisi, emniyet teknikeri Mehmet Ali Günay Çelik'in yanı sıra, tutuksuz yargılanan 37 sanıktan 31'i hazır bulundu.

Sanık avukatlarının, mağdur avukatlarının ve duruşmaya katılan işçi yakınlarının yerlerini almasının ardından ifade alınması işlemine yeniden geçildi. Duruşmayı çeşitli siyasi parti, sendika ve sivil toplum örgütü temsilcileri de izledi. Duruşma öncesinde, otobüslerle toplu olarak getirilen işçi yakınları da, arama noktasından geçtikten sonra mahkemenin görüldüğü salona alındı.
 
GAZ DEĞERLERİNİ TAKİP EDEMİYORDUM
Oturuma, tutuksuz sanık Havalandırma Mühendisi Fuat Ünal Aydın'ın ifadesi damga vurdu. Olay günü çalışma arkadaşı Harun Yıldırım'ın, havalandırma takip defterinin 30 Nisan 2014 tarihli bölümüne önceki değerleri kopyalayıp yazdığını kendisinin de altına imza attığını söyleyen Aydın, “Havalandırma defteri 111 sayfadan oluşmaktadır. Ancak bunun sadece 19 sayfasını ben doldurdum. Bunlarda da hiç biri olumsuzluk yok. Sadece 30 Nisan 2014 tarihiyle ilgili bir durum var. Onda da olay günü çalışma arkadaşım Harun Yıldırım, bana bu bölümün boş kalmaması için öncekilere bakıp doldurduğunu söyledi. Ben de altına imza attım. İmzalamak zorunda kaldım. Ben el cihazıyla ölçüm yapıp yazıyordum. Sabit cihazlardaki değerleri yazmazdım. Zaten bununu için de vaktim yoktu. Gaz değerlerini takip edemiyordum" dedi.
 
Kendisini bu birime Mehmet Efe'nin getirdiğini de anlatan Aydın, “Aralık 2009 tarihinde maden ocağında çalışmaya başladım. Eylül 2013 tarihinden itibaren de birim şefim Mehmet Efe'nin direktifiyle havalandırma mühendisi olarak görev yaptım. Mehmet Efe'nin bu kararı Akın Çelik'ten bağımsız olarak aldığına inanmıyorum. 9 aylık bir süre bu görevi yaptım. 4 kilometre anayol, 6 kilometre de tali yol olmak üzere toplam 10 kilometrelik bir ocak içindeki havalandırmadan sorumluydum. Ben gündüzleri tek başıma çalışırdım. Diğer vardiyalarda ise, vardiya amiri arkadaşlarım bana yardım ederdi. Ama mesai saatim bana yetmiyordu. Çünkü geniş bir alanda sorumluluğum vardı. Üretim yapılacak alanlarda işçi sayısına göre de hava sürkülasyonu sağlardım. Ancak iddianamede olduğu gibi ayaklarda 50 kişinin üzerinde çalışan olmazdı. Bunun için de 100 metreküplük bir hava yeterlidir. Ancak biz 180 metreküpe kadar buralara temiz hava verirdik. Ve bu miktarı da hiçbir zaman azaltmazdık" dedi.
 
Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı'nın, hava ölçümlerinin bazen defterlere farklı yazıldığını söylemesi üzerine Fuat Ünal Aydın, “Hava kapıları bazen üretim sıralarındaki çarpmalardan dolayı kayabiliyordu. Bunun için de farklılıklar oluyordu. Ama bize bildirildiği zaman hemen onun tamirini yapıyorduk. Bana bacalardaki fanların bezleri eskidiği zaman şikayet gelirdi. Bizler de değiştirirdik" dedi.
 
Mahkeme başkanının, ocaktaki işçilerden birisinin ifadesinden suçlandığı bir bölümü okuması üzerine Aydın, “Ben o ifadeyi kabul etmiyorum. Çalışma arkadaşlarıma hiç biri zaman 'bir şey olmaz' türü yaklaşım göstermedim. Benim aksaklıkları giderme gibi yetkilerim yoktu. Ben sadece bu durumları yakın arkadaşım olduğu için Mehmet Efe'ye aktarırdım. Plan ve projeler konusunda da yetkim yoktu. Hava durumu bazen farklılıklar gösteriyordu. Ben bunu iş müfettişlerine de söyledim. Yalan ifade vermem" dedi. Fuat Ünal Aydın'ın hiç 50 PPM'in üzerinde ölçüm yapmadığını ancak kendisinin de sıcaklık değerlerini ölçmediğini söylemesi üzerine aileler, “Aylarca yandı onlar içeride" diye tepki gösterdi. İşe başladığı zaman ocakta bu tür sıkıntıların olduğunu bilmesi durumunda göreve başlamayacağını da söyleyen Fuat Ünal Aydın ayrıca, hiç tatbikat yapmadıklarını, acil durumlarda kimin ne yapacağının belli olmadığını gaz maskesinin bakımını ise kendisinin yaptırdığını ifadesinde ileri sürdü.
 
ONLARI BİZE VERİN
Fuat Ünal Aydın'ın ifadesinin ardından ayağa kalkan ve faciada iki kardeşini kaybettiği söyleyen mağdur yakını, “Akın Çelik, İsmail Adalı ve Ramazan Doğru'yu bize verin, biz cezasını verilim" dedi. Bu sözlere üzerine Mahkeme başkanı Aytaç Ballı, "Böyle çıkışlarla dikkatimizi dağıtmayın, yargılamayı engellemeyin" diye uyardı.
 
NOTER ONAYLI PATLAYICI SEVKİYAT DEFTERİ TUTARIZ
Tutuksuz sanıklardan patlatma mühendisi Serkan Kocaman da ifade verdi. Patlayıcı sevkiyat defteri tuttuklarını ve kime ne kadar malzeme verildiğini; ayrıca hangi bölümde bunu kullanacağını bu deftere yazdıklarını söyleyen Serkan Kocaman, “Bende karbonmonoksit gaz ölçüm cihazı yoktu. Sadece metan gazı ölçüm cihazı vardı. Bir vardiyada 150 ile 200 kilogram dinamit patlatılırdı. Çalışanlar olmasın diye vardiya sonlarında patlatmalar yapılırdı ve içerideki havanını şiddetine göre de 15 dakika gibi bir sürede bu gaz dağılırdı" dedi. Kendi maskesinin bir kez kontrolden geçirildiğini de ifade eden Kocaman, mahkeme başkanının gaz miktarı, 50 PPM'in üzerine çıktığında hiç üretimi durdurup durdurmadıkları yönündeki soruya ise, “hayır" demekle yetindi. Kurtarma çalışmalarına bir gün katıldıktan sonra dinlenmek için eve gittiğini söyleyen Serkan Kocaman'a, işçi yakınlarından biri, “yorulmuş, gidip bir de döner yeseydin" diye tepki gösterdi. Ardından da ayağa kalkıp mahkeme başkanından söz isteyen ölen işçilerden Kader Yıldırım'ın annesi Elmas Kaya, “Ben deniz olsam isyanım kıyılara vururdu. Bize bunların yalanlarını dinletiyorsunuz. Siz evladım yaşındasınız. Onlar hiç evlatlarının cansız bedenlerini hiç kucaklarına aldılar mı? Sorun onlara" dedi. Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı da, “Onlar savunmalarını yapıyorlar. Beyanlarına karışamayız" dedi.
 
TUTUKSUZ SANIK İFADE VERDİĞİ SIRADA FENALAŞTI
Son olarak tutuksuz sanıklardan Soner Günay ile Batuhan Ünlüsoy'un ifadeleri alındı. Kendilerinden önceki sanıkların ifadelerine benzer iddialarda bulunup her ikisi de suçlamaları kabul etmedi. Bu arada Batuhan Ünlüsoy, ifade verdiği sırada fenalık geçirdi. Ünlüsoy, sağlık ekiplerinin yaptığı müdahalenin ardından ifadesine devam etti. Mahkeme başkanı Aytaç Ballı daha sonra, duruşmaya ara verdi
 
TEPKİSİNE DIŞARIDA DA DEVAM ETTİ
Duruşma salonunda “Ben deniz olsam isyanım kıyılara vururdu" sözleriyle acısını dile getiren işçilerden Kader Yıldırım'ın annesi Elmas Kaya, duruşma arasında da tepkisini sürdürdü. Kaya, “Bizi salya sümük olarak yayımlamayın. Türkiye sadece bizim acımız olduğunu anlamasın. Bize 'Salya sümük ağlamışlar' demesinler. Biz toplu ölümler verdik ama sizinkiler de olabilir. İçerdekiler yaşıyor, saçlarını taramışlar, kravat elbise giymişler. Benim oğlum ütülü pantolonu camiye giderken giyerdi. 'Oğlum neden böyle yapıyorsun' deyince 'Allahın huzuruna çıkacağım' derdi. Bir düğüne giderken de nerde yemek dağıtılacak yer varsa oraya giderdi, hizmet edebilmek için. Bunlar, Allahı falan unutmuşlar, vicdanını falan paraya satmışlar. Hiç düşünmemişler ki gidecekleri yer yeşil cenaze arabası. Bu gün çimen üzerine biz basıyoruz, yarın bu çimen bizim üremizde bitecek diye hiç düşünmemişler" dedi.


 
Duruşmaya ara verilmesinin ardından salondan çıkan Somalı işçilerin aileleri, polis barikatının hemen arkasında, Sosyal Haklar Derneği'nin hazırladığı mizansene katıldı. Duruşmadaki ifadesinde, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan'ın gelirinin olmadığını söylemesini protesto eden aileler, bir köşesinde "301 kişinin katili" diğer köşesinde "Can Gürkan" yazılı maket helikopterin içine, bozuk para attılar. Aileler "Bu parayı, öbür dünyadan çocuklarımız gönderdi. Onlar için atıyoruz. Can Gürkan'ın parası yokmuş. Ona helal olsun" diyerek tepkilerini dile getirdiler.

Tutuksuz sanıklardan gaz ölçümlerini izleme biriminde görev yapan Olcay Erşin, olay günü, ocaktaki olayın ortaya çıkmasıyla kendisinin hemen tüm yetkilileri tek tek aradığını hepsini bilgi verdiğini, hem şirkete bağlı diğer iki maden ocağından, hem de başka girmeye ait maden ocağını arayıp kurtarma çalışmaları için yardım istediğini anlattı. Sensör değerlerindeki yükselmeleri takip edip o ayakta görevli kişileri uyardığını ancak üretimi durdurma gibi bir yetkisinin olmadığını söyleyen Erşin, bu yükselmelerin yüzde 70'lik bir bölümünün ise, dinamit patlatmalarından kaynaklandığını ifade etti.
 
Bilirkişilerin sensör cihazlarının kalibrasyonunu yaptırmadıklarına yönelik kendilerini kusurlu bulmasının doğru olmadığını bu cihazlarla ilgili başka bir birimin görevli olduğunu aktaran Olcay Erşin, olayın hemen ardından savcıların baskısına maruz kaldıklarını, o zaman kamuoyu baskısından tutuklanacak adam arandığını, avukatının olmadığını da ileri sürdü.
 
İşyerinde bu gibi acil durumlar için hiç tatbikat yapmadıklarını söyleyen Olcay Erşin, acil durumlarla ilgili olarak ise ilginç bir ifade verdi. Erşin, “Ben farklı birimlerde de çalışan kişilerce arkadaşlığı olan biriydim. Yeraltında çalışmıyordum ama orada çalışan insanların ne koşullarda çalıştıklarını biliyordum. Zaman zaman kahvehanede oturduğumuz sırada çalışma şartlarını anlatırlardı. Bu sıralarda da o anlarda neler yapılması gerektiğini kendi deneyimlerine göre anlatırlardı. Benim de olay anında yaptığım bu girişimler onların bana söylediklerinden ibaretti. Yoksa böyle acil durumlar için bir plan ya da tatbikatımız yoktu" dedi.
 
Vardiya mühendisi olan Mehmet Avcı, 8 aydır çalıştığını işe yeni alıştığını üretim baskısı gibi bir durumun olmadığını bu durumun işçilere de sorulabileceğini söyledi. Maden Mühendisi Hüseyin Ergin ise, sensörlerden sorumlu olmadığını, taşımak zorunda oldukları bir cihazın, doldurmaları gereken bir güvenlik defterinin bulunmadığını söyleyip, “Tam mekanize birimde üretim yapardım. İnsan gücünden ziyade makine kömür çıkartırdı. Çok fazla beden gücü gerektirmiyordu. Üretim için baskı yapsam bile en fazla makine zarar görür, sistem dururdu" dedi.
 
ÇOK MÜCADELE ETTİLER
Tutuksuz sanıklardan Caner Uysal da, tam mekanize birimde çalıştığını üretim baskınını söz konusu olmadığını olay günü bir süre kurtarma ekiplerine yardım ettiğini anlattı. Ardından eve gidip 6 aylık hamile olan eşini görüp onu ikna ettikten sonra tekrar ocağa gelip kurtarma çalışmalarına katıldığını aktaran Uysal, “Akın bey neredeyse ocakta kalıyordu. Akın Beyin bir ara öldüğünü duydum, son anda kurtarıldığını öğrendim. Kusurları var mı yok mu bilmiyorum ama. Kurtarmak için son raddeye kadar mücadele etti" dedi. Caner Uysal'ın savunmasındaki sözlerine duruşma salonundaki işçi yakınları tepki gösterdi. Bu sırada yaşlı bir işçi yakını da baygınlık geçirince sağlık ekipleri, müdahale etti.
 
HAKİMDEN SAVUNMANI YAP UYARISI
İfade işleminde daha sonra üretimden sorumlu sanıklardan Ömer Erdoğan'a geçildi. Erdoğan, kendilerinin de, mağdur ailelerce suçlansalar bile mağduriyet yaşadığını söylediği sırada araya giren Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı, “Sen orayı bırak, savunmanı yap" diye uyardı. Ocakta bu olayın yaşanmasında kusuru olanların cezalandırılmasını ve kendisinin de o kişilerden şikayetçi olduğunu ifade eden Ömer Erdoğan, “Üretim zorlaması yapmadım. Üretimin arttığı söyleniyor. Bu damar kalınlığı, işçi sayısı, ayak uzunluğu gibi durumlara göre değişir. Bunların planlarını yapmadım, ne kadar üretim yapıldığını da bilmem" dedi. Kurtarma çalışması sırasında yaşadıklarını anlatan Ömer Erdoğan'ın, olayın nasıl olduğunun çözülmesi gerektiğini, asıl sorumluların bulunmasını istediği sırada bir işçi yakını, olayın oluşuyla ilgili, “ben yaptım ben" diye bağırdı. Klasik ayak vardiyasında üretim amiri olduğunu söyleyen tutuksuz sanıklardan Halit Sarı ise, “Üretim biriminde çalışırım. İsmail Adalı'dan talimat alırım. Çıkan kömürün nakliyesini sağlarım. İş güvenliği konusunda her amir, kendi bölgesinden sorumludur. Gaz ölçüm, sensör değerleri takibi görevim yoktur" dedi. Bu ifadenin ardından da mahkeme başkanı Aytaç Ballı, duruşmaya yarına kadar ara verdi. (dha)

 
 
Kılıçdaroğlu’ndan adaya saldırı sonrası ilk açıklama
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Ortaylı’dan o soruya ilginç yanıt: İzmirliler yapıyor!
Prof. Dr. İlber Ortaylı’yla yeni kitabı ‘Türklerin Tarihi’ hakkında konuştu. ...
Flaş! KPSS’de yeni dalga: 21 ilde operasyon
KPSS soruşturmasında yeni operasyon... KPSS soruşturması kapsamında Ankara ...
Ali İsmail'e adalet isteyenlere dayak ve dava!
Kayseri'deki Ali İsmail Korkmaz davasına girmek isteyen 14 gence 'direnme ...
 
Türkiye'nin Einstein'ı Oktay Sinanoğlu veda etti
Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu'nun ölüm haberini Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu verdi.
Sekreterin 1 milyon dolarlık prim zaferi
Güney Kore Büyükelçiliği’nde çalıştığı 3 yıl sigortasının yatırılmadığı ...
Soma davasında sanıklardan şok istek
301 madencinin hayatını kaybetmesiyle ilgili davada bazı sanık avukatları ...
 
İzmir'de aşırı hız kazası: 1 ölü 5 yaralı
İzmir'in Ödemiş İlçesi'nde, aşırı hızla viraja girince şerit ihlali yapan ...
Kitap fuarına hafta sonu akını
TÜYAP ve Türk Yayıncılar Birliği İşbirliği ile kapılarını açan 20'nci ...
İzmir’de dehşet! Kahveye kurşun yağmuru: 1 ölü, 10 yaralı
İzmir'in Tire İlçesi'ndeki bir kahveye, kimliği belirsiz 3 kişi tarafından ...
 
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Türkiye'nin 'en güzeli' İzmir'e!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
AVM krizinde kim kazandı?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bumerang!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Netameli bir tür
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Yumuşama mı, oyun kurmak mı?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Bitki kıyameti
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Gerçek annelik
Kemal ARI
Kemal ARI
Şirince’de Manoli’nin izinde (1)
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
'İzmirlilik nedir?'
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Göztepe büyüledi!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva