’“İnsanları, okurları çok yakından ilgilendirdiğine inansam da, kentle ilgili haberler, nedense benim ilgimi pek çekmedi yıllar yılı.’¶

O yüzden belediye muhabirliğim, benim ölçülerime göre başarısız oldu ve iyi ki de kısa sürdü.

Bu ilgisizliğim hala sürüyor.

Kentle ilgili haberlere hala ilgisizim.

Hal böyle olunca, belediyelerden gelen davetlere de soğuk bakıyorum tabii’…

Dün şeytanın bacağını kırdım ve Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina’’nın davetini kabul edip ’“Yeni İzmir’”in tanıtımı için düzenlediği tura katıldım. Bu müthiş(!) ilgim yüzünden Başkan’’ın da başımda çöp kırmasını bekledim ama kırmadı’…

 

Basın mensupları, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, belediye başkanları ve bürokratların katıldığı Körfez turunda, Yeni İzmir projesini, önce Başkan Piriştina anlattı.

Alsancak Limanı ile Turan arasındaki 550 hektarlık bölgeyi turizm ve ticaret yatırımlarına açarak, burayı İzmir’’in en prestijli alanı yapmayı planladıkları projeyi ortaya çıkaracak uluslar arası yarışmayı heyecanla tanıttı.

Piriştina’’nın verdiği bilgilere ve yarışmanın Yürütme Kurulu Başkanı kent tarihçisi Prof. Doğan Kuban’’ın sözlerine göre; bu bölge İzmirlilerin mezbelelik görüntüsü ve kokusu yüzünden ’“bir an önce buradan kaçıp gidelim’” dedikleri bir yer olmaktan çıkıp ’“görmek istedikleri’” yeni bir İzmir olacak.

Gözleri cin gibi bakan, yüzü hep bir muziplik yapacakmış gibi gülen Prof. Kuban, o kadar iddialı konuştu ki, bu projenin; tarihsel gelişimi içinde ne yazık ki ’“ikinci sınıf’” bir şehir konumuna düşen İzmir’’i, yeniden ’“birinci sınıf’” kent yapmak için büyük bir fırsat olduğunu söyledi.

Ve bir bilim adamı olarak, gerçekçi konuştu:

’“Bu işin daha başlangıcı. Biten değil, başlayan bir iş var. Toplum sahip çıkarsa, bu projeyi bitirecek irade gerçekleşir’” dedi.

 

(’…) Yeni yatırımlar için yeni yerler arayanlara, Yeni İzmir projesinden daha güzel fırsat yaratılamaz diye düşünüyorum.

Proje için bir umudum daha var ki’…

O biraz kişisel’…

Belki diyorum, mimarlardan birisi, gökdelenler, ultra modern yapılarla bezeli bir projeyi değil de, eski İzmir’’i anımsatacak bir çizimle katılır bu yarışmaya ve birinciliği kazanır da, benim gibi ’“eski’”ye takılıp kalmış biri için de ’“huzur bulacağım’” bir bölge çıkar ortaya’…

Hayalleri benim kadar ’“eski’” olan bir mimar çıkar belki, kimbilir?

O zaman, hem ben sevinirim’…

Hem de ’“derin dalgaların okşadığı mutlu Melez’’in denizle birleştiği İzmir’’in kucağında büyüdüm’” diyen Homeros’’un ruhu’…’”

 

Hafta sonu ya’…

İçinden püfür püfür imbat geçen bir yazı olsun dedim kendi kendime;

Ya da az biraz, okuyanı gülümsetecek bir köşe’…

Aradım, taradım, kitapları karıştırdım, sitelerde, köşe yazılarında dolandım. Hiçbiri canımı çektirmedi.

’“Bitpazarına nur yağmıştır’” belki deyip eski yazılarımı açtım bu kez de.

Önce şaşırdım bir yazıda, sonra eni konu güldüm.

Sinirden elbet ama’…

Sonuçta güldüm ya!

 

9 Haziran 2001’’de, ne tesadüftür ki yine bir cumartesi günü, Yeni Asır’’da yayınlanan işte bu yazımda, Yeni İzmir’’in tanıtımı için Rahmetli Başkan Ahmet Piriştina’’nın davetiyle katıldığım Yeni İzmir Projesi turunu anlatmışım.

Prof. Doğan Kuban’’ın bu proje ile İzmir’’in ’“ikinci sınıf’”lıktan ’“birinci sınıf’” kent durumuna yükseleceği sözlerini siyahlamışım. Yani önemsemişim.

Aradan 8 yıl geçmiş.

Durum ortada.

Bırakın projede bir adım atmayı, hala kaldığımız yerdeyiz.

Tavuklar gibi, önümüzdeki toprağı eşelemeye devam ediyoruz. Ve kim daha gayretliyse onun üzerine çullanıp gagalamaya...

Sizce de komik değil mi?

Homeros da gülüyor zaten yattığı yerden kahkahalarla. Duyulmuyor mu?