Kemal ANADOL
İzmir'in Kaklıç (Çiğli) havaalanıyla imtihanı!
31 Ocak 2022 Pazartesi

Bu konuda bir daha yazmama kararımı bozuyorum üzülerek. Okurlarıma durumu bir kez daha anlatmak zorunluluğu doğdu da ondan. Her türlü bilimsel itirazlar bir yana itilerek, dünyanın en büyüğü gibi kof iddia ve böbürlenmeyle yapılan İstanbul Hava limanı Trakya ve Marmara’yı kaplayan karlara teslim oldu; yani sınıfta kaldı ve kapandı. Yolcuların çektikleri sefaleti ekranlarda izlemişsinizdir. Cumhurbaşkanı’nın Ankara’dan gönderdiği İçişleri ve Ulaştırma Bakanları ancak gözden çıkarılan Atatürk hava alanına inebildiler. Olaylar metropol kentlerde birden çok hava limanının gerekli olduğunu bir kez daha kanıtladı. Aynen Moskova, Londra, Paris’te olduğu gibi. Hal böyle olunca aklıma hemen İzmir’in durumu geldi. Yılan hikayesine dönen Çiğli/Kaklıç macerasını bir kez daha anlatmak gerektiğine karar verdim.

1980 öncesini yaşayan İzmirliler çok iyi bilirler. İzmir’in hava alanı Çiğli’deydi. Bu alan dünyanın en güvenli hava limanlarından biriydi. Bir yanı deniz, diğer yanı ise Gediz’in milyonlarca yılda yarattığı uçsuz bucaksız Menemen ovasıydı. Uçakların inip kalkmasını engelleyecek bir küçük tepe bile yoktu. 1970’li yılların sonlarında havacı askerler günün Başbakanı’ndan bir istekte bulundular. “Efendim” dediler. “Çiğli alanı çok güvenli tamam da burası aynı zamanda Jet Filo üssü. Pilotlar eğitim uçuşu yapıyorlar. Bir faciadan korkuyoruz.” Başbakan Demirel durumu inceledi ve askerlere hak verdi. Çiğli Askeri hava alanının hemen ilerisinde Kaklıç’ta bir sivil liman yapılması talimatını verdi. Bürokratik işlemler tamamlandı, yapım işi bitti ve Kaklıç hava alanı uçuşa hazır duruma getirildi. Tam bu sırada uğursuz 12 Eylül faşist darbesi gerçekleşti. Darbe gerçek anlamda askeri vesayet rejimi demekti. Komutanlar bu kez sivil uçuşa hazır Kaklıç’a el koydular. Gerekçeleri askeri ve sivil hava alanlarının yan yana olmasının sakıncalarıydı. Yeni uçuşlar için gösterilen yer ise Gaziemir’deki Cumaovası’dı. Bugünkü hava alanının bulunduğu yer yani. Oysa onun da yanında bir askeri hava alanı vardı. Darbe yönetimi bu; hikmetinden sual olunmaz! İnşaat başladı, yapım tamamlandı ve Başbakan Özal tarafından 17 Kasım 1987’de şatafatlı bir törenle açıldı. Özal Hükümeti, alanın adının 9 Eylül olması önerisini geri çevirdi ve Adnan Menderes olarak ilân etti.

Bu arada 12 Eylül öncesi görev yapan milletvekilleri üzerine konan yasaklar referandum sonucu kalkmıştı. Ben de 29 Kasım 1987 tarihinde yapılan seçimlerde İzmir Milletvekili olarak meclise girmiştim. 2 Ocak 1988 günü Almanya’dan gelen Boing-737-200 tipi yolcu uçağı Adnan Menderes hava alanına inmeye çalışırken Seferihisar tepelerinden birine düştü 11 Türk yolcu ile 5 Alman mürettebat öldüler. Konuyu meclis kürsüsüne getirdim. Ulaştırma Bakanı Ekrem Pakdemirli ile tartıştık. Dikkatler hava limanının olduğu coğrafyaya çevrilmişti. Bazı uzmanlar yer seçiminin hatalı olduğunu söylüyordu. Pilotların “pas geçme” dedikleri inerken aniden yükselmek burada çok zordu. Hemen karşıda tepeler vardı.

Adnan Menderes hava alanının işletmesi Devlet Hava Meydanlarına ait iken bu hak yap/işlet/devret modeliyle yani uçuş/yolcu garantisiyle 2032 yılı sonuna kadar TAV sermaye grubuna verildi. Önce dış hatlar sonra da iç hatlar terminalleri yenilendi. Avrupa’daki 5 ile 15 milyon yolcu kapasiteli en iyi hava alanlarından biri seçildi.

Bunların hepsi güzel de bu hava limanı İzmir’in Bayraklı, Bornova, Konak, Karabağlar gibi metropol Belediye sınırlarıyla Küçük Menderes havzasındaki güney ilçelerine ve Aydın’a hitap ediyordu. Örneğin Adnan Menderes hava limanına Dikili ve Kınık 150, Bergama 130 kilometre iken Söke 90, Aydın 98 kilometre uzaklıktaydı. Oysa İzmir’in kuzeyi yani Karşıyaka’nın üstündeki Bakırçay havzasında, Çiğli Atatürk Organize, Aliağa Organize sanayi kuruluşları ve Menemen Serbest Bölgesi vardı.

Aliağa’da başta PETKİM ve rafineri olmak üzere ülkemizin petrokimya tesisleri ile demir-çelik fabrikaları bulunuyordu. Piri Reis ve Bakırçay Üniversiteleri, Devlet ve Özel sektör hastaneleri burada yoğunlaşıyordu. Bergama Türkiye’de önemli bir tarih turizmi merkeziydi. Foça ve Dikili ise mavi bayraklı turizm ilçeleriydi. Bakırçay ve Menemen ovaları pamuktan, sultaniye üzümüne, sebze ve meyveye uzanan ve ekonomik değeri yüksek ürün çeşitlerine sahipti. Buraya bir hava alanı gerekliydi. Ayrıca turistik otellerde olduğu gibi ikinci bir hava limanı İzmir’e bir yıldız daha kazandıracaktı. Çözümü ise basitti. Ulaştırma ve Milli Savunma bakanlıkları imzalayacakları bir protokolla Kaklıç’ı sivil trafiğe açacaklardı. Ne kamulaştırmaya ne yeni bir yatırıma gereksinim vardı.

Bu amaçla 25 Eylül 2007 günü CHP Grup Başkanvekili olarak İzmir’de basın toplantısı yaparak durumu İzmir kamuoyuna duyurdum. 14 Aralık 2007’de Ulaştırma Bakanının yanıtlaması için soru önergesi verdim. Süresinde yanıt alamayınca, bunun nedenini sorarak önergeyi 14 Şubat 2011 günü yineledim. TBMM 22 ve 23. Dönemlerinde sessiz ve olumsuz tavır alan AKP iktidarı 24. Dönem yani 2011 seçimleri kampanyasında 35 plakalı İzmir için 35 proje vaat etti. Bunların içinde Kaklıç hava alanının açılması da vardı. Hatta adı bile konulmuştu: “Vecihi Hürkuş Hava Limanı”.

Ben ise tam bir hayal kırıklığı içindeydim. Bekliyordum ki Ticaret ve Sanayi Odaları, meslek kuruluşları, organize sanayi yöneticileri, yerel yönetimler seslerini yükseltsinler ve İzmir için ikinci hava limanını istesinler. İzmir basını suskunluk içindeydi. Bilerek isimlerini yazıyorum Feyzi Hepşenkal ve Mehmet Karabel dışında hiçbir köşe yazarı konuya ilgi göstermedi. Daha da acı olanı partimin yeni seçilen milletvekilleri özellikle ikinci bölgeyi temsil edenler bugüne kadar konuya eğilmediler. AKP’ye “Hani İzmir için 35 projeniz vardı? Vaadiniz üzerinden 11 yıl geçti. Kaklıç’taki Vecihi Hürkuş hava alanı nerede?” diye sormadılar. Düşünmeye başladım. “Demek İzmir’in böyle bir gereksinimi yokmuş. Ben de boşuna çaba harcamışım!” Artık bu konuda yazmamaya ve konuşmamaya karar verdim.

Bugüne kadar da sustum. Ama 28 Ocak gecesi bir televizyon kanalında Ulaştırma bakanı ile yapılan söyleşiyi izlerken düşen jetonun sesi çınladı kulaklarımda. Sunucu, Bakan Karaismailoğlu’na Atatürk hava alanının tam da iki pisti üzerine neden başka yer yokmuş gibi neden pandemi hastanesi kurduklarını soruyordu. Sonuçta bu iki pist de kullanılmaz hale gelmişti. Bakan ise bir itiraf niteliğinde yanıt veriyordu. Atatürk hava limanından, uçuş yani yolcu garantisi verilen İstanbul hava limanı için vaz geçmişlerdi! “Pist aktif olsaydı yeni hava limanındaki uçuşu etkilerdi. O yüzden kapandı. Hastaneyi o pistler kullanılmasın diye yaptık.”

Şeytan insanın aklına çeşitli sorular getiriyor. Kimseyi suçlamıyorum; ama düşünüyorum. İzmir’e ikinci hava limanı kazandırılmasındaki korkutucu sessizliğin sebebi ne? Bakanın Atatürk ve yeni yapılan İstanbul hava alanları için söyledikleri İzmir için de geçerli olmasın sakın?

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 8 yorum var, 8 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Erdoğan Anadol 1 Şubat 2022 Salı 23:47

AKP yönetiminde olmaz diye bir sorun yok İstanbul için söylediklerin İzmir için de geçerli olabilir, çünkü karaelmas üniversitesi ni biz yaptık Sivas''ta üniversite yoktu biz yaptık diye söyliyen zihniyet o şekilde de düşünebilir

Yorumu oyla      2      3  
Oğuz Kaan 1 Şubat 2022 Salı 00:18

Eğriye eğri doğruya doğru, şu an için İzmir'e ikinci havaalanına gerek yok. Adnan Menderes Hava limanının yer seçimi konusunda çekincelere katılıyorum. Fakat yapılan yatırım göz ardı edilemez.

Yorumu oyla      4      4  
Sabahattin çakır 31 Ocak 2022 Pazartesi 15:04

Aynen katılıyorum sayın abim çok güzel dile getirmişsin olsa çok güzel olur

Yorumu oyla      6      3  
Fikran Gökalp 31 Ocak 2022 Pazartesi 14:40

Aklınıza gelen doğru (verilen garantili geçiş gibi),oysa ki İzmir''e ikinci hava alanı şart,yerinde hazır.??????

Yorumu oyla      6      3  
Cemalettin Ursavaş 31 Ocak 2022 Pazartesi 12:24

Harika bir inceleme herkesin okuması gerekir.

Yorumu oyla      4      3  
Nevzat özkılıç 31 Ocak 2022 Pazartesi 12:11

Çok haklısınız sayın vekilim.

Yorumu oyla      5      3  
Bekir Keskin 31 Ocak 2022 Pazartesi 10:44

Çiğli Havaalanı’nın sürecini öğrendim. Tekrar hatırlatmanız çok isabetli, Sayın Kemal Anadol.

Yorumu oyla      5      3  
Kemal Sağ 31 Ocak 2022 Pazartesi 09:44

Helal sana Kemal Abi, gene doğruları yanlışların üzerine vura vura anlatmışsınız. Teşekkürler.

Yorumu oyla      5      3  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Deniz çayırlarına çocuklarınız için acıyın…
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Ormanlarımız yanar gider!
Aylin AKDOĞAN
Aylin AKDOĞAN
İzmir-İN
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Neden itibardan tasarruf olmaz?
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
İnsan yakmak ve Madımak!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Galiba, bu filmi seyretmiştik…
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
İnsan insanı yakar mı?
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Türk Milleti!!!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Az okumuşlar
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Karl Marx ve Mehmet Şimşek!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva