Bir kulüpte yanlışlar yaptığı bir ismin üzerine göreve getirildiğinde insan neler düşünür?

Ya da neler hisseder?’¶

Hangi değerlerin üzerine çalışması gerektiği üzerinde durur?

Bunlar bir spor bilimcisinin üzerinde durması gereken konulardır diye düşünürüm...

Karşıyaka'da Reha Kapsal'ın gönderildiği günlerde yaşananları gözümün önüne getirdiğimde, Ümit Turmuş'un hangi amaçla göreve getirildiğini düşündüysem, gönderildiğinde de düşüncelerimin değişmediğini öncelikle vurgulamam gerekiyor.

Kesinlikle art niyetli bir düşüncede olduğumu usunuzdan bile geçirmeyin. Bu düşünce bir kulübün kurumsallaşmasıyla ilintili olduğu denli; Yine aynı kulüp içerisinde üst düzey görev almış kişilerin kurumsallaşmaya verdikleri destekle orantılıdır.

Şimdi geldiğimiz noktada Reha Kapsal ve Ümit Turmuş gibi teknik adamların Karşıyaka'nın kulüp olarak kurumsallaşmasına verdikleri desteği tartışacak değilim. Ne var ki, gelinen noktada her iki teknik adamın yaptıkları yanlışlarla ya da girdikleri ikili ilişkiler zincirinde ortaya çıkan yanlışlarla takımın gördüğü zarar çok ama çok önemlidir.

Kapsal dönemini artık tartışmak istemiyorum; Çünkü o dönemin yararları üzerine oturduğuna inandığım Ümit Turmuş, Karşıyaka takımında çok farklı bir hava yaratarak görevi sonlandırılmış ve gitmiştir...

Antrenörler arası kavgalara karşı aldığı tavır ve görev sonlandırması; futbolcularına acımasızca davranışı ve kadro dışı bırakma olayları...

Sonrasında da bunları bir teknik adamın disiplin davranışı içerisinde değerlendirmesini nasıl kabullenir Karşıyaka?

Bir de çıkmış tv kameralarına diyor ki Turmuş:

"Biz her şeyi futbolcularımızla ortak bir tavır içerisinde yaptık. Köksal olayında da, diğerlerinde de ortak tavır içerisindeydik..."

Düşünsen, sanki futbolcuyu diğer futbolcu arkadaşı kadro dışı bıraktı diye düşüneceksin...

Kimi kadro dışı bırakıyorsun?

Futbolcuyu mu, yenildiğin maçtaki takımını mı?

Sevgili Turmuş, "Ben Avrupa'da deneyim kazanmış bir teknik adamım, ne zaman ne yapacağımı bilirim" diyorsunuz...

Peki siz Karşıyaka takımına hangi koşullarda geldiğinizi bilmiyor muydunuz?

Dünki, son tv konuşmanızda diyorsunuz ki, "Çok geniş açıklamaya gerek yok ama bize verilen sözler yerine getirilmedi. Bazı kanallarda ve gazetelerde sözü edildiği gibi bir girişimimiz yok ama sözler yerine gelmezse alacaklarımızla ilgili gereğini yaparız..."

Yani şimdilik yapmadık ama ay sonunda bize sözlerini yerine getirmezlerse biz de TFF kapısındayız diyorsunuz...

Siz de, şimdilik sözün yerine getirilmesini bekliyorsunuz kısacası. Kapının kapanmaması, haksız konuma düşmemek için...

Biz bu filmi çok çok önceleri görmüştük de, ne sizler ne de kulüp yöneticileri izlemekten bıkmadınız biliyor musunuz?

İşte yanlışlara yanıtınız da böyle oluyor...

Tencere yuvarlanıyor, kapağını buluyor...