Ümit YALDIZ
Keşke DDK İzmir’i de incelese?
22 Şubat 2012 Çarşamba

Devlet Denetleme Kurulu… Kısa adı DDK!
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e bağlı, devletin en önemli, en güvenilir ve en nitelikli kurumu.
Her konunun uzmanlarından müteşekkil sağlıklı bir kurul.
Son olarak Hrant Dink Davası ile ilgili verdiği kararla gündemi sarstı. Devleti ağır kusurlu buldu ve kamu görevlilerinin de yargılanması gerektiğini alenen ilan etti.
Çete uzmanı özel yetkili mahkemenin çete bulamadığı, hâkim ve savcıların basın üzerinden birbirine girdiği, verilen hükmün kamu vicdanını tatmin etmediği, hükümet yetkililerinin bile mahkemeyi topa tuttuğu, binlerce kişiyi yürüten, isyan ettiren bir davaydı bu çünkü.
DDK raporu, tabiri caiz ise mahkeme kararını dövdü.  
Şimdi Hrant Dink davasının bu rapor çerçevesinde yeniden ele alınması bekleniyor.
Devlet Denetleme Kurulu gibi saygın bir kurumun kararının bu anlama geldiğini de tüm hukukçular teyit ediyor.
*
DDK’nın Dink Davası’na ilişkin kararını öğrendikten sonra aklıma İzmir’de olan bitenler geldi. Belki de özel yetkili mahkemelerin alanına sokulduğu için Arap saçına dönen İzmir Büyükşehir’deki operasyon düğümünün çözümü için de böyle bir hamle gerekiyordu’ diye düşündüm.
Şimdiden tıkanan, kilitlenen tam anlamıyla kaosa sürüklenen İzmir Büyükşehir Belediyesi hakkındaki bütün iddialar incelense, tüm dosyalar DDK üyelerine teslim edilse mesela.
İddialar, tapeler, görüntü kayıtları, ifadeler, şikâyetler her şey…
Sapla saman ayrılsa… Bulandırılan su durulsa…
Hem iktidar partisi, hükümet kanadı rahat ederdi hem de belediye…
*
Belediye kendinden emin…
‘Üç beş mevzuat ihlalinden başka bir şey yok. Onun da yeri özel yetkili mahkeme değil. Burada çete yok’ diyor Aziz Başkan. Ve ekliyor: ‘Sorun aslında özel yetkili mahkemelerin bu işi içinden çıkılmaz hale getirmesi. Akla hayale gelmedik iddialar, organizasyon şemaları…’
*
Kim ne derse desin, bu süreç İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin elini kolunu bağladı. Dahası bir çetenin mensupları olarak tanımlanan birinci derece devlet memurları aylardır ‘mahkûm’ muamelesi görüyor. Yaklaşık 100 kişi doğrudan, bir o kadarı da dolaylı yoldan çete iddianamesinin içinde.
Ve bu dava hukukçulara göre pek çok açıdan ilk olma özelliği taşıyor.
İçinde silah olmayan, şiddet olmayan, uyuşturucu, tefeci, zorbalık olmayan bir çeteden söz ediliyor her şeyden önce..
Menfaat çetesi olarak tanımlanmasına karşın hukukçular iddianamenin hiçbir satırından ‘kişisel menfaat’ iddiası bulamıyor.
İlamı bile yapılmamış (kesinleşmemiş) Sayıştay soruşturmaları ve de maliye kökenli memurların ‘bilirkişi’ sıfatıyla ortaya koyduğu raporlara dayandırılan bir davadan söz ediyoruz. Maliye bakanlığının vergi uzmanı bilirkişilerin, belediye mevzuatına ne kadar hâkim olduğu kocaman bir soru işareti.
İlamı yapılmamış (kesinleşmemiş) Sayıştay raporlarının ‘kamu zararı’ iddiasıyla temel teşkil ettiği iddianame, bu açıdan da adaletsizlik duygusunu arttırıyor.
Çünkü iddianameye giren Sayıştay soruşturmalarının bazıları geçtiğimiz günlerde kesinleşti. Bazı davalarda (örneğin Buca toplu konutlardaki merdiven meselesi) bürokratların savunmasını doğru kabul edip ‘beraat’ verdi Sayıştay.
2010 soruşturmasının ilamının önümüzdeki seneye ancak yetişeceği söyleniyor ki operasyonun büyük bölümü bu soruşturmaya dayandırılmıştı.
Önümüzdeki yıl Sayıştay ilamında, iddianamedeki konular yüzünden aylarca tutuklu kalan ya da suç iddiasıyla yaşamak durumunda kalan bürokratlar ‘aklanır ve beraat’ ederse, iddianamenin dolayısıyla da davanın en önemli dayanağı çürümüş olmayacak mı?
*
Ve mahkemelerde en önemli haklardan biridir bilirkişi raporlarına itiraz etmek. Çünkü bilirkişi raporları da hukuken bağlayıcılığı olmayan değerlendirmelerdir.
Çünkü hukuk sistemimizde onlarca davada bilirkişinin suçlu bulduğu pek çok davalıyı hakim beraat ettirmiş, suçsuz bulduğu pek çok davada da tersi yaşanmıştır.
Bilirkişilerin maliye bakanlığı uzmanları olması ve aynı zamanda da belediyeyi vergi yönüyle denetleyen müfettişlerden seçilmesi de ayrıca tartışılmıştı burada.
Aynı dosyaların belediye mevzuatına hâkim başka bilirkişilerin incelemesi halinde tam tersi raporların yazılmasının kaçınılmaz olduğu da biliniyor.
*
Pek çok açıdan ‘Çok bilinmeyenli bir denklemi andıran’ İzmir Büyükşehir davasının DDK tarafından ele alındığını hayal edin bir an. Ve kamu zararı iddialarının konuya her açıdan vakıf bilirkişilerin süzgecinden geçtiğini…
Yapılacak titiz incelemenin ardından verilecek kararın herkesi (belediye, hükümet ve kamuoyu) memnun edeceğinden emim. Belediye cephesi hataları varsa, cezasını çekmekten imtina etmeyeceklerdir. Ve de DDK gibi ciddi, güvenilir, uzman bir kadronun incelemesinin adalet terazisindeki denge daha iyi  sağlanacaktır. 
Başkan Kocaoğlu, bu öneriyi nasıl değerlendirir, bilemem.
Lakin naçizane önerim İzmir’deki kaotik tabloyu çözecek kurumun DDK olduğu yönündedir. Hem iktidar cephesi (operasyonun arkasında olduğu şeklindeki ağır bir töhmetten kurtulur hem de Büyükşehir cephesi ‘özel yetkili’ kıskaçtan kurtulup rahat eder.
İncelemenin sonunda suçu, günahı olan varsa da çeker! 
Ama adalet, büyük ölçüde ve herkesi rahatlatacak oranda tecelli edecektir.
*
KİK operasyonunu duydunuz mutlaka. ‘İşte menfaat çetesi böyle olur’ dedirtecek cinsten bir operasyona imza atıldı başkentte. Ankara polisini ve savcılarını kutluyorum. En azından daha sürecin başında ortaya konulan belgeler; soruşturmanın gidişatına yönelik ikna edici bilgiler sunuyor.
KİK’teki üç yöneticinin hesaplarında ortaya çıkan yaklaşık 100 milyon TL’lik hareket bile başka delile hacet bırakmadan şüphelilere yönelik kanıyı güçlendiriyor.
’İşte size menfaat temin eden bir menfaat çetesi… ‘ dedirtiyor adeta.
İzmir’deki ‘menfaat çetesinde’ ise 324 sayfalık iddianamenin hiçbir satırında yöneticilerin kişisel zenginleşmesinden, hesaplarındaki trilyonlardan, ihalelerden komisyon aldıklarından söz edilmiyor.
Aslında hukuk nezdinde ikisi de menfaat çetesi…
Ama en az 180 derece farkla…

