Ümit YALDIZ
Ateş-barut ve İnegöl!
26 Temmuz 2010 Pazartesi

 
Üç kişi, elinde bıçak ve sopalarla kahvehaneyi basar.
Birkaç kişi yaralanır.
Yaralılar hastaneye, failler karakola götürülür.
Gazetecilik gözüyle olay, buraya kadar adi bir polisiye vakadır sadece.  
Memleketin herhangi bir köşesinde her gün yüzlercesi yaşanan, eğer ölen yoksa gazetelerde yer bile verilmeyen polisiye, adi bir vaka’…
Son olarak Bursa’’nın, köftesi, mobilyası ve Gürcü’’süyle ünlü ilçesi İnegöl’’de de yaşandı dün gece. Hadise iki aile arasındaki husumetten kaynaklanıyor aslında.
Ama olaya karışan ailelerden biri Kürt kökenli yani Güneydoğulu olduğu için işin rengi değişiyor.
İşte İnegöl’’ü savaş alanına çeviren de tam olarak bu.
Neler oluyor neler’…
İnegöl merkezde toplanan yüzlerce kişi belediye binasını taşlarken, bir polis ve zabıta aracı yakılıyor. Bir banka şubesinin camları kırılıyor, ambulanslara taş atılıyor ve Bursa-Ankara karayolu trafiğe kapatılıyor.  
Olayları yatıştırmaya çalışan polis sık sık havaya ateş açarken, ilçenin giriş ve çıkışlarında önlem alınıyor. Devam eden gerginlik nedeniyle ilçeye Bursa'dan çok sayıda çevik kuvvet ekibi sevk ediliyor.  İlçedeki gerginlik bu yazının kaleme alındığı saatlerde sürüyordu.
Vs’… Vs.
Kadifekale ile Alsancak’’ı barıştırmak derken ne anlatmaya çalıştığım İnegöl’’deki olaylarla bir kez daha ortaya çıkmış oldu. Siyasi iktidar yanlış ’‘Açılım’’ politikasıyla kabuk bağlamış yaranın üzerini açtı. Yeniden başlayan kanı durdurmak için yapılan hiçbir şey yok.
Türkiye’’nin en demokrat, en hoşgörülü kenti İzmir’’de yapılan araştırmada halkın yüzde 14’’ü Kürt sorunu, Kürtleri yok ederek çözülür’’ diyorsa bir kez değil yüz kez düşünmenin vakti gelmiş demektir.
İzmir’’de bile yüzde 14’’lük kesim ’‘Hitlervari’’ bir çözümü savunur noktaya geldiyse İnegöl’’de bunların yaşanması son derece normaldir. Geçtiğimiz süreçte Sefirihasar’’da, Balekesir’’de, Aydın’’da aynı filmi izledik.
Artan terör olayları, yanlış açılım politikalarıyla yeniden kanatılan, kabuğu açılan yaranın ülkeyi getirdiği nokta tam olarak budur.
Ateş ile barut’…
Patlamaya hazır, saatli bomba!
Görüldüğü gibi küçük bir kıvılcım yetti Bursa’’nın sakin, şirin ilçesi İnegöl’’ü yangın yerine çevirmeye.
Karşı karşıya olduğumuz tehlikenin, ustaca kamufle edilen Yüksek Yargı’’yı tasfiye operasyonu için yürütülen ’‘evet/hayır savaşından, her geçen gün artan yoksulluktan, yaşanan ya da yaşanacak tüm ekonomik krizlerden daha ivedi çözüm beklediğini, daha vahim sonuçlar doğuracağını bir kez daha vurgulamak, altını çizmek istiyorum.
Yıllar önce sağ-sol, Alevi-Sunni gibi temellerde yaşanan çatlak ve kamplaşmanın bugün Kürt-Türk noktasında kurgulandığı net.
Sorumsuz siyasetçilerimizin katkılarıyla gittikçe derinleşen hatta İnegöl’’de de görüldüğü üzere saatli bombaya dönüşen bu çatlak, önceliklerden daha derin, sonuçları da diğerlerinden daha vahim olacaktır.
Meydanlarda samimiyetten yoksun sözlerle ’‘Evet-Hayır’’ kavgası veren liderlerden aklıselim tüm kamu erkanına, sivil toplum örgütü temsilcilerine kadar kim varsa;
Herkese sesleniyorum.
Kumandası dışarıda olduğu yeterince açık olan bombanın infilakını engelleyin.
En azından engellemek için bir şeyler yapın. Adına kardeşlik projesi dediğiniz ama sonuçları itibariyle düşmanlık projesine dönüşen açılımı gözden geçirin.
 
’‘Perşembe’’nin gelişi, Çarşamba’’dan bellidir’’ demiş ya atalarımız.
Sizce dün İnegöl’’de, daha önce Balıkesir Altınova’’da, geçen yıl Aydın Germencik’’te, İzmir Seferihisar’’da yaşananlar yarın Türkiye’’nin herhangi bir il ya da ilçesinde çok rahat hem de daha ağır sonuçlar doğurarak yaşanacaklar; Perşembe’’nin hem de kanlı perşembenin gelişini göstermiyor mu?
’‘İzmir’’de bile’’ dedim bir önceki yazıda. Yapılan araştırmadaki yüzde 14’’lük, ’‘Kürtleri yok edelim’’ sonucunu görünce.
Dehşete düştüm, düştük, düştünüz’…
Çünkü başka illerde ateş ile barut oranının çok daha yüksek olduğundan adım gibi eminim.
Daha ne bekliyorsunuz, harekete geçmek için?
Kaç ilçe savaş alanına dönsün, kaç kişi yaralansın, kaç polis merkezi, belediye, hastane, banka şubesi taşlansın, kaç insanımız ölsün?
Söyleyin, kaç?
Tehlikeli sularda yüzdüğümü düşünebilir, söyleyebilirsiniz. Umurumda değil. Vazifemi yapmaya, üzeri örtülen, halının altına süpürülen asıl gerçeği gün yüzüne çıkarmaya çalışıyorum.
Gücüm yettiği oranda tabi ki.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Serdar DEĞİRMENCİ
Serdar DEĞİRMENCİ
Sonbahar
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Başıboş canileri toplamak!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Bu da geçer
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Yemek kitabı değil Kültürel Miras!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
İşte 'gülen' ilk fotoğrafı!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Son nefeste Göztepe!
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Townç Sowyer'in maceraları
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (9) 'Bizim radyo tiyatrolarımız vardı'
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bektaşi Devleti tartışmaları!
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Parti tabanı Özel’den kopuyor mu?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva