Gönül Soyoğul
Rıfat Nalbantoğlu röportajını çözerken...
22 Eylül 2009 Salı

Yeni Asır'ın içine Yeni tv eklenmemiş, ferah feza mekanlarda çalışıyorduk o zamanlar.’¶
Şimdiki televizyonun olduğu batar katta yemekhanemiz vardı ve öğle yemeklerimizi, çoğu zaman orada yer, kaynatmalı dedikoduları da orada yapardık, yemeğe katık olarak.
O zamanlar can dostum Barış Selçuk da sağdı ve en şamata yemekler, onun da bulunduğu masada çıkardı doğal olarak.
Doğaçlama/taklit yeteneği ile gazete yöneticilerini, bizi, arkadaşlarını ama en çok da siyasileri, görüntülü karikatür nesnelerine dönüştürmekte üstüne yoktu Barış'ın.
Yüyürüşümüz, konuşmalarımız, gülüşümüz, ciddi tavırlarımız, ne var ne yoksa, hepsi Barış'ın 'komedi silahları'ydı ve hiçbirimiz kızamazdık onun bizi şaklabanlaştırmasına. Tersine, yüzümüze tuttuğu aynada gördüğümüz arızalarımızla, çok ama çok eğlenirdik.
 
İşte o çok eskiden zamanlarda, yine onun bulunduğu bir masadaydık.
Gırgır, şamata derken, konu nerden geldiyse kimin Beşiktaşlı/Fenerli/Galatasaraylı olduğunun nasıl anlaşıldığına geldi.
Barış'ın teorisi basitti.
Kişi Beşiktaylıysa iyi kalpli, içine kapanık, biraz asosyal ve genellikle ezikti.
Fenerbahçeli'ye içten pazarlıklı, ukela, kendini beğenmiş, kabadayı ve ezmeye meyilli, genellikle kıl tiplerdi.
Kendisi de Galatasaraylı olan Barış için, sarı kırmızılılar ise cool tiplerdi.  Aristokrat tavırlı, kendinden zayıfları asla ezmeye çalışmayan, merhametli, adaletli, rafine insanlardı.
 
Barış bu açılımı yaptıktan sonra sıra, Yeni Asır'da o günlerde çalışanların hangi takımı tuttuğuna gelmişti ve masanın kahkahadan yıkıldığı anlar, o anlardı.
Bir masa dolusu, Barış'ın başı çektiği fırlama grup, yemekhaneye giren herkes için, hangi takımı tuttuğuna dair tahmin yürütüyor, ardından "birader, sen hangi takımı tutuyorsun" diye sorarak sağlama yapılıyordu.
Ve bingo! O gün orada yaptığımız tahminlerin yüzde 99'u tam isabetti.
Bizim "a, bak bu biraz içe kapanık, kendini yiyip bitirecek kadar merhametli"dir deyip Beşiktaşlı dediklerimiz Beşiktaşlı, (Mesela Yücel Arı)
"Bu adam kıl'ın allahı, küçük mafya" dediklerimiz Fenerbahçeli, (Mesela Nevzat Dönmez)
"İşte bu kesin Galatasaraylıdır, çok cool" dediklerimiz de aynen Galatasaraylı çıkıyordu. (Mesela ben!)
 
Aradan yıllar geçti. Benzer bir "kim kimdir" tahminini, 78'liler Vakfı'nın Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi'nde açılan işkence sergisinde de yaptık.
Nursel ve Emine ile sergiyi dolaşmış, ruhlarımızdaki kabuklanmış yaraların kanamaya yüz tutmasından, birbiri ardı sıra kafalarımıza hücum eden anılardan yorgun düşmüş,  avludaki masalardan birine çöküvermiştik.
Sıkıntıları hafifletmenin, ruhu yelpazelemenin, dayanmayı artırmanın en ciddi aracı mizah, işte o anda devreye girivermişti.
Elbette oyunu başlatan, aramızdaki en fırlamamız Nursel'di. Ordan oraya seyirtip duran, avludaki kalabalıkta hemen herkese laf yetiştiren bir hemcinsimiz için, "bu kesin TKP'lidir" deyiverdi. Ortak dili olan insanlar için bundan daha fazla açıklama gerekmezdi; öyle de oldu, Emine de ben de 'niye' diye sormadan bastık kahkahayı. 
Ardından, avludaki kendi kuşağımız 78'lilerin hangisinin, geçmişte hangi fraksiyonda olabileceği üzerine tahminler başladı, tahmin ettiğiniz üzre.
Çok çocukça ama bir o kadar da isabetli sonuçlarla...
 
Dün CHP İzmir İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu röportajını yayına hazırlarken aklıma hücum etti bu bölük pörçük anılar.
Sanırım, Rıfat Bey'in hem koyu Fenerbahçeliliği, hem de geçmişte TKP'da siyaset yapmış oluşu ve onu çözmeye çalışırken çok terleyişim tetiklemişti bu çok gerilerde kalmış çocuksu tahmin oyunlarımızı.
Neden diye düşündüm kendi kendime.
Neden karşımızdaki kişilerin kodlarını çözmek için sembollere başvururuz?
Şimdilerde alıp yürüyen "hangi burçtansınız" muhabbeti de çözüme bir an önce ulaşmak istemenin araçlarından biri değil de nedir?
Milyonlarca, hatta milyarlarca yay, kova, akrep vs. vs.  nasıl olur da o dar kalıplarla tarif edilip çözülebilir ki?
Ya da fenerbahçeli/beşiktaşlı/galatasaraylı olmakla,  bir kördüğüm olan insan ruhunun tümü, nasıl okunabilir? 
Bir insanın yürüyüşünden, konuşma tarzından, giyiminden; geçmişte TKP'li miydi, Halkın yolcusu muydu, nasıl bilinebilir?
 
Rousseau " insanlar arası eşitsizliğin kaynağı" adlı kitabında insanların nasıl özgürlüğünü kaybettiğini şu cümleyle özetler " How others see me?/ Başkaları beni nasıl görür?".
Hep başkalarının değer yargılarına göre yaşadığımızı, sadece kendimizle baş başa kaldığımızda bir parça kendimiz gibi olabildiğimizi anlatır o kitapta Rousseau.
Kimbilir, belki de ortak değer yargılarıyla bir kulüpte, bir cemiyette, bir örgütte biraraya gelmiş insanlar, o değer yargılarıyla ortak bir hareket biçimi tutturuyordur. Onayladıkları kimliklerden etkilenip farkında olmadan, benzer davranışlar sergiliyorlardır. O davranış biçimleri/değer yargıları sonra ete kemiğe bürünüp kanımıza işliyordur kimbilir?
Başka nasıl ifade edilebilir ki bu çocukça tahminlerin neredeyse tam isabet tutması?

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 11 yorum var, 10 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Hüsniye ÇINAR 14 Şubat 2013 Perşembe 08:55

Bu ülkeye sizin gibi onurlu insanlar lazım...Bırakın kim ne derse desin .."görünen köy kılavuz istemez"...

Yorumu oyla      18      7  
İNANDIRICI DEĞİL 30 Ocak 2013 Çarşamba 19:39

BEN İNANMADIM ÇOĞUNLUKTA İNANMAMIŞTIR

Yorumu oyla      17      16  
taşeron işçisi 26 Ocak 2013 Cumartesi 10:56

ben chp olarak kemal kılıçtaroglunun basbakan oldugu donemde ne istersınız sorusunu na cevabı guzel aynı seyleri paylasıyoruzz bide turkıyedekı işçilik terörü olan taşeron sıstemın kaldırılması ıçın bi dilekte bulunmasını da beklerdim ........

Yorumu oyla      21      7  
Mutlu azınlığın emekçi kralları 15 Ocak 2013 Salı 23:10

tabiki mutlu azınlık arkadaşlar 12 Eylül darbesinden sonra tüm belediyelere sol görüşlü personel alınmış peki sağcılar ne oldu bu ülkede horlandı ama onlar taş atmadı boykotlar etmedi 12 Eylül Sağa yapılmış darbedir bunların hepsi iş bulmuş Karadeniz ege aç bu nasıl doğuya yatırımsızlık

Yorumu oyla      22      27  
yılmaz 15 Ocak 2013 Salı 11:58

gurur duyulacak bir tablo herkes bunu anlayamaz helal olsun

Yorumu oyla      37      13  
Arif 15 Ocak 2013 Salı 00:52

BİR SİYASETÇİNİN AKRABASININ İŞİ DEĞİL ÜLKE MESELESİNE BAKIŞI ÖNEMLİDİR. APO İLE GÖRÜŞMEYE VE PAZARLIKLARA EVET DİYEN KREDİ VERENLERİN ABİSİNİN BEKÇİ OLARAK GÖSTERİLMESİ, GERÇEKLERİ, VERİLEN TAVİZLERİ ÖRTMEYE YETMEZ.DENİZ BAYKAL İŞTE BU GÜNLER İÇİN HARCANDI.YETER BU PİS ALIŞVERİŞLER.

Yorumu oyla      24      24  
ATAM 14 Ocak 2013 Pazartesi 20:04

Yorum yok

Yorumu oyla      20      10  
brkdgn 14 Ocak 2013 Pazartesi 17:24

Akp lilerin çok zoruna gidiyor. Böyle bir durum onların alışık olmadığı bir durum. Akp'de neden yüksek oy aldığı belli değil mi zaten. Tayyip Erdoğan bazılarının hortumunu kezse bu kadar oyu kesinlikle alamaz.

Yorumu oyla      38      17  
Ahmet Türkan 14 Ocak 2013 Pazartesi 17:08

Muhafazakarım deyip gemicik alanlar bunu anlayamaz.

Yorumu oyla      45      17  
kadir 14 Ocak 2013 Pazartesi 16:38

bu ülke ne yazıkki bu tabloya alışık değil. herşey o kadar anormal ki normal olanı anormal karşılamaya başlamışız meğerse. kılıçdaroğlu kardeşine kıyak yapsa zaten sorun olmazdı. şimdi sorun oluyor ve ben bunu anlamıyorum.

Yorumu oyla      43      12  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Halktan biri olma sanatı!
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (7) 'Yazlık Sinemalar'
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Kartla ödemede 'derin' sorular!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Yolun sonu
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Buraya kadar!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Pişmanlıklar
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Gürgen Kral
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Rüşvet ile jest arasında!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Stoilov’a nazar değdi!
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
Kirpi ikilemi – Hayır deme sanatı
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva