Fikret İLKİZ
Yaşama hakkı ihlal edilmiştir
14 Eylül 2009 Pazartesi

İstanbul ve Trakya’’daki sel felaketinde 32 kişinin ölümü herkesi düşündürmelidir’…
Yaşama hakkı devletin koruması altındadır. Devlet ve kamu yöneticileri bu ölümlerden sorumludur.’¶
 
Anayasaya göre; "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir. Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler.’” (Madde 56)
 
Devlet bütün bu görevleri yerine getirirken ’“denetleme’” görevini de yerine getirir. Anayasa’’nın 57’’nci maddesine göre Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde hareket edecektir ve konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri almakla da görevlidir.
 
1972 Stockholm Çevre ve Gelişme Bildirgesi’’ne göre (1972), ’“barış, gelişme ve çevrenin korunması birbirinden ayrılmaz bir bütün oluşturur.’”
 
Çevre, barış, gelişme ve insanlığın ortak malvarlığına saygı hakları, ’“dayanışma hakları’” veya ’“çevre, barış ve gelişme hakları’” olarak tüm ülke Anayasalarında ve Türkiye’’de yeniden düzenlenmelidir. Çevreyle ilgili haklar, yerleşme özgürlüğü de dahil olmak üzere, bu bölümde bir bütün olarak yer almalıdır. ’“Devlet, bu konudaki görevlerini yerine getirirken, dayanışma haklarını gözetmek zorundadır’” cümlesi Anayasaya eklenebilir.
 
1999’’da Anayasasını bütünüyle değiştiren İsviçre, ’“çevre ve alan düzenlemesi’”ni ayrıntılı bir şekilde yeniden düzenlemiştir. Fransa ise, Anayasası’’na 2005 yılında 10 maddelik ’“Çevre Şartı’”nı eklemiştir.
 
Devletler ekonomik, sosyal ve kültürel haklar için kabul edilen ortak ilkelerini, çevre, barış, gelişme hakları üzerine kurmalıdır. Bu ortak ilkeler aslında insan yaşamı için, insan yaşamının korunması için devletlere ve kamu makamlarına pozitifi yükümlülükler yükler.
 
DİSK tarafından kamuoyuna açıklanan ’“Özgürlükçü-Eşitlikçi Demokratik ve Sosyal Yeni Bir Anayasa İçin Temel İlkeler’” başlıklı Anayasa Önerisine göre: ’“Çevre hakkı 1982 Anayasası’’nda düzenlenmiş olmakla birlikte, düzenlemenin yeri, ilgili maddenin yazılış biçimi ve içeriği bakımından bu hakkın amacına uygun değildir. Bu nedenle, yeni Anayasa’’da çevre hakkı, gerek diğer devlet anayasalarında yer alan hükümler, gerekse çevre hakkına ilişkin uluslararası metinler ışığında yeniden yazılmalıdır.’”
 
DİSK’’in yeni Anayasa için önerdiği temel ilkeler içinde; ’“İnsan onuruna yakışan sağlıklı, temiz ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı herkese tanınmalı, aynı zamanda devlete ve bireylere çevreyi koruma ve geliştirme görevi yüklenmeli; bu görev, yaptırım boyutunun eklenmesiyle pekiştirilmelidir. Çevre hakkının ihlaline karşı etkili ve caydırıcı yaptırımlar öngören anayasal hükme de yer verilmelidir.’”
32 kişinin sel sularına kapılarak ölümü, beklenmeyen bir kaza mıdır?
 
Hatırlayın’… 28 Nisan 1993 günü sabah 11:00 sularında Ümraniye’’de çöplük alanında metan gazı patlaması ile meydana gelen olay sadece ’“kaza’” mıdır?
Çöplükteki basınç çıkışının sebep olduğu toprak kaymasının ardından, atıklar çöp yığınından kopmuş ve vadinin tabanına yerleşmiş on civarında gecekondunun üzerine kaymıştı. Otuz dokuz kişi hayatını kaybetmişti.
Otuz kişinin ölümü ’“sadece kaza’” mıydı?
 
Ümraniye çöplük faciasına dair AİHM’’si kararları arasında yer alan Öneryıldız ’–Türkiye kararı (30.11.2004 48939/99 Büyük Daire) çok önemli bir karardır.
 
Avrupa Konseyi’’nin çevre ve sanayi alanında idari makamların faaliyetleri konusunda kabul ettiği 1225 sayılı Tavsiye Kararı ile Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin çevreyle ilgili yerel ve bölgesel makamlar arasında yetki dağılımı konusundaki R (96) 12 sayılı Tavsiye Kararı; AİHM’’si Büyük Dairesinin ’“Öneryıldız ’–Türkiye’” (30.11.2004) kararında yer almıştır.
Çevreye zarar veren faaliyetlerden doğan hasarlar için Hukuki Sorumluluk Sözleşmesi (ETS no. 150 - Lugano, 21 Haziran 1993) ve Ceza Hukuku yoluyla Çevrenin Korunması Sözleşmesi (ETS no. 172 - Strasburg, 4 Kasım 1998) Türkiye’’nin taraf olmadığı sözleşmelerdir.    
 
AİHM’’sinin Türkiye hakkındaki Öneryıldız kararına göre sonuç olarak; insanların ciddi şekilde yaralanmalarına veya ölümlere sebep olan veya sebep olma ihtimali bulunan ve insan hayatının tehlikeye düşüren olası tehlikelerin önlenmesi devletlerin görevidir.
Ayrıca karara göre; ’“tehlikeli faaliyetlerin olduğu yerlerde, halkın açık ve tam bir bilgiye ulaşması temel bir insan hakkı olarak’” kabul edilmektedir.
 
Ama biz daha; sel sularından insanları kurtaramıyoruz ve daha ölülerimizi bile sayamıyoruz’…
 
AİHS’’nin 2. maddesine göre; haklar ve özgürlüklerin başında gelen ’“yaşama hakkı’”nı  korumak amacıyla bütün uygun tedbirleri alma şeklindeki pozitif yükümlülük; her şeyden önce Devlete, yaşama hakkına yönelik tehditleri etkili olarak önlemeyi hedefleyen yasal ve idari çerçeveyi yürürlüğe koyma ödevi yükler.
Bu yükümlülük, özellikle insan yaşamına karşı oluşturduğu varsayılan potansiyel riskin düzeyi hesaba katılarak yapılmalıdır.
O nedenle örneğin yollar, dereler, ıslah palanları veya konutlar, sanayi tesisleri gibi yapılar için ruhsat verme, kurma, işletme, güvenliği sağlama ve gözetim yapma konularını devlet çok dikkatli düzenlemeli ve işin doğasındaki risklerle yaşamları tehlikeye giren vatandaşların etkili bir biçimde korunmaları için ilgili herkesi gereken tedbirleri almaya da zorlamalıdır.
 
Öneryıldız-Türkiye kararına göre; AİHS’’nin 2. maddesinde yer alan ’“yaşama hakkının korunması’” için getirdiği yükümlülükler bunlarla sınırlı değildir. Bu madde, Devletin sorumluluğunu gerektirebilecek şartlar altında can kaybının bulunduğu durumlarda, Devlete elindeki tüm imkanları kullanarak, yaşama hakkını korumak için oluşturulan yasal ve idari çerçevenin gereği gibi uygulanmasını ve bu hakka yönelik ihlallerin durdurulup cezalandırılmasını sağlayacak yeterli yargısal veya diğer tedbirleri alma görevi de yüklemektedir.
 
Yaşama hakkını korumakla görevli olan her devlet gibi, korunamayan yaşamlardan ve ölümlerden dolayı hukuki ve cezai sorumluluk, devletin ve kamu yöneticilerinindir’…

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 6 yorum var, 6 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
mami 6 Eylül 2012 Perşembe 11:28

MHP yi AKP nin kurtarıcısı olarak ilan eden cahillere sesleniyorum. RTE. Siyasi yasaklı iken yasağın kaldırılmasını öneren ve uygulayan CHP değilmi.siyaseten yanlış olsada ahlaken doğru yapmıştır. Şimdi CHP yi tayyipin kurtarıcısımı diye analım.biraz seviye lütfen.

Yorumu oyla      14      8  
mehmet gul 17 Ağustos 2012 Cuma 15:38

Burada mhpyi akp nin kuyruğu diye eleştirenler pkknın kuyruğu olmak hoşunuza gitti galiba.Mhp kimsenin kuyruğu değil Türk milletinin hizmetkarıdır.Meclisteki chpnin çağrısına ilk tepki mhpden gelmiştir.Bu durumda kim kimin kuyruğudur.

Yorumu oyla      15      14  
Şakir Turan 16 Ağustos 2012 Perşembe 12:29

Bir gün herkes AKP li olucak.

Yorumu oyla      13      24  
ŞİRİNYERLİ 15 Ağustos 2012 Çarşamba 22:25

akp ne zaman zorda mhp yanında, uçurumun yanına kadar getirdi, sıra tekmeyi vurmakta kaldı oda seçimde olacak barajın altında kalmıyalım diye % 8 e barajı yendir diye herşeyi yapıyorlar.TÜRK MİLLETİNİN GÜVENİ GİİTKCE AZALIYOR"TİTRE VE KENDİNE GEL" Sözünü hatırlatalım..Saygılar.

Yorumu oyla      18      11  
vatandaş 15 Ağustos 2012 Çarşamba 18:46

BENDE ŞU MHP Yİ ANLAMIŞ DEĞİLİM HEP AKP YE SALDIRIRLAR HEMDE AKP SİZ YAPAMAZLAR.DÜN MECLİS TOPLANDI AKP NİN YANINDA YER ALDINIZ.SİZ NASIL MUHALEFETSİNİZ BİR ANLATINDA GÖRELİM.SİSİN RAKİBİNİZ AKP CHP DEĞİL SAYIN TANRIKULU.BİZ CHP LİLER SİZ BARAJ ALTINDA KALMAYASINIZ DİYE SİZE OY VERDİK AMA SİZ...

Yorumu oyla      23      12  
ali kaya 15 Ağustos 2012 Çarşamba 13:32

Kenan bey bırakın ALLAH aşkına ne zaman AKP zora girse zaten bastonu oluyorunuz, bence HAS, DP; BBP derken MHP'de AKP'ye katılsın ben aranıza fark göreniyorum zaten. Sizde söyleminizle bunu tasdik etmişsiniz zaten.

Yorumu oyla      29      15  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Son nefeste Göztepe!
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Townç Sowyer'in maceraları
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (9) 'Bizim radyo tiyatrolarımız vardı'
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bektaşi Devleti tartışmaları!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
‘Erkekler bastığım kaldırımı öperdi!’
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Parti tabanı Özel’den kopuyor mu?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
CHP ne yapmalı?
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Neden toprak reformu yapılmalı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Eril toplumda kıyamet alametleri...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmir’e kruvaziyer niye gelsin?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva