Politika ile bu kadar içli/dışlı bir gazeteci olarak referandumu masaya yatırmamak olmaz. Tarihi oylamanın İzmir, Ege ve Türkiye açısından sonuçlarını irdelemek kaçınılmaz bir zorunluluk benim açımdan.

Hatta geç kaldığımı bile söyleyebilirim. Kazanan cephesinin en büyük aktörü kuşkusuz ki Başbakan Erdoğan’… Recep Bey, dokuz yıllık yıpranmışlığını ortadan kaldırmakla kalmadı genel seçim öncesi korkunç bir psikolojik üstünlük sağladı.

 

Tek başına götürdüğü, devletin tüm imkanlarını hoyratça kullandığı/kullandırttığı, sadece parti teşkilatını değil, MHP örneğinde olduğu gibi rakip partilerin teşkilatlarını da yönlendirip/yönettiği bir süreci başarıyla noktaladı Başbakan.

 

’‘Demokrasi mücadelesi’’ süsü verilmiş olsa da referandumun iki amacı vardı Erdoğan cephesinden bakıldığında’…

Genel seçim öncesi güvenoyu;

Dokuz yıllık iktidarı boyunca diş geçirilemeyen tek devlet kurumu olan yüksek yargı’…

 

İki amaç hasıl da oldu. Hatta yüzde 57 gibi kesin bir zaferden sonra üçüncü ve belki de en önemli sonuca da ulaşıldı. 2012’’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminin provası’…

 

2011’’deki genel seçimde yüzde 40’’a yakın bir oyu şimdiden garantiledi. Yani 3. Erdoğan hükümeti kesin gibi artık.

 

Ve de kendisini 2012’’de Köşk’’e çıkaracak belki de ’‘başkan’’ ilan ettirecek sürecin ilk provasını yapmış, en büyük adımını atmış oldu.

 

**

Kazanan cephesinin ikinci önemli aktörü kuşkusuz ki Pensilvanya’…

Mezardakilerin bile kaldırılıp ’‘evet’’ dedirtilmesi gerektiği noktasında ’‘fetva’’ yayınlayan, Türkiye’’de 6 milyonun üzerinde müridi olduğu yabancı kaynaklarca iddia olunan Fethullah Gülen’…

Tabi ki savaşı birlikte kazandıklarına göre ganimeti de paylaşacaklardır. Yüksek yargıya monte edilecek F tipi hukukçular sonuçların açıklanmasını müteakip bayram etmişlerdir mesela’…

Kazanan cephenin diğer aktörlerini sıralarsak, SP Lideri Numan Kurtulmuş’’tan Anayasa Mahkemesi Eski Röportörü Osman Can’’a, liderini yitirmiş BBP’’ye kadar ’‘yetmez ama evet’’ cephesinde yer tutanları sıralamak dahası sürece olan katkılarını ortaya koymak durumundayız.

 

Dönelim kayıp cephesine’…

 

Yüzde 42’’yi başarısızlık olarak değerlendirebilir miyiz?

Çünkü kimilerine göre bu oran devletin tüm imkanlarının seferber edildiği bir mücadelede ciddi bir başarı’…

Ama bence değil!

Yüzde 57 kesin bir zaferse eğer;

Yüzde 42 de kesin bir yenilgi, ciddi bir mağlubiyettir.

 

Bu cephedeki en büyük kayıp kuşkusuz MHP Lideri Devlet Bahçeli’’nin hanesine yazıldı.

Partisinin tabanına sahip çıkamadığı gibi tabanıyla zıt bir politika izleyerek parti içinde kendini tartışmaya açtı Bahçeli.

Memleketi Osmaniye’’den soyadını aldığı Bahçe ilçesine, MHP’’nin taban olarak güçlü olduğu Erzurum’’dan, Yozgat’’a kadar pek çok ilin sonuçları Bahçeli’’nin tabanına söz geçiremediğini ortaya koydu.  

Bahçeli’’nin ’‘hayır’’ duruşuna en büyük saygı İzmir ve Ege’’deki MHP teşkilatından geldi.  Batı’’daki MHP’’liler önemli ölçüde Bahçeli’’ye kulak verirken diğer bölgelerde ne yazık ki liderlerini kazımadığı gibi Başbakan Erdoğan’’ın ’‘taban boşaltma’’ propagandasına yenik düştü.

Referandum sürecinde kullanılan psikolojik argümanlar (Başbakan Erdoğan’’ın idam edilen ülkücü genç için ağlaması, MHP içinden çok sayıda isme ’‘evet’’ açıklaması yaptırılması, yandaş medyada her gün ’‘evetçi MHP’’li haberi yayınlanması) MHP seçmen profilindeki muhafazakar eğilimler, MHP’’nin genel seçim partisi olduğu gerçeği, MHP tabanı ile AKP’’nin geleneksel tabanı arasındaki yakınlık gibi faktörler Bahçeli’’nin işini zorlaştırdı.

 

Pek çok ilde (İzmir dahil) miting bile yapmayan Bahçeli, Erdoğan’’la girdiği ’‘taban düellosunu’’ kaybettiği gibi halk kantarındaki ilk sınavına çıkan Kılıçdaroğlu cephesine de zarar verdi.

Bence parti içinde olası bir liderlik tartışmasının da önünü açtı.

 

Ve Gandi Kemal!

 

Eski Genel Başkan Deniz Baykal’’ın pişirdiği bir anlamda kucağına bıraktığı çocuğu yürütmek için çok çalıştı.

Sonuçta oy kullanamamış olsa da Kılıçdaroğlu en az Başbakan Erdoğan kadar sürecin galipleri arasında bana göre.

Yüzde 42’’lik ’‘hayır’’ bloğunda Batı illerindeki MHP oyları çıkarıldığında en az yüzde 35’’lik bir CHP oyundan söz etmek mümkün.

18 yıllık Baykallı dönemde yüzde 22’’yi geçememiş bir siyasi parti için bu oran kesinlikle başarı’…

’‘evet’’ bloğuna kayan yüzde 10’’luk MHP’’yi, yüzde 5’’lik Saadet’’i ve yüzde 5’’lik diğerlerini çıkardığınızda yarın genel seçim olsa ya da dün genel seçim olsaydı AKP ile başa baş bir duruş sergiledi Kılıçdaroğlu’…

Sonuçta halk neticeye bakacak ve Erdoğan’’ı muzaffer komutan olarak görecektir.

Ama referandumun satır araları hiç de öyle söylemiyor.

Gandi Kemal kayıp cephenin komutanı belki’…

Dişe diş, kora kor bir mücadele ortaya koyup yüzde 42’’lik bloğun en az 35’’ine tek başına hükmetti’…

MHP tabanındaki çözülme, Pensilvanya, Saadet, BBP ve ’‘Yetmez ama Evet’’ etkisini çıkarırsak Başbakan’’ın tek başına sandığa taşıyıp, yönettiği oy oranı yüzde 40’’ın yani 29 Mart 2009 seçimlerinin üzerinde değil.

En azından düne kadar değildi.

Çözülen MHP tabanından kopardığı parçaları bünyesinde hapsederse tablo değişebilir.

 

Seçimi boykot eden BDP’’yi de tebrik etmek gerekiyor. 9 yıllık AKP’’li dönemde siyasi bir güç olarak kendilerini tescillediklerini ortaya koydular.

Yarın’… İzmir ve Ege sonuçları.