Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Tarımın 2012 bilançosu/2 (Saklan(a)maz çöküş)
7 Ocak 2013 Pazartesi

Bir önceki “Tarımın Saklan(a)maz Çöküşü Ya Da 2012’in Bilançosu/1” yazımda, 2012 yılının “Hayvansal Üretim “ve “Bitkisel Üretim” yönünden değerlendirilmesi yapılmıştı. Bu yazımda ise,2012 yılında tarım ekonomi politikaları, “Yasa Ve Düzenlemeler”, “Tarımsal Desteklemeler ve Krediler”, “Pazarlama”, “Örgütlenme” ve “Tarımsal Araştırma-Geliştirme” yönünden irdelenecektir.

YASA VE DÜZENLEMELER
2012 yılında göze çarpan başlıca yasa ve düzenlemeler şunlar oldu;
1-2012 yılında en önemli düzenlemelerden birisi, “Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planı- 2012-2016" belgesinin açıklanması oldu. Ancak stratejide, kooperatif ile ilgili mevzuatta birden çok yasanın ve üç bakanlığın işlevini sürdürmesi konusu uzmanların eleştirisine neden oldu. Bunun yanında kooperatifçilik ile ilgili bir bankanın stratejiye konmaması da bir eksiklik olarak görüldü.
2- 13 Haziran 2010 tarihindeki Resmi Gazete’de yayınlanan,1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 50. Maddesinin değiştirilmesiyle ilgili bakanlığın genel kurullarca seçilmiş kooperatif yöneticilerini görevden alabilmesi konusu, demokratik kooperatifçilik hareketi üzerindeki baskısını sürdürdü. Üstelik bu alanda yeni bir örgütlenmeye de üzere olanak sağlandı. Daha açık deyişle Köy-Koop’ların karşısına Tar-Koop’lar çıkarıldı.
3- 2012-2016 Organik Tarım Stratejik Planı ile organik tarımda güçlü ve zayıf yönler belirlendi.
4- Meraların amaç dışı kullanımına yol açmakta olan 5 Şubat 2011 tarihli “Mera Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik” yetmemiş olacak ki, bu kez de “Zeytinciliğin Islahı, Yabanilerinin Aşılattırılmasına Dair Yönetmelik”te Değişiklik yapıldı ve zeytin alanları madencilik ve enerji yatırımlarına açıldı.
5-Devletin tarımsal üretime verdiği sıfır faizli kredinin kapsamı daraltıldı ve kademeli sisteme geçildi. Ziraat Bankası'nın geçmişe yönelik uyguladığı ve her yıl aldığı komisyon bu krediyi sıfır faizli olmaktan çıkardı.
6- 5996 sayılı “Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Yasası”'na dayanarak gıda ile ilgili 100'den fazla yönetmelik ve kodeks çıkarıldı. Diğer yandan yasa ile Cumhuriyetimizin ilk yıllarında çıkartılan ve daha sonrada güncelleştirilen Hayvan Islahı Kanunu’nun yürürlükten kaldırılması ve Hayvan Islahı’nı dar alana sıkıştırmak ve önemsizleştirilmesi yaklaşımı sürdürüldü.
7-Et ve et ürünleri tebliğinde değişiklik yapılarak salam, sosis, sucuk ve benzeri ürünlerin imalatında kırmızı et ve beyaz et karışımı yasaklandı. Buna uygun davranmayan firmalar da ilan edilmeye başlandı.

TARIMSAL DESTEKLEMELER VE KREDİLER
1-Tarımsal destekleme ödemeleri 2012 yılında da artmadı.2006 yılında çıkarılan Tarım Kanunu’nun 21. maddesine göre, her yıl tarımsal destekleme için bütçeden ayrılacak kaynak, gayrisafi millî hasılanın en az yüzde 1’i düzeyinde olmak zorunda iken bu rakam ancak binde 5–6 dolayında gerçekleşti.

2-Üstelik devlet tarıma verilen desteğin çok daha fazlasını tarımsal girdilerden aldığı Özel Tüketim Vergileri(ÖTV) ve Katma Değer Vergisi(KDV) ile geri almaktadır. 2012 yılında tarıma verilen destek 7.5 milyar TL dolayında kaldı. Örneğin salt mazottan alınan toplam vergiler ise 9 milyar TL’dir.

3- 2010 yılında uygulamaya konulan havza bazlı modelde, prim desteklerine 2012 yılı için kimi ürünlerde çok küçük artışlar yapıldı. Üretimi yaygın olmayan soya, kanola ve aspir gibi yağ bitkilerine verilen primler artırılırken; hububat, bakliyat ve pamukta son 4 yıldır hemen hemen aynı düzeyde destek verilmiştir.
Desteklemelerde arz, talep, üretim, ihracat, ithalat, maliyet gibi temel kriterler dikkate alınmamıştır.

4-Diğer yandan tarımsal destekleme ve kredilerden aslan payının,2012 yılında da küçük ve orta ölçekli işletmelerden daha çok büyük dev işletmelerin yararlandığı görüldü. Bunun en göze çarpan örnekleri, hayvancılıkta gözlemlendi.

PAZARLAMA
2012 yılında da ürünlerde çiftçi eline geçen fiyatlarla tüketicinin ödediği fiyatlar arasında önemli farklılıklar devam etti.
Sebze ve meyvede üretici ve marketler arasındaki fiyat farkının yüzde 400’leri geçtiği bildiriliyor. Sütte ise tüketicinin ödediği para 2-5 kat daha fazla oldu.
Kısaca pazarlama sürecinde ne üretici ne de tüketici memnundur. Pazarlama kanalında bir avuç aracı, üretici ve tüketicilerin yeterli örgütlenmesi olmayışı nedeniyle çıkar sağlıyor.

ÖRGÜTLENME
1-2012 yılında da çiftçi örgütleri, tarım politikalarına ağırlıklarını koyamadılar.

2-Çiftçilerin ekonomik örgütlenmeleri çok düşük düzeyde devam ediyor.Çiftçilerin büyük bir çoğunluğu oluşturan küçük ve orta ölçekli işletmelerin kooperatif örgütlenmeleri ,Türkiye genelinde tarımsal üretimin ancak yüzde 3-4’ü denetliyor.Örneğin, hayvan ve hayvansal ürün ithalatının hayvancılığı yıkıma götüreceğini herkes görüyor ve söylüyordu. Çiğ süt fiyatlarının düşüşü karşısında birkaç cılız ses çıktı. Ancak örgütler kitlesel tavır geliştiremediler. Bunun nedenlerinden birisi, tarım kesiminde aynı doğrultuda çok örgüt olması yanında, örgütlerin görev alanlarının da çatıştırılmış olması. Bu konu yeterince irdelenmiyor.

3-Diğer yandan kırsal kesimin en önemli ekonomik örgütleri olan ‘Köy-Koop’lar, hala tarımsal desteklemeler konusunda ayrıcalıklara sahip olamadılar. Üstelik üzerlerindeki siyasal iktidarın baskıları da giderek artırıldı.Ve 2012 yılında yeterince denetlemedikleri sanılan Köy-Koop’lara rakip örgüt de oluşturuldu.

SONUÇ
Evet, söylemlerinin tam aksine, tarımın saklan(a)maz çöküşü, 2012 yılında da devam etmiştir.

 Tarımda ortaya çıkan bu sonucun dışsal ve içsel birçok nedeni vardır. Sorunların giderek ağırlaşmasında, dünyada 1980’li yılların başından itibaren uygulanan küreselleş(tir)me politikalarının başat rol oynadığı görülüyor. Tarımdaki olumsuz dönüşüm sürecinde,dışa bağımlı iç dinamiklerin rolü de yadsınamaz.Öncelikle,tarımsal desteklemelerin kara delik olduğu,köylülüğün yok edilmesi gereği ve tarımsal üretimin dev tarımsal işletmelerle yapılabileceği algısı konularında   siyasi partiler ile kent bileşenlerinde beyin yıkama gerçekleştirilmiştir. Diğer yandan özellikle yine kentlerde, beslenme kültürü de değiştirilmiştir. Örneğin hayvancılıkta kımızı et ve süt denilince,ithal ile yönlendirilen sığırcılık öne çıkarılmış,koyun ve keçi ürünleri kötülenmiştir.Bundan ithal lobileri büyük kazanç sağlamıştır.İç etmenler arasına ,üretimin büyük bir çoğunluğunu oluşturan küçük ve orta ölçekli işletmelerin örgütsüzlüğü yanında sınıf bilincine sahip olmaması ve günlük kısa çıkarların da egemen olması eklenebilir.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Serdar DEĞİRMENCİ
Serdar DEĞİRMENCİ
Sonbahar
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Başıboş canileri toplamak!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Bu da geçer
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Yemek kitabı değil Kültürel Miras!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
İşte 'gülen' ilk fotoğrafı!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Son nefeste Göztepe!
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Townç Sowyer'in maceraları
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (9) 'Bizim radyo tiyatrolarımız vardı'
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bektaşi Devleti tartışmaları!
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Parti tabanı Özel’den kopuyor mu?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva