AKP ve CHP’’de oldukça sıcak gelişmeler yaşanıyor. Politik gündem an be an değişiyor. AKP kulislerinde ’‘il başkan adayları’’, CHP kulislerinde PM adayları’…

Yani kulislerde tam bir aday kaynaması yaşanıyor. Bankolar, belkiler’… Güç dengeleri, iç savaşlar’… Hesaplar, kitaplar. CHP’’de Kılıçdaroğlu’’nun Yeni CHP’’si ilk sınavını vermeye hazırlanıyor. Kılıçdaroğlu’’nun ’‘Yeni CHP’’ derken neyi kast ettiği de bu sayede ilk kez somutlaşacak, ete kemiğe bürünecek.

PM listesinin şekline yönelik ’‘Blok mu olacak çarşaf mı’’ tartışması neredeyse bitti. Liste yüzde 99,9 blok olacak. Çarşafta direten Baykal’’ın gelinen noktada önerge vermeye yetecek yüzde 10’’luk desteği bile bulma ihtimali sorgulanıyor. Bu hem çok acı hem oldukça manidar. CHP tüzüğünü her kurultayda biraz daha antidemokratikleştiren Baykal, gelinen noktada ektiğini biçiyor bir bakıma. Ama 80 sonrası partiyi yeniden kuran, dişiyle, tırnağıyla mücadele eden eski lidere delegenin bir anda sırt dönmesi de bir o kadar manidar. Kaset skandalı yaşanmasaydı Baykal’’ın gücü önünde herkes eğilecek, ceketler iliklenecek, yağlar yakılacak, gözlerine bakıp deniz görülecek, önünde arkasında taklalar atılacaktı.

Ama kader onu bir kaset skandalıyla yıktı. Koltuğundan etti. Ve şu anda 1249 delegeden biri Deniz Baykal. Ve kurultayda ’‘çarşaf liste’’ önergesi vermek için yüzde 10’’luk delege desteğini bulmaktan bile aciz.

**

Bırakın önergenin kabulü için gerekli salt çoğunluğu sağlamayı, önerge vermeye yetecek 125 üyeye ulaşamadığı konuşuluyor Baykal ve ekibinin’… Siyasetin sahte yüzünün resmi bu olsa gerek. Ya da Hoca Nasrettin’’in ’‘ye kürküm ye’’ sözünün tezahürü’…

Ya CHP delegasyonda ciddi bir omurga/disk kayması var ya da Baykal yıllarca sevgi yerine korku ekmiş, sadakat yerine kişisel çıkar büyütmüş CHP tarlasında. Korkular üzerinden denge politikaları gütmüş, yanlış atlara yatırım yapmış, yayından çıkan okların bir gün geri dönüp, kendisini vurma ihtimali olan ’‘bumerang’’ olduğunu görememiş ne yazık ki.

Aslında bu gün doğru şeyler söylüyor Baykal. Dinlenmesi gereken, dikkate alınması gereken, ilkesel doğrulardan söz ediyor. Ama ne yazık ki masal kahramanı ’‘yalancı çobandan’’ farkı yok gördüğü muamelenin’… Köy yanıyor diye bağırıyor ama kimse oralı bile değil. Dönelim 18 Aralık’’taki ’‘tarihi’’ kurultaya’… Listenin şekli olacağı aşağı yukarı kesin’… O nedenle gözler Kemal Kılıçdaroğlu’’nun 80 kişilik Parti Meclisi’’nde. Çünkü bu PM, Kılıçdaroğlu’’nun CHP’’sinin bir nevi ilk karnesi. Kılıçdaroğlu ve Yeni CHP hakkında pek çok soru işareti de PM listesi ile kendiliğinden yanıt bulacak.  

Kılıçdaroğlu’’nun ’‘iki ileri bir geri’’ manevraları yüzünden ’‘güven sorunu’’ yaşamaya başlayan partililer/örgüt, hem ’‘kurultay konuşmasını’’ can kulağıyla dinleyecek hem de listeyi didik didik inceleyip, akıllarındaki sorulara yanıt bulmaya çalışacak.

 

İşte o sorulardan bazıları’…

1-Yeni CHP, gençlerin/kadınların rol aldığı ağırlıklı olarak yeni yüzlerin olacağı ’‘değişimci’’ bir parti mi olacak? Yoksa Kılıçdaroğlu’’na şu veya bu şekilde yakınlığı olanların ağırlıkta olduğu, tipik bir lider partisi mi?

 

2-Yeni CHP, ideolojik olarak hangi noktaya gidecek? Yıllar önce ideolojik çizgisini ’‘ortanın solu’’ olarak tanımlayan CHP, daha sola mı yoksa merkeze mi kayacak?

 

3-Yeni CHP, Atatürkçülük, Kemalizm, Ulusalcılık gibi seçmen kitlesiyle özdeşleşen çizgisinden ödün verecek mi?

 

4-Yeni CHP emeğe saygı, siyasi vefa gibi konularda ne düşünüyor? Partinin hafızası kabul edilen emektarların (Baykal ve Sav gibi) emekleri çöpe mi atılacak yoksa siyasi mirasları korunabilecek mi?

 

5-Yeni CHP ve Kılıçdaroğlu’’nun A takımında kimler yer alacak? Kimler ’‘laf olsun’’ ya da ’‘denge’’ amaçlı listelere alınacak, kimler CHP’’nin siyasi patronluğuna terfi edecek?

 

6-Yeni PM’’de liyakat mi yoksa sadakat mi esas alınacak?

 

Ve daha pek çok soru daha’…

Kemal Kılıçdaroğlu’’na karşı özellikle son dönem güven sorunu yaşayan, soru işaretleriyle dolan pek çok CHP’’li 18 Aralık’’tan sonra şapkasını önüne koyup bir kez daha düşünecek.

Ya kafasındaki sorulara yanıt bulup, 22 Mayıs sürecinde olduğu gibi Kılıçdaroğlu’’nu yeniden ’‘Gandi’’ ilan edecek ya da kanaatlerini iyice netleştirip, notunu verecek.

Top şimdi Kılıçdaroğlu’’nda’… Ya yeniden Gandi olmayı seçip CHP’’ye yeniden iktidar umudu aşılayacak ya da eleştirdiği Baykal’’ın tipik bir kopyası gibi davranıp, ilk seçimde şapkasını alıp gitmeyi tercih edecek.

Kendi adıma şu kadarını söyleyebilirim. PM listesini beğenir, CHP’’nin gittiği yolun doğruluna ikna olursam, Kılıçdaroğlu’’na karşı tüm eleştirilerimi geri alıp, sonuna kadar destekçisi olacağım. Tersi olursa da benden günah gitmiş demektir.

 

**

Ve AK Parti’… Ömür Kabak operasyonunun yankıları sürerken kulislerde tam bir aday patlaması yaşanıyor. Parti içi güç dengelerinden hareket edenler kimlerin şanslı olduğunu yorumlamaya çalışıyor. İzmir ölçeğinde CHP’’den pek de farklı olmayan/kalmayan AK Parti, parti içi dengeler açısından tam bir cehennem görüntüsünde.

Bir yanda enişte vekille birlikte hareket eden ve Abdullah Gül himayesinde siyaset yapanlar öte yanda Genel Başkan Yardımcısı Nükhet Hotar’’a yakın duranlar’…

Diyorlar ki; Ömür Kabak’’ı apar topar bir operasyonla görevden alan Başbakan, o koltuğa kimin oturacağına çoktan karar vermiştir. Yani ’‘İzmir’’deki temayül yoklamaları gaz alma operasyonundan öte gitmez’’ diyenlere göre yeni başkan bugün yarın atanır.

Bu tez doğru olabilir. Ancak olmama ihtimaline göre de kulislerde bu göreve talip olanların sayısı artıyor. Çoğunluğu vekil adaylığı öncesi adını parlatmaya, ismi üzerindeki tozları kaldırmaya çalışsa da aralarında gerçekten il başkanlığını düşünen, partiyi genel seçime hazırlayıp, 2014’’ün koordinasyonunu yapmaya niyetlenen değerli siyaset adamları da var.

Şimdi ortada yanıt bekleyen tek soru var? İl Başkanı olarak kim atanacak?

Eğer Başbakan Erdoğan’’ın aklında bir isim varsa, işimiz zor. Ama Erdoğan’’ın işi normal sürecine, akışına bırakma ihtimaline karşı olasılıkları yorumlamaya çalışıyoruz açıkçası.

Burada iki nokta önemli’…

Birincisi mevcut parti içi güç dengelerinin kimi işaret ettiği’… İkincisi de İzmir’’in kent gerçeğine kimin daha doğru düştüğü’… İzmir’’in doğruları ile parti içi güç odaklarının doğruları arasında gidip geliyor bu önemli koltuk. Yani parti içi Hotar-Tekelioğlu denkleminden kimin çıkacağı ayrı, İzmir için kimin doğru aday olduğu ayrı.

Eğer kentin gerçekleri ile parti içi güç dengelerinin gerçekleri birleşirse, AK Parti İzmir’’de ’‘doğru’’ bir adım atmış olur.

YARIN: Hangi aday ne kadar şanslı’…Kim daha doğru.

 

Not: Kocaoğlu’’nun divan başkanlığı kesinleşti. CHP’’nin kritik kurultayının divan başkanı Aziz Başkan’… Başkan yeni tüzüğü çalışmaya başlamış bile. Ne diyelim. Kolay gelsin.

Not2: AK Partililer Mustafa Özkent ismine dikkat! Başbakanın sınıf arkadaşı, milletvekili adayı, eski il başkan yardımcısı’… Ödemişli olur kendisi, il başkanı olursa kimse şaşırmasın.