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 14 yorum var, 10 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Ersin YEKSAN 19 Mart 2012 Pazartesi 08:42

Sayın Hilmi DÜLGER, Siz merkezi hükümet seçimlerinde "Bir kez CHP'yi denesek nasıl olur?" diyor musunuz ki biz yerel yönetim seçimlerinde AKP'yi deneyelim. Biraz mantıklı olalım lütfen.

Yorumu oyla      13      6  
Canım İzmir 23 Şubat 2012 Perşembe 13:23

Hilmi Dülger..İzmir'de AKP yönetimini isteyebilir, oy verebilirsiniz..Ama lütfen, bu arzunuzu dile getirirken gerçekten ne istediğinizi yazın, ÇAĞDAŞLIK sözcüğünü kullanmayın..Ya da arzunuz gerçekten ÇAĞDAŞLIK ise, AKP tercihinizi gözden geçirin..AKP'li belediyeyle belkİ daha çok yatırım yapılır, ama İZMİR İZMİRLİKTEN ÇIKAR..

Yorumu oyla      14      6  
sak 23 Şubat 2012 Perşembe 12:28

AKP ve çağdaşlık dünyanın en saçma sözü.Ümit bey,KİK teki yolsuzlukların olduğu işleri araştırsanız,yazsanız sakın demiryolları,karayolları ihaleleri ağırlıklı olmasın.Takip edin bakalım müteahitler kimlermiş,kimlere yakınmış bu konuda yazılar bekliyoruz sizden ve son sözden.Açık ve net yazın öğrenelim.

Yorumu oyla      14      6  
ganime 23 Şubat 2012 Perşembe 11:43

Hilmi DÜLGER EFENDİ Çağdaşlık sizin için binalarla yollarla ölçülüyor ama bizim için beyinlerin çağdaşlığı önemli. Gel gör hergün konak meydanında deniz kenarında türbanlı kızları. Niye mahallelerinde değil sahil kenarlarında -alsancak-güzelyalıda sevgililileriyle buluşuyorlar. Sonrada akp oylarının en çok çıktığı mahallelerine dönüyorlar, hiç bir şey olmamış gibi.Demekki çağdaşlık binayla olmuyor. Biz çağdaş olduğumuz için sizin kızlar bizim semtlerde beyefendi.

Yorumu oyla      15      6  
DÜLGER 23 Şubat 2012 Perşembe 11:41

CHP li belediyeler verimli çalışıyor diyen kaç tane izmirli var diye sormuşsunuz. Öğrenmek için googleye gir son belediye seçimlerindeki sayıya bak CHP verimli diyen BİRMİLYONYÜZSEKİZBİN BİN kişi, AKP verimli çalışır diyen ALTIYÜZALTIBİN KİŞİ

Yorumu oyla      15      6  
Hilmi Dülger 23 Şubat 2012 Perşembe 10:49

Anlamıyorum ben bir kez AKP’yi denesek ne olur. İzmir’de CHP’li belediyeler çok verimli ideal biçimde çalışıyor diyen kaç tane İzmirli vardır ki. CHP’nin yerel iktidarda olmasından faydası olanlar CHP için kendilerini paralasın. Normal vatandaş için AKP’nin İzmir’de yerel yönetimi alması bir fırsat demek. Çağdaş yaşanılası kent olmak demek.

Yorumu oyla      12      12  
İzmir'e 23 Şubat 2012 Perşembe 10:19

YANILIYORSUNUZ..BİLİRKİŞİLER ZATEN BÜTÜN TAPELERİ VE TEKNİK TAKİP DÖKÜMLERİNİ DE DEĞERLENDİRİP YAZDILAR RAPORLARINI..BİLİRKİŞİ RAPORLARI AYRI TAPELER V.S. AYRI DEĞİL Kİ..ELLERİNDEKİ HERŞEYİ KULLANDILAR AMA İDDİANAMEDE BÜYÜKŞEHİRDEN BİR KİŞİNİN BİLE BİR KURUŞ CEBİNE ATTIĞI İDDİASI YOK..ALLAH AŞKINA BİRİ ÇIKIP SÖYLESİN: BU ÇETE NEDEN KURULMUŞ? AMAÇSIZ ÇETE KURMAK AKIL İŞİ Mİ? HER BELEDİYEDE OLABİLECEK USUL HATALARI, İZMİR'DE OLUNCA MI ÇETE SUÇU? DİLERİM İLK DURUŞMADA YANLIŞTAN DÖNÜLMEYE BAŞLANIR.

Yorumu oyla      16      6  
murfan 23 Şubat 2012 Perşembe 09:43

sayın yazar efendi elinden dişinden midesinden artırarak her ay otomatik olarak faturalara yansıtılan ve diğer adlar altında alınan vergileri gariban vatandaş birilerinin cebine gitsin diyemi veriyor illaki kendilerinin cebine girmesine gerek yok yandaşlarının ceblerine akıtılarsa ne yapacaksınız bu yolsuzluk olmuyormu siz nerde yaşıyorsunuz bırakın bu kadar yağcılığı kim bu milletinverdiği vergileri çarcur ediyorsa ALLAH belasınıversinsağcılıktasolculuktahikayebırakın bu ayakları sav.gör.yapsın

Yorumu oyla      12      13  
izmir 23 Şubat 2012 Perşembe 00:51

yazık çok yazık.bilirkişi raporlarını yazıyorsunuz ama hala tapeleri ve teknik takip dökümlerini yayınlamıyorsunuz.

Yorumu oyla      13      12  
Teşekkürler Ümit Bey... 22 Şubat 2012 Çarşamba 20:27

13 gündür bir bardak çay içmemiş, şeker hastası olduğu halde bir meyve, bir sebze yememiş Tülay Teyzem ve Pervin Teyzem buz gibi duvarların arasında öyle çaresizler ki.... 13 gündür televiziyon, gazete, radyo yok... dünyadan hiç bir haber yok.... Ama Ne de olsa Dünya Standartlarında Ceza Evimiz var.... Demem o ki Sevgili dostlar, hiç bişey göründüğü ve duyulduğu gibi değil...Hayat bi şekilde devam ediyor ama Yeni Şakran Ceza Evinde zaman durmuş, duvarlar büyümüş, insanlar ve insanlıklar küçülmüş... Demem o ki sevgili dostlar, ne facebookta gruplar kurmamızın ne de her Cumartesi Konak Meydanın da toplanmamızın sadece biz dışarıdakileri rahatlatmaktan başka hiç bir işlevi olmamış...Bu zor günler elbet geçecek, elbet bitecek, gün elbette tekrar doğacak...Bu kötü günlerde yanımızda olan, olmayan, gördüğünde boynumuza sarılıp acımızı, derdimizi paylaşan, selam veren ve selam vermekten bile imtina eden herkese selam olsun....

Yorumu oyla      20      6  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (9) 'Bizim radyo tiyatrolarımız vardı'
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bektaşi Devleti tartışmaları!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
‘Erkekler bastığım kaldırımı öperdi!’
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
İzmirli kız ve Onur E. Yıldız meselesi
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Parti tabanı Özel’den kopuyor mu?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
CHP ne yapmalı?
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Neden toprak reformu yapılmalı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Eril toplumda kıyamet alametleri...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmir’e kruvaziyer niye gelsin?
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İzmir’in sokakları hem kız hem deniz kokar… 
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva