Fikret İLKİZ
Özel yaşamın ihlali ve cezada zengin olmak
16 Mayıs 2010 Pazar

Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz. Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri ifşa eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Fiilin basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde, ceza yarı oranında artırılır. (TCK Madde 134)   

Türk Ceza Kanunda, özel yaşamın ihlalini suç sayan 134. maddenin gerekçesi ’“Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz’” şeklindeki Anayasanın 20. maddesine dayalıdır.  

Kişinin gizli yaşam alanına girerek ve/veya başka suretle başkaları tarafından görülmesi mümkün olmayan bir özel yaşamı ile ilgili olayının saptanması ve kaydedilmesi suçtur. Kişinin özel yaşamına ilişkin görüntü veya seslerin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi ayrı bir suç olarak kabul edilmiştir.   

Uygulamada ’“ifşanın’” basın yayın yoluyla yapılması halinde ’“hukuka aykırı’” olup olmadığının saptanması ’“haber’” veya ’“eleştiri/yorum’” yazılarının yayınında önem kazanır. Özellikle, bu suç bakımından her olay kendi içinde ve oluşma koşullarının özelliğine göre değerlendirilmelidir.  
Suçun ağırlaştırılmış  şekli ise; kişinin gizli yaşam alanına girerek elde edilen saptama ve kayıtlardan herhangi bir suretle yarar sağlanması veya bunların başkalarına verilmesi veya diğer kimselerin bilgi edinmelerinin temini veya basın ve yayın yoluyla açıklanmasıdır ve verilecek ceza yarı oranında artırılır.  
Gazeteler, radyo ve televizyonlar veya internet ortamında basın yayın yoluyla yapılan yayınlarla bu suç işlenirse cezası yarı oranında artırılarak birbuçuk yıl ile dörtbuçuk yıl arasında hapis cezası verilebilir.  

Sözleşmenin (AİHS) 8.maddesine göre, her şahıs özel ve aile yaşamına, konutuna ve muhaberatına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.   

Bu hakların kullanılmasına resmi bir makamın müdahalesi demokratik bir toplumda ancak milli güvenlik, kamu huzuru, ülkenin iktisadi refahı, düzenin korunması için zorunlu ölçüde, kanunun izin vermesi şartıyla gerçekleşebilir. Kanunla öngörülmemişse veya demokratik bir toplumda zorunluluk yoksa kişinin özel yaşamının ihlali demek temel insan hak ve özgürlüğünün ihlalidir.  

AİHS’’nin 8 inci maddesinde garanti altına alınan ’“mahremiyet hakkı’” insanları sadece kamu otoritelerinin müdahalelerine karşı değil, fakat aynı zamanda kişilerin müdahalelerine karşı da korur. Özellikle basın yayın yoluyla ve kitle iletişim araçları ile yapılan müdahalelere karşı da kişilerin özel yaşamlarının korunması zorunlu ve gereklidir. Tüm devletler kendi iç hukuklarında bu korumayı garanti edecek ulusal kanunlar kabul etmelidir.

Mahremiyet, gizli olan herkese söylenmeyen ve herkesçe bilinmemesi gereken olarak anlaşılmaktadır.

Mahremiyet hakkı, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi tarafından 428 (1970) sayılı kararı ile kabul edilen Kitlesel İletişim Araçları ve İnsan Hakları Bildirisi’’nde ’“bir kişinin hayatını minimum müdahaleyle yaşama hakkı’” olarak tanımlanmıştır.

Bildiriye göre kişinin ’“mahremiyet hakkı, hayatını en az müdahale ile sürdürmekten ibarettir.  

Bu hak özel hayat, aile ve ev hayatı ile kişinin fiziksel ve ruhsal bütünlüğünü, onur ve itibarını, kişiyi olduğundan farklı göstermekten kaçınmayı, gereksiz ve utandırıcı şeylerin açıklamasını,  özel fotoğrafların izin alınmadan yayınlanmamasını, casusluğa karşı korumayı ve haklı görülemez ve kabul edilemez yerli yersiz konuşmayı, özel iletişimin kötüye kullanılmasına karşı korumayı, kişi tarafından gizli olarak iletilmiş ve elde edilmiş bilgilerin ifşa edilmesine karşı korumayı  da içerir.  
Kamuya mal olmuş kimseler özel hayatlarına saygı konusunda diğer insanlarla aynı haklara sahiptirler.  

Sözünü  ettiğimiz 428(1970) sayılı Deklarasyon da belirtildiği gibi; ’“Kamusal hayata karışmış olan kimsenin özel hayatına saygı  özel bir problem ortaya koyar. ’‘Nerede kamusal hayat başlarsa, orada özel hayat biter’’ demek bu problemi çözmek için yeterli değildir. Kamusal hayatta bir rol oynayan kişi, özel hayatının korunması hakkına sahiptir; şu şartla ki, özel hayatı kamusal hayatı üzerinde etkili olmasın. Bir kişinin gündemde olması onu mahremiyet hakkından yoksun kılmaz’”  

Ortak kanı  şudur; özel hayat, özel bir haktan daha fazladır, o bir özgürlüktür ve bu bağlamda ifade özgürlüğü ile aynı seviyede korunması, sadece insanların değil, aynı zamanda toplumun da üzerinde olan bir yüktür, bir görevdir.  

Temel insan hakkı olan özel hayatın gizliliği kabul edilmelidir. Özel yaşam gizlidir. Kişilerin özel hayatlarını gizli tutma hakkına saygı gösterilmelidir. Herkes bu kuralı korumalı, ayrıcalıklara dayalı hukuka aykırılıkları özgürlük gibi savunmamalıdır. 

Özel yaşamın ihlali ile ilgili suçun cezası artırılmamalıdır. Suçun cezasını artırmak suretiyle kişilerin özel yaşamlarının ihlalinin önlenebileceğini düşünenlerin paniğine kapılmak doğru olmaz.  

Yaşanan her olayda ortaya çıkan sorunların çözümü için cezaları  artırmak suretiyle kanun değiştirmek yolu seçilirse, toplumsal sorunları çoğaltmış olursunuz. Yeniden ’“panik mevzuatı’”na dönülür ve her adli olay toplumda travmalar üretmeye devam eder.  

Böyle bir yaklaşımla çağımızın gereklerine uygun bir ceza adalet sistemi kuramazsınız ve Türkiye’’yi her olayda yeni bir ’“suç üreten’” ve sürekli çok cezalandırmayı esas alarak böylece ’“caydırıcı’” olduğunu düşünen, ’“suç ve ceza zengini’” bir ülkeye dönüştürmüş oluruz.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Son nefeste Göztepe!
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Townç Sowyer'in maceraları
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (9) 'Bizim radyo tiyatrolarımız vardı'
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bektaşi Devleti tartışmaları!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
‘Erkekler bastığım kaldırımı öperdi!’
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Parti tabanı Özel’den kopuyor mu?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
CHP ne yapmalı?
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Neden toprak reformu yapılmalı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Eril toplumda kıyamet alametleri...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmir’e kruvaziyer niye gelsin?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